Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Hıncal’dan aşkın iki ölçüsü

Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız? En klasik tabirle, midenizde uçuşan kelebeklerden mi? Misal ben, 7/24 onu düşünürüm. Uyanınca, yemek yerken, çalışırken, film izlerken, hatta rüyamda bile sanki hep o vardır yanımda. Başka kimseyi tanımam yani... Bir delilik halidir gider ama diğer yandan da dirilik halidir o. Bambaşka hissederim, salak salak gülümserim, saçlarım bile bir başka parlar, gözlerim ışıldar...
Dün 'Hıncal'ın Yeri'nde 'Kariyer mi, aşk mı?' düellosu yaptık. Konu aşk olunca, uzun konuşmuşuz tabii, bu hafta da devamı gelecek. Hıncalım sordu bana, "Peki karşındakinin sana aşık olduğunu nasıl anlarsın?"

ARADIĞIMIZ SINIRSIZ HAZ MI?
Şöyle dedim: "Karşımdakinin bana aşık olup olmadığını gözlerinden anlarım sanırım, bana bakışlarından... Aşık adam gözünün içine bakar, bakarken de gözleri titrer ama ne zamanki ayrılıyorum, o zaman 'Acaba bana hiç aşık olmadı mı?' diye düşünüyorum ve bunu her defasında yapıp üzülüyorum." Hıncalım yine ters köşeye yatırdı beni: "Ölçümün yanlış da ondan... Aşkın iki ölçüsü var bende." Neymiş o iki ölçü? Şuymuş:
1. Öncelikler: Onun hayatındaki önceliğin nedir?
2. Fedakarlıklar: Senin için nelerden vazgeçebilir? Tercih durumunda kalsa senin için nelerden vazgeçer?
Bizim gözler, bakışlar, güzel sözler, sevişmeler yandı gitti anlayacağınız. Düşününce bu iki ölçü o kadar doğru ki... Hıncalım'ın da dediği gibi; bir erkek iyi konuşmayı ve romantik jestleri biliyorsa, her kadını ona aşık olduğuna inandırabilir. Ne zaman ki konu önceliklere, fedakarlıklara gelir; işte o zaman aşk kendini belli eder.
Seninle olmak ve seni görmek için başka şeyleri kenara atabiliyorsa, seni her durumun, her eğlencenin, her imkanın, her keyfin önüne koyuyorsa ve seni mutlu etmek için kendinden, hatta aşkından bile vazgeçebiliyorsa; işte o zaman aşktan bahsedebiliriz değil mi ama?
Dilimizden 'aşk' düşmezken, bir de kendimize dürüstçe şu soruyu sormamız gerekir: Aradığımız, dilediğimiz gerçek aşk mı, yoksa bir süreliğine de olsa sınırsız haz mı? Beğenilmenin, sevilmenin, arzulanmanın hazzı mı yani? Ne dersiniz?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA