TT Arena'da AK Parti coşkusu
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı 4. Olağan Kongresi'ne katılan partililer, TT Arena'yı doldurdu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz bu şehrin insanlarına aşığız. Biz sizlere sevdalıyız, Türkiye'nin, özü, özeti olan İstanbul'a sevdalıyız'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Türk Telekom Arena Stadı'nda düzenlenen AK Parti İstanbul İl Kongresi'ndeki konuşmasına, İstanbul'un bütün ilçelerini, semtlerini, mahallelerini, ve bütün İstanbullular'ı selamlayarak başladı.
Şair Necip Fazıl Kısakürek'in, ''Canım İstanbul'' adlı şiirinin ''Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar/Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar/İçimde tüten bir şey, hava, renk, eda iklim/O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim/Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur/Ay ve güneş, ezelden iki İstanbullu'dur/Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale/Ve kavuşmuş rüyalar onda, onda misale/Her şafak hisarlarda oklar çıkar yayından/Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayı'ndan/Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;/Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar.../Gecesi sümbül kokan/Türkçesi bülbül kokan/İstanbul, İstanbul...'' dizelerini okuyarak konuşmasına devam eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''İşte biz bu şehri böyle seviyoruz. Biz bu şehrin sokaklarını seviyoruz. Biz Boğaziçi'ni, Boğaziçi'ndeki o vapurları seviyoruz. Biz, bu şehrin kuşlarını, asırlık çınarlarını, bu şehrin kedilerini seviyoruz. Bu şehrin kulelerini, bu şehrin göğe uzanan minarelerini, biz bu şehrin ezanlarını seviyoruz. Biz bu şehrin Türkçe'sini seviyoruz, biz bu şehrin tüm dillerini, tüm renklerini, havasını, suyunu seviyoruz.
Biz İstanbul'un türbelerini, İstanbul'un mezarlarını, o mezarlar üzerinde yükselen o selvilerini, o kabirlerde yatan sahabelerini, alimlerini, erenlerini, ulu insanlarını seviyoruz. Biz bu şehirden gurur duyuyoruz. Bu şehrin Fatih Sultan Mehmed'inden gurur duyuyoruz. Bu şehrin Yavuz Sultan Selim'inden gurur duyuyoruz. Bu şehrin Kanuni Sultan Süleyman'ından gurur duyuyoruz. Bu şehrin hem tarihinden, hem işte bugününden, hem geleceğinden gurur duyuyoruz.
Ez cümle; biz bu şehre aşığız. Biz bu şehrin insanlarına aşığız. Biz sizlere sevdalıyız, Türkiye'nin, özü, özeti olan İstanbul'a sevdalıyız. İşte onun için, buradan sadece İstanbul'u değil, buradan tüm Türkiye'yi, tüm dünyayı selamlıyorum.'
Şehirlerin şehrinden, şehirlerin annesi İstanbul'dan, bu tarihi başkentten, dünyanın tüm başkentlerini selamlayan Erdoğan, ''Ahde vefanızdan, cesaretinizden, kahramanlığınızdan, bu kardeşinize her an, her zaman sahip çıktığınızdan dolayı sizleri ayrıca selamlıyor, her birinize tek tek teşekkür ediyorum''
ULUDERE KONUSUNDA ADLİ, İDARİ SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Erdoğan, 4. İstanbul Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, terör örgütüyle yapılan mücadeleye işaret ederek, şöyle devam etti:
''Biz terör örgütüne karşı siper olurken, biz mafyayla, çeteyle, cuntayla çarpışırken, biz Kürt kardeşlerimizle helalleşirken, bize çelme takmaya çalışanlar, şimdi ne olduysa birden insan sevgisini hatırladılar. 30 yıldır gençlerin ölümüne sessiz kalanlar, bugün adeta vicdanı keşfettiler. Biz, 'analar ağlamasın' dediğimizde, 'tabi ki analar ağlayacak' diyen zihniyet, bugün sanki başına taş düşmüş gibi anaların gözyaşını hatırladı.''
Muhatabının millet olduğunu ve millete seslendiğini söyleyen Erdoğan, şunları ifade etti:
''Uludere olayı üzerinden, Türkiye'de bir istismar siyaseti, bir istismar kampanyası yürütülüyor. Şunu da buradan açık açık söylüyorum. Uludere üzerinden yürütülen kampanya, sadece ulusal değil, uluslararası bir karalama kampanyasıdır. Bu uluslararası karalama, uluslararası istismar kampanyasının içinde, PKK terör örgütü var, BDP var, CHP var, bir de belli medya kuruluşları var. Uludere'de hepimizi üzen bir hata yapılmıştır. Bakın, olay sınırımızın dışında olduğu halde, bu kişiler terör bölgesinde bulundukları ve yasal olmayan bir iş yaptıkları halde, hataen vurulan bu insanlar konusunda devlet yapması gereken neyse hepsini yapmaktadır. Bugüne kadar sıkıntılarına çare olmak üzere girişimler yapıldı, aileler en üst düzeyde ziyaret edildi.''
Ziyarete eşinin, kızının ve ilgili bakanın eşinin de gittiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Yasal tazminatın dışında hesaplarına tazminat ödendi. Mesele orada bırakılmadı. Birileri anlamak istemiyor, görmek istemiyor ama Uludere konusunda adli, idari soruşturma başlatıldı, onlar da şu anda devam ediyor. Mesele kapanmış değil, meselenin üzeri örtülmüş değil, vicdansızca, insafsızca, cahilce yazdıkları gibi, söyledikleri gibi tazminat ödenip kapatılmış değil'' şeklinde konuştu.
''BİZ, MİLLETİMİZDEN HİÇBİR ŞEYİ SAKLAMADIK, SAKLAMAYIZ"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Mayıs Salı günü, AK Parti'nin grup toplantısında Uludere meselesine daha ayrıntılı şekilde girecek, neyin ne olduğunu, kimin nerede durduğunu, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu daha açık şekilde ortaya koyacağını belirtti.
Erdoğan, partisinin 4. İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, bugün burada, çok önemli bir konuda hissiyatını, düşüncelerini paylaşmak istediğini belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''Salı günü, AK Parti'nin grup toplantısında bu meseleye (Uludere)daha ayrıntılı şekilde girecek, neyin ne olduğunu, kimin nerede durduğunu, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu daha açık şekilde ortaya koyacağım'' diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ama bugün burada, şu Uludere konusuyla ilgili olarak, samimi duygularımı, samimi düşüncelerimi sizlere aktarmak istiyorum. Bakın ben medyaya konuşmuyorum. Ben, bu konuda, bir siyasetçiden, bir Başbakan'dan öte, bir insan olarak, baba olarak, sizin bir kardeşiniz olarak, sadece ve sadece milletime konuşuyorum. Uludere konusunda, kimin ne yazdığını, ne söylediğini, hangi istismarın peşinde olduğunu, hangi odaklara uşaklık yaptığını zerre kadar önemsemiyorum. Bizi, milletimiz anladı, anlıyor ve anlayacak. Onun için biz milletimizle konuşuyoruz. Biz, milletimizle, milletimizin diliyle, gönül diliyle konuşuyoruz. Bugüne kadar biz, aziz milletimizle birlikte yürüdük, milletimizle yürümeye devam ediyoruz.''
Başbakan Erdoğan, bu ülkede, son 30 yıldır devam eden terör eylemlerinde yaklaşık 40 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hayatını kaybettiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Binlerce askerimiz, polisimiz, güvenlik görevlimiz bu kanlı eylemlerde şehit edildi. Maalesef, bu topluma, bu millete, işte bu acı ölümleri sorgulama, bunlarla ilgili soru sorma hakkını, fırsatını, imkanını vermediler.
Medya, doğru soruları sormaktan kaçındı. Bazı partiler, şehitlerimiz üzerinden istismar üretti. Bazı partiler, gözlerini kapatarak, ölümlere sessiz kaldı, tepkisiz kaldı, duyarsız kaldı. Bazı partiler, terörü teşvik ederek, dağdaki gençleri teşvik ederek, tahrik ederek kan üzerinden siyaset üretti ve kanla beslendi. İlk kez AK Parti çıktı, bu istismar siyasetine, bu duyarsız siyasete, bu kanlı siyasete duyarlı olmak suretiyle samimiyetle, gönülden, cesaretle 'dur' dedi. Biz, milletimizden hiçbir şeyi saklamadık, saklamayız. Biz, hiçbir hadisenin üzerini örtmedik, örtmeyiz. Tam tersine, biz, tarihin en karanlık dönemlerini, Dersim'i, 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, 27 Mayıs'ı faili meçhulleri sorgulayan tek partiyiz, özelliğimiz bu.
Yasakları kaldıran, perdeleri kaldıran, sisleri dağıtan, çetelere, karanlık suç odaklarına, cuntaya karşı millet iradesini cesaretle savunan bir partiyiz. Biz, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, ret, inkar ve asimilasyon politikalarını ortadan kaldıran, Kürt kökenli vatandaşlarımızla kucaklaşan, bir helalleşme sürecini başlatan bir partiyiz. Hiç kimse bize vicdan dersi, insanlık dersi vermeye yeltenmesin.''
"SİZLER, FATİH'İN İSTANBUL'U FETHETTİĞİ YAŞTASINIZ"
Erdoğan, partisinin 4. İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, kongreyi, 2 önemli türbenin, 2 önemli kabrin yakınında, aynı zamanda 2 önemli tarih diliminde gerçekleştirdiklerini belirterek, yakındaki türbelerin, merhum Fatih Sultan Mehmed'in ve merhum Adnan Menderes'in türbeleri olduğunu hatırlattı. Erdoğan yakınlarda Yavuz Sultan Selim Han'ın ve Kanuni Sultan Süleyman'ın da türbesi bulunduğunu kaydetti.
Tarihlerin de çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, bugünün, Türkiye Cumhuriyeti tarihine maalesef kara bir leke olarak yazılan, Cumhuriyet tarihinin, demokrasi tarihinin en kara, en karanlık gününün yıl dönümü olduğunu söyledi.
Bundan 52 yıl önce, 27 Mayıs 1960'ta, milletin oylarıyla işbaşına gelmiş, millete hizmetkar olmuş, milletin sevdalısı olmuş merhum Adnan Menderes'in başında bulunduğu hükümetin devrildiğini, ardından da Menderes ve arkadaşlarının idam edildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Kendisini buradan rahmetle yad ediyorum. Eşi merhum Berin Menderes'i, oğulları Yüksel ve Mutlu Menderes'i, yakın zamanda kaybettiğimiz bir diğer oğlu, değerli kardeşimiz, arkadaşımız Aydın Menderes'i rahmetle yad ediyorum. Merhum Hasan Polatkan ve eşine, merhum Fatin Rüştü Zorlu ve eşine, o döneme emek vermiş, millete hizmetkarlık yapmış, zulme, mağduriyete uğramış olanlara Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Yine bugün, burada, bu il kongremizle, 27 Mayıs'ın tam aksine, Türkiye tarihinin en muhteşem yıl dönümünü, bir çağı kapatıp, yeni bir çağı açan, 29 Mayıs 1453, İstanbul'un fetih yıl dönümünü kutluyoruz. Fatih Sultan Mehmed ve onun askerlerini, Akşemsettin'i, Molla Gürani'yi, Molla Hüsrev'i, Ulubatlı Hasan'ı, onlar gibi nice yiğit, nice kahraman, nice alim insanı rahmetle, minnetle yad ediyoruz. Allah, onlardan razı olsun, inşallah mekanları cennet olsun.''
YAHYA KEMAL'İN ŞİİRİNİ OKUDU
Başbakan Erdoğan, konuşması sırasında ''Şöyle bir hamaset de olsa yüreklerimiz hareketlensin istiyorum'' diyerek Yahya Kemal'in ''Asırlar boyunca çınladı serhat/Doğudan batıya, Yemen Belgrad/Duyarak bakışan gözler görüyor/Fatih Topkapı'dan şehre giriyor/Sen, böyle yürürken, tuğla, sancakla/Türk'ün savaşları geliyor akla'' dizelerini okudu.
Erdoğan, Yahya Kemal'in Üsküdar'dan şehre bakarak, herkesin hislerine tercüman olan ''Gürlemiş Topkapı'dan bir yeni şiddetle daha/Şanlı namıyla, büyük top denilen ejderha/Sarf edilmiş nice kol kuvveti gündüz ve gece/Karadan sevk edilen yüz gemi Haliç'e/Son günün cengi olurken, ne şafakmış o şafak/Üsküdar, gözleri dolmuş, tepelerden bakarak/Görmüş İstanbul'a yüz bin meleğin uçtuğunu/Saklamış durmuş, asırlarca, hayalinde bunu'' dizelerini de yazdığını söyledi.
''SİZLER, HER BİRİNİZ, FATİH OLACAK YAŞTASINIZ''
Başbakan Erdoğan, Fatih'in, İstanbul'u fethettiğinde, sadece 21 yaşında olduğunu belirterek, gençlere şöyle seslendi:
''Şunu hiçbir zaman unutmayın. Sizler, Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasınız. Sizler, her biriniz, Fatih olacak yaştasınız. Fatih, İstanbul'un karşısında durup, şöyle haykırmıştı. 'Ya Bizans'ı alırım ya Bizans beni alır.' Ve Bizans'ı aldı, Bizans'ı İstanbul yaptı. 'Ya Bizans'ı alırım ya da Bizans beni alır'. Bu kararlılık içerisinde İstanbul'a girdi. İşte, bizim devraldığımız miras budur. Bizim devraldığımız emanet budur.
Şu anda Devlet-i Aliyye-i Osmaniye'nin toprakları üzerindeyiz, onun bakiyesi üzerindeyiz. Bizim, içimizde taşıyacağımız ruh işte o fetih ruhudur. Tarihten, şu son derece anlamlı hatırayı dikkatle dinlemenizi sizlerden özellikle rica ediyorum. Dünyaya buradan mesajımızı veriyoruz. Sultan Fatih, fethettiği şehre giriyor ve Ayasofya'ya gidiyor. Patrik ve halk, yerlere atılıyor ve ağlaşmaya başlıyorlar. Sultan Mehmet Fatih, Patriğe şunları söylüyor: 'Ayağa kalk. Ben, Sultan Mehmed, sana, arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren artık ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda, benim gazabımdan korkmayınız.' Bunu söyledikten sonra, ordusunun kumandanına dönüyor, halka hiçbir fenalık yapılmamasını, emre itaat etmeyenin ölümle cezalandırılacağını bildiriyor. İşte bu sultan, böyle bir hoşgörünün sultanıdır. Bu şehir, böyle bir hoşgörünün şehridir. Biz, tıpkı Sultan Fatih gibi, tarihimizden devraldığımız mirasla, evet, yaratılanı, Yaratan'dan dolayı seveceğiz ve seviyoruz. Dili, dini, derisinin rengi, etnik kökeni, mezhebi, dünya görüşü, yaşam tarzı her ne olursa olsun. Yaratılanı severiz, Yaratan'dan ötürü.''
