Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Araba güzel ilgi özel!

Magazin gündeminden de, Bebek sahilinden de eksik olmayan lüks otomobillerin nesi bu kadar cazip? Ferrari’ye binince bünyeyi nasıl bir his kaplıyor? Bu arabaları kullanırken insanın başına neler geliyor? İşte bu soruların cevabını bulmak için, otomobil yazarımız Ufuk Sandık ile Bebek’te üç-beş tur atarak Ferrari’yi bizzat test ettim!

Hizmetse, bu da hizmet! Olanı var, olmayanı çok, hal böyleyken merak edeni de çok. Kırmızısı, sarısı, mavisi, siyahı; bu otomobiller, magazin gündeminden de, Bebek sahilinden de eksik olmuyor. Lamborghiniler, Ferrariler, Bentleyler, Aston Martinler; güzellikleriyle herkesin dikkatini çekiyor. Bir de futbolcular ve eşleri durumu var tabii ki: 'Eşine 2 milyon TL'lik Lamborghini aldı', 'Bilmem kim Lamborghini'siyle Etiler'de kaza yaptı', 'Karısına aldığını söylediği Lamborghini, aslında onların değilmiş', 'Ünlü şarkıcı Ferrarili sevgilisiyle görüntülendi, azzz sonraaa.' Otomobilden pek de anlamayan biri olarak bu haberlerin gazıyla beni aldı mı bir merak. Acaba bu arabaların nesi bu kadar cazip? Ferrari'ye ya da Lamborghini'ye binince, bünyeyi nasıl bir his kaplıyor? Ferrari kullanırken insanın başına neler geliyor?

FERRARI'Yİ ÇARPAN DAMAT
Tak! Tak! Tak! Gazetede kat komşum Ufuk Sandık'ın kapısını çaldım. Kimdir Ufuk Sandık? Konusuna son derece hakim otomobil yazarımız ve dünyada her yıl seçilen 'Car of the Year' yarışmasının tek Türk jüri üyesi. Dedim "Ufukcuğum, şu kardeşini aydınlatsan; Ferrari olsun, Lamborghini olsun, şöyle havalı bir otomobile bindirsen, Bebek'te üç beş tur attırsan, bir yandan da bana bu lüks otomobil dünyasını anlatsan." Dedi; "Hadi bakalım, yarın akşam üstü 16.00'da Etiler'de galeride buluşuyoruz, hazır mısın?" Tabii ki hazırım. Galeriye tam vaktinde gittim. Bana bir anda alıcı gözü gelsin mi? Sapsarı bir Ferrari kapının girişinde aslan parçası gibi yatıyor, hemen yanında kırmızısı, sol çaprazda mavi Aston Martin, sağ kolda kaplan gibi uzanmış Bentley... Galeride bize yardımcı olan Ferhat Bey'e soruyorum: "Şu ne kadar?", "Bu ne kadar?" 250 bin Euro'dan açılıyor, 300 bin, 350 bine kadar çıkıyor. Oldu canım! Peki bizim kısmetimizde ne var? Bej rengi bir Ferrari California. Otomobil binmemiz için hazırlanır hazırlanmaz, şoför koltuğuna oturup incelemeye başlıyorum. Direksiyon vaaay, koltuklar ooyyyy, ön panel offf, üstü şuradan açılıyor kesin, camlar buradan... 'Ayşe Ferrari, Ferrari Ayşe' valla çok memnun oldum. O sırada dışarıda Ferhat Bey'le konuşan Ufuk dönüp; "Sen kullanacaksın değil mi?" diye sorunca, aklıma iki gün önce okuduğum İngiltere'de düğünü için kiraladığı 977 bin liralık Ferrari'yi duvara çarpıp 102 bin lira ödemek zorunda kalan zavallı damat geliyor ve elim ayağım kesiliyor; "Yaniii, kullanırım da, bence sen kullan kem küm."

ARAÇ YERLEŞTİRME SINAVI
Ufuk'un imtihanları bitmiyor; "Ayşe! Diyelim benzinin bitti, ne yapacaksın? Benzin kapağını nasıl açacaksın?" "Ee benzinciye gideceğim ve benzincideki arkadaş açıp dolduracak." Ufuk gülme krizinde; "Öyle demiyorum, sen açsan nereden açacaksın?" Aaa! Ufuk da beni iyice otomobil cahili yaptı ha! Hemen ayağımın altındaki benzin kapak düğmesini gösteriyor, 10 puanı alıyorum. "Peki, arabanın üstünü aç" diyor bu kez. Bebek işi! Biraz önce onu da tespit ettim tabii ki. Ortadaki düğmeyi öne doğru itiyorsun, veeee açılıyor. Ufuk FYS'ye (Ferrari Yerleştirme Sınavı) devam ediyor; "Peki sen bu arabanın içinde ne göremiyorsun? Vites nerede?" Hah şimdi patladık! "Bilmem, nerede?" Hemen ortadaki vites yerinde üç düğme var; Auto, R ve Launch. Bu arkadaşlar vites. Ayrıca direksiyonun iki yanındaki ince kulakçıkların sağındakiyle vites değiştirebiliyorsun, ikisini aynı anda çekince de parka alıyor. Ufuk, şoför koltuğuna geçiyor ve biz Etiler'den Bebek'e doğru yola çıkıyoruz.

BEBEK'İN VALELERİ BİLİRKİŞİ
Ufuk'tan bilgileri ala ala soluğu Bebek'te aldık. Bakışlar üzerimizde. Tabii bize değil, Ferrari'ye bakıyorlar. Eh! Bakmamak mümkün mü? Hemen meydanda Lucca'nın karşısına yanaştık. Daha yanaşmadan beş vale yanımıza geldi, hatta koştu, uçtu! Normalde araba başına bir vale düşer, söz konusu Bebek ise o bile zor düşer, Ferrari ile beşer beşer geliyorlar maşallah.

HAVADAN GELEN İTİBAR
Ufuk'a sanki Bebek müdavimiymiş gibi bir muhabbet; "Abi hoşgeldin", "Şöyle çekelim abi", "Abi iyi günler!", "Abi nasılsın?" Hemen önde park etmiş Mercedes cipi yerinden ettik ki Mercedes cip de, cip yani. İnsanlar durup bize bakmaya başladı. Pardon, Ferrari'ye! Öyle bir hal ki nereye istersek oraya çekebiliriz otomobili. Her yer bizimmiş gibi. Bebek'e gelince, artık şoför koltuğuna geçmeye karar veriyorum. Az önce üç buçuk atıyordum, şimdi kullanmak için can atıyorum. Otomobil hâlâ çalışıyor, yerime kuruluyorum, peki nasıl boşa alıp durduracağız? Haydaaa... Ufuk da bakıyor ve imdadımıza Bebek valeleri yetişiyor. Arabanın üstünden içeri dalarak, "Abla dur öyle değil o" diyerek direksiyonun iki yanındaki kolları çekerek park moduna alıyor ve devam ediyorlar: "Abla bak, sağdakini çekersen; birinci vites, ikinci vites olur." Bebek valesi deyip geçmeyeceksin işte. Onlar lüks otomobilde bilirkişi, onlar konuya herkeslerden hakim. Şunu yüzde 100 anlıyorum ki lüks otomobil demek; havadan gelen itibar demek, girişler serbest demek, manitalar bol demek, bakışlar çok demek, ha bir de her şeyin (vale, yıkama ücreti, vergiler, hesaplar...) iki katını ödemek demek. Ama değer mi? Bu güzelliğe hiç değmez mi? Belirtmeden de geçmeyeyim; bu araba manita istiyor!

FERRARİ'SİNİ YEŞİL ERİĞE SATAN AYŞE
Artık bu şahane Ferrari California'nın kontrolü bende. Yüksek otomobil kullanmaya alışkın olduğumdan ilk dakikalarda geriliyorum. Sonra mı? Sonra kim tutar beni yahu! İnsanoğlu böyle, lükse hemen alışıyor değil mi efendim. Bebek'ten Yeniköy'e kadar gidiyoruz. Ve ben beşinci dakika canlı canlı snap atmaya başlıyorum. Öyle iki elle direksiyona yapışmıyorum. Müthiş bir keyif. Her yılbaşı gecesi Victoria's Secret meleklerinin şovunu izledikten sonra erkeklere gelen 'Bunlar kadınsa bizimkiler ne?' hissi, 'Bu otomobilse diğerleri ne?' versiyonuyla dört bir yanımı sarıyor. Sahil trafiğinde gelen geçenin dikkati bizde. İki kadın beni fark ediyor; "Aaa bu Ayşe Özyılmazel değil mi?" "Yanındaki kim acaba, kesin zengin bir işadamıdır!" "Yok ya, oyuncu değil mi o, şey değil mi, hani şeyde oynayan?" Ufuk, Ferrari hızıyla kadınların ilgi alanına giriyor, biz de gülme krizine. Yeniköy'de otomobili kenara çekiyoruz. Öyle böyle bakarken, fotoğraf çektirirken ilerideki yeşil erik, çilek arabası dikkatimi çekiyor ve koşmaya başlıyorum; "Ayyy yeşil eriiiik, çok canım çekti." Ve karşınızda Ferrari'sini Satan Bilge'den sonra 'Ferrari'sini yeşil eriğe satan Ayşe'! Eriği satan arkadaşa soruyorum: "Kutusu ne kadar?", cevap: "15 lira." Kutuyu kapıp arabanın üzerine oturup yemeye başlıyorum. Adam elinde çileklerle geliyor; "Abla bu arabaya erik değil çilek yakışır."

BU ARABA ROTTWEİLER GİBİ!
Ufuk anlatıyor: "Ayşeciğim; şimdi bu araç 460 beygir, 4,3 motor var." "Ufukcuğum, sana eşlik edip vaaay çekmek isterdim ama nedir yani 460 beygir?" diye soruyorum. Ufuk acımazsızca benim arabamı olaya katıyor: "Mesela senin araban 150-200 beygirdir." Bir girişimci zihniyet Ferrari'sine LPG taktırmış, Ferrari şirketi dava açıp otomobili elinden almıştı ya; o zaman benzin meselesini soralım. Cevap net: "Bu arabaların yakıt tüketimi fazla olur ama bu arabayı alan kişi de yakıt tüketimine bakmaz elbette." Ee herhalde! Bu lüks otomobillerin yıllık vergileri de diğerlerinin üç dört katı. Neden futbolcularla anılıyor bu arabalar; "Eh iyi oyuncular, iyi para kazanıyorlar. Lüks otomobiller de onların modası. Ayrıca güç simgesi" diyor ve Ferrari'yi köpeklerin en iyisi, en vahşisi Rottweiler'a benzetiyor: "Düşün ki ayağımın altında bir Rottweiler var ve bütün kontrol bende. İstersem tasmasını çekerim, istersem bırakırım; işte bu en acayip duygu."

UFUK SANDIK

OTO ANALİZ

TÜM KAPILARI AÇIYOR

Pahalı spor otomobillerin en büyük alıcısı sporcular. Ancak son dönemde kadınlar da bu arabalara ilgi göstermeye başladı. Kim Kardashian ve Paris Hilton onlardan sadece ikisi... Lüks spor otomobil sahibi olmak, kişinin işinde de başarılı olduğunun göstergesi. Ayrıca tüm kapıları da açıyor. Bu yüzden iş toplantılarına da onlarla gidiliyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA