Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Kafa detoksundan n’aber?

Bedenlerimize pek düştük, görünüşümüze takık olduk. Kaç beden olduğumuz fark etmez; her şeye rağmen hamburgerleri, dürümleri, tatlıları gömenlerimiz bile huzursuz. Şehirli insanın temel endişeleri; kilosu, göbeği ve nasıl kilo vereceği...
Bitmek bilmeyen bir döngünün içindeyiz sanki. Yemekler en büyük takıntımız ve kabusumuz. 'Diyet' kelimesi yüreklere kaygı, korku, tatsızlık ve kayıp hislerini salıyor.

BEDENLE BARIŞ
Evet aslında hiçbir diyet uzun vadede çözüm sağlamıyor. Kilolarımızla ilişkimiz şu kıvamda seyrediyor:
Alıyoruz veriyoruz, veriyoruz alıyoruz, alıyoruz daha çok alıyoruz, vermeye çalışıyoruz veremiyoruz, veriyoruz mutsuzuz, alıyoruz yine mutsuzuz, koyveriyoruz rahatlıyoruz, sonra yine alıyoruz, yine verme çabasına giriyoruz, pes ediyoruz.
Günün sonunda özet: Bedenimizle barışmayı beceremiyoruz. En zayıfımızın bile üç kilo fazlası var.
Kiloyu geçtim; bunun selüliti var, kaz ayakları var, sarkan iç bacakları var, düştü düşecek gıdı var, alın çizgileri var, yayılmış poposu var.
Var da var...
Ararsan daha neler de var...
Acaba kendimizi cezalandırmanın ve asıl hayat amaçlarımızdan kaçmanın en kestirme yolu olduğu için mi bedenlerimize, görünüşümüze bu kadar dadanmış durumdayız?

GÜZEL YAŞLANMAK
Yaşlılık kabus oldu adeta... Güzel yaşlanmayı botokslu yüz, her yanı gerdirilmiş fit vücut, 65 yaşında bikini giymek, saçında bir tel beyaz olmaması zannederken, çok büyük bir hata yapmıyor muyuz?
Kafalar yüzlerce şeyle dolu, akşamlarımız üç saatlik dizilerle tükeniyor, ilişkilerimiz bozuk, içimiz kırık dökük, yataktan coşkuyla kalkacağımız amaçlarımız kayıp ve bizim en büyük sorunumuz dış görüntümüz.
Kendimizle şöyle samimi bir ilişki kuramadığımız için yiyoruz da yiyoruz, tüketiyoruz da tüketiyoruz.
Geçen hafta sonu çok sevdiğim Elif Dağdeviren arayıp, "Ayşe gel seninle hafta sonu Antalya'ya gidelim, güzel insanlarla tanış, önce kafamızı sonra bedenimizi temizleyelim ne dersin?" deyince, anında bavulumu topladım.
Antalya Lara'daki Akra Hotel'e ve içindeki Lifeco'da harika üç gün geçirdim. Elif bize detoks sularını dayamadı, yoga yaptık, nefes çalıştık, Özlem Oskay'ın Tanrıça Mutfağı ile tanışıp sağlıklı beslenme üzerine notlar aldık ve eğitmen Steve Comer ile Mind Detox dedikleri kafa detoksuyla tanıştık.

ZİHİN EŞİTTİR GEÇMİŞ
İstanbul Akatlar'daki Niagara Wellness'ın sahipleri Özlem Oskay ve Amerikalı eşi Steve Comer bize müthiş şeyler anlattı; ayrıca ziyaret edip size anlatacağım. Steve'le yaptığımız konuşmalardan sizin için notlar çıkarttım, önce onları paylaşayım:
"Siz istediğiniz kadar beden detoksu yapın, zihninizi arındırmadıktan sonra köklü bir gelişim sağlayamazsınız" diyor Steve...
Zihin eşittir geçmiş. Geçmişte kaldığın sürece bugünü yakalaman imkansız. Zihnimizde taşıdığımız korkular, geçmiş olaylar, acılar, yaralar, endişeler oldukça nereye temizleneceğiz sorarım size?
Hastalıklarımızın en önemli sebebi; ruhsal sorunlarımız, üzüntülerimiz, acılarımız, koparamadığımız bağlarımız değil mi?
İstediğin kadar botoks yaptır, istediğin kadar pilatese git, sebze suları iç, yüzünü gerdir ne fayda! Bedenimizle kavgamızın temelinde, kendimizle ve geçmişimizle kavgamız yatıyor.

BANA DETOKSLA GELME!
İyi yaşlanmak-güzel yaşlanmak bana sorarsanız şöyle oluyor: Kendini severek, kendinle barışarak, geçmişi bırakarak, ruhunu besleyerek, aklını besleyerek, hayat amaçlarını gerçekleştirerek, bir işe yaradığını, başkalarını mutlu ettiğini, dünyaya katkı sağladığını bilerek.
Gece huzurla yatağına yatamıyorsan, bana yaptığın detokslarla, jean bedeninle gelme arkadaş... Önce kafa! Hani nerede kafa?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA