Cem Garipoğlu Münevver cinayetinin bir nolu zanlısı olarak aranırken anne Tülay Makbule Garipoğlu ile baba M. Nida Garipoğlu'nun hem polise, hem savcıya hem de hâkime yalan söyledi. Bu yalanlar Cem Garipoğlu'nun 197 gün sonra yakalanmasıyla verdiği ifadeyle ortaya çıktı
ANNE: CEM EVDEYDİ
Münevver Karabulut'un cesedinin bulunmasından sonra cinayet bürosu dedektifleri o gece Cem'in anne ve babasını gözaltına aldı. Anne Tülay Makbule Garipoğlu, Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'nde polise verdiği ifadede eve akşam 19.00 gibi geldiğini, bu sırada Cem'in evde olduğunu söyledi.
"ATARİ OYNUYORDU"
Anne Garipoğlu ifadesinde şu ayrıntılara yer verdi: "Saat 19.00'a bir kala kızımın öğretmeni telefon ile beni aradı. Ben de hemen geleceğimi söyledim. Daha sonra öğretmen Sinan bey geldi hep birlikte eve girdik. Küçük kızımı gürültü yapmasın diye üst kata çıkardım. Kızım Sakine ve öğretmeni üst kattaki odasına gittiler. Tahminen 1,5 saat sonra öğretmen çıkarken oğlum Cem'i evde üstünde pijama ile gördüm. Hatta muhtemelen öğretmenimiz de görmüştür. Oturma odasındaydı. Hep birlikte oturma odasında oturduk. Cem oturma odasında atari oynuyordu." Ancak annesinin "evdeydi" dediği saatlerde Cem Garipoğlu aslında Etiler'de Münevver'in cesedini atıyordu. Anne de bunu öğrenmişti. Cesedin atıldığı saatlerde Cem'in evde olduğu yalanını söyleyerek oğlunu korumak istemişti. Anne Tülay Makbule Garipoğlu bu yalan ifadeyi hem poliste, hem savcılıkta tekrar etti. Anne Garipoğlu, kendisini sorgulayan hâkime "Savcılık ifadem doğrudur. Aynen tekrar ediyorum" derken, avukatı Aytekin Kaya da "Müvekkilimin savunmasına aynen katılıyorum" ifadesini kullandı. Ancak bu yalan Cem Garipoğlu'nun 197 gün sonra yakalanmasıyla verdiği ifade ile açığa çıktı.
"CESEDİ 19.00'DA ATTIM"
Annesi saat 19.00'da evdeydi demesine karşın, Cem Garipoğlu verdiği ifadede o saatte nerede olduğunu şöyle anlattı: "Taksi Etiler'e gelince burada taksiden indim. Şöför eşyalarımın inmesi için yardımcı oldu. Bavul tekerlekli idi. Çekmek suretiyle 50 metre kadar ileride bulunan çöp konteynırının olduğu yere kadar geldim. Etrafta kimse yoktu. Bavul ve gitar kutusunu bu çöp konteynırının içine attım. Saat tahminen 19.00 sıralarıydı." Cem Taksim'de Bahçeşehir otobüsüne bindiğinde annesinin kendisini telefonla aradığını ve yerdeki izleri sorduğunu söyledi. Saat 21.30 sıralarında eve gittiğini ve annesiyle konuştuğunu anlattı.
BABANIN YALANI
Cinayete iştirak suçlamasıyla halen tutuklu bulunan baba Nida Garipoğlu ise daha önce polise, savcıya ve hakime verdiği ifadede şunları söylemişti: "22.30 gibi eve geldim. Cem'e sordum 'baba ben sana yalan söylemem, kız arkadaşımla tartıştık, ittim, itince düştü kafasını komidinin köşesine vurdu. Kafasından kan geldi. Sonra kızı evine gönderdim' dedi. Canının sıkkın olduğunu Bahçeşehir'de bulunan 3. Cadde olarak bilinen yerdeki Barnis Cafe'ye bırakmamı istedi. 23.00 gibi çıktım. Cem'i cafe'ye bıraktım. Fazla geç kalma diye tembihledim. Canım sıkıldı işyerine gitmeye karar verdim. Anneme gidecektim vazgeçtim. 24.00 gibiydi sıkıntımı atmak için bir süre dolaştım. Sonra evi aradım. Bir polis açtı acilen eve gel dedi. " Baba Nida Garipoğlu tutuklanmadan önce verdiği polis, savcılık ve mahkeme ifadesinde oğlunun bir cinayet işlediğinden haberi olmadığını söylemişti. Ancak Cem'in 197 gün sonra verdiği ifade babanın da yalan söylediğini ortaya çıkardı. Cem verdiği ifadede babam Münevver'i öldürdüğümü biliyordu derken, kaçış için de babasının yardımcı olduğunu söyledi. Cem Garipoğlu o süreci şöyle anlattı:
"BABAM BİLİYORDU"
"Yolda giderken babama Münevver isminde bir kız arkadaşımı eve getirdiğimi ve yaraladığımı anlattım. Babam paniğe kapıldı. Arabadan inmeden önce babama ben aslında bu kızı öldürdüm dedim ve arabadan ayrıldım. Babam da arabasıyla geri döndü. Babamın eve gittiğini benim için bir çare aradığını beni kurtaracağını düşünüyordum. Bir süre sonra bir adam cafeye geldi. Bana doğru 'Cem' diye seslenerek işaret yaptı. Ben de babamın adamlarından biri olduğunu düşünerek yanına gittim. Bana 'Arabaya atla' dedi. Arabanın arkasına bindim. Üzerime örtecek bir şey vererek 'bunu ört' dedi. 6- 7 saat kadar yol gittik."
