'DOYA DOYA ÖZEL KALEMLİK YAPAMADIM'
Yazıcıoğlu'nun cep telefonunun hemen hemen herkeste olduğunu söyleyen Okan Köksal, bu yüzden doya doya özel kalemlik yapamadığını belirtiyor: "Görüşmek isteyenlere 'hayır' demezdi. Genel merkeze çok ziyaretçi gelirdi. Hep şunu söyledim genel başkanla ilgili, 'çayımızı kahvemizi içenler bize oy verselerdi yüzde 10'u aşmıştık.' Ankara'nın göbeğinde Tuna Cadde'sinde bir yerdeydi genel merkez. Ayakaltı bir yerdi. Resmi kurumlara yakındı. Sağlık Bakanlığı, SSK Genel Müdürlüğü çok yakındı. İnsanlar öğle yemeğini yiyip 'hadi Muhsin Ağabeyin yanına gidelim' derdi. Herkesin abisiydi. Ben bu konuda aşırı derecede sıkıntı yaşadım. Genel başkanın çok iyi niyetli olmasından özel kalemlik yapamadım doya doya. Rahmetli genel başkanın işini çözmeye uğraşmadığı, 'Ya bu saatte neden gelmiş? Kim bu? Çok yoğunuz!..' dediğini hatırlamıyorum. Üst düzey bir bakan ziyareti olursa biz o gün rahat ederdik. Talimat verirdim, yukarıya kimseyi almasınlar diye. Onun dışında genel merkez yol geçen hanı gibi, kapımız sonuna kadar açıktı. Asla gizlisi saklısı olmayan arkasında hiçbir hesabı olmayan bir adamdı."
'İDAM EDİLENLERİN AİLELERİYLE BİREBİR İLGİLENDİ'
Okan Köksal, Yazıcıoğlu'nun 12 Eylül darbesi sonrası cezaevi arkadaşlarının yanı sıra idam edilenlerin aileleriyle de özel olarak ilgilendiğini ifade etti. Köksal şöyle devam etti: "Genel Başkan hayatının 7,5 yılı cezaevinde geçmiş bir insan. Cezaevi arkadaşları, 80 öncesinde sıkıntı yaşayan bütün arkadaşları başkanın yanında kaldı. Cezaevinde yatan arkadaşlarıyla birebir ilgilendi. Cezaevinde idam edilenlerin aileleriyle bile ilgilendi. İdam edilen Mustafa Pehlivanoğlu'nun ailesini hiçbir bayram ziyaretsiz bırakmazdı. Daima garibin, mazlumun yanındaydı. Bir dönem personel maaşı ve genel merkezin kirasını ödeyememiştik. Bir gün, cezaevi mağdurlarından biri geldi; Başkan'a da o sırada bir yerden para geldi. Fakat Başkan o cezaevi mağduru için yardım düşünüyordu. 'Başkanım nasıl olur, daha kirayı ödeyeceğiz' dedim. Bana hiç unutmam, 'Biz kirayı personel maaşını bir yerden buluruz; ama bu adam çok mağdur, yardım etmeliyiz' dedi ve o yardımı yaptı. Belki evde çocuklarına bu kadar rahat değildi. Furkan'ın günlük harçlığı belliydi."