İsteyen içer, isteyen sağlık peşinde sabahın ilk ışıklarıyla koşuya çıkar, isteyen evlenir, isteyen bekar kalır, isteyen çocuk sahibi olur, isteyen hiç o toplara girmez.
Herkesin hayatı kendine, herkesin paşa gönlü kendine... Buraya kadar anlaştık mı?
O zaman devam...
Geçenlerde magazin muhabirleri, bir gece alkollü şekilde taksinin arka koltuğunda sızan Teoman'ı Nişantaşı'nda görüntülemişler. Daha sonra sarhoş hali sorulunca; "Anneme söz vermiştim, yine alkollü yakalandım. Halime çok üzüldü" demiş Teo. Kalbimde ve müzik arşivimde Teo'nun yeri ayrıdır. Zaten koca adama iç-içme muhabbeti yapmak da bana kalmadı.
Ama bu durumdan yola çıkarak şunu söyleyesim geldi: Eğer bir şeyleri değiştirmek istiyorsak; ne annemize, ne babamıza, ne kardeşimize, ne en yakın arkadaşımıza söz vermemiz fayda ediyor. Sonuca ulaşmak için insanın önce kendisine söz vermesi, ağzından çıkana önce kendisinin inanması, bunu arzulaması gerekiyor.
Aksi taktirde tutulamıyor o sözler ve sonra kişi tutamadığı sözün altında eziliyor, değil mi efendim...