Başbakan Erdoğan, yaklaşık bir ay önce "Gerekirse MİT Müsteşarı İmralı ile görüşür" sözüyle yeni sürecin sinyalini vermişti. Açlık grevlerinin sona ermesiyle riskli dönemeç aşılırken, İmralı hattında yeni bir süreç başlamış oldu. Başbakan Erdoğan'ın, "İmralı'ya gitmek gerekiyorsa, MİT Müsteşarı'na 'gereğini yap' derim. Sonuç alınacaksa bu görüşmeler yapılabilir" sözlerinin ardından Ankara-İmralı hattında yeni bir trafik başladı. Böylece, Oslo sürecinin ardından 2013, yeni İmralı süreciyle başladı. Erdoğan, TRT'de İmralı ile MİT gibi kurumlar aracılığıyla görüşmeler yapıldığını açıkladı. Bu açıklamayı Başbakan'ın Başdanışmanı Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan ayrıntılandırdı. Akdoğan, temel amacın örgüte silah bıraktırmak olduğunu belirtti. Bölge milletvekillerini toplayan Erdoğan da milletvekilini tek tek dinleyip, notlar aldı. Bölge milletvekilleri Kürt sorununun çözümü, barış için siyasi dilin yumuşatılması gerektiğini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, Güneydoğu'ya "gönül dili" çağrısını destekledi. Açıklamaların ardından MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın devreye girdiği, 16 Aralık 2012'de İmralı'ya gittiği ortaya çıktı. Ardından da Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ve BDP Batman Milletvekili Ayla Akad'ın 3 Ocak'taki sürpriz İmralı ziyareti gerçekleşti.
DOĞRU ANLATILACAK
Ankara-İmralı arasında başlayan görüşmeler şeffaf devam edecek, mesafe alınan aşamada yazılı metne dönüşecek. BDP ile başlayan İmralı trafiğinin nasıl sürdürüleceği önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Yeni süreçte, BDP ve Kandil de inisiyatif sergiledikleri ölçüde çözüm için dikkate alınacak. İlk adımda İmralı'nın Kürt gençleri üzerindeki etkisi dikkate alınarak dağa çıkışların azaltılması için çağrı yapılması öngörülüyor. PKK'nın silahsızlanma süreci kamuoyuna anlatılarak, kitleler ikna edilecek. Şehit ve gazi yakınları bilgilendirilecek. Silahlı PKK'lıların Kuzey Irak'a çekilmesi teşvik edilecek. Silah bırakmayanlara operasyonlar sürdürülecek, bağını kesenlere çıkış yolu açılacak. PKK içindeki Suriye, İran gibi siyasi uzantılardaki çok başlılık dikkate alınacak. Öcalan'ın, Murat Karayılan, Fehman Hüseyin, Cemil Bayık gibi isimlerle mesaj trafiğine kapı aralanacak. Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani'nin Türkiye ziyaretleri, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın iade-i ziyaretinin ardından bölgeyle ilişkilerde önemli yol alındı. PKK konusunda da Barzani'nin elini taşın altına koyması istendi. Kandil'in boşaltılarak Kuzey Irak'taki köylere ve kamplara yerleştirilmesine imkân tanınması öngörülüyor. Örgütün, silahlarını bağımsız gözlemcinin denetimine bırakması formülü gündemde. Bu konuda Norveç gibi deneyimli ülkelerden de destek istenebilecek. Siyasi dil yumuşatılacak. Adalet Bakanlığı'nca hazırlanan 4. yargı paketindeki düzenlemeler yaşama geçirilecek. Şiddete bulaşmamış, şiddeti özendirmemiş KCK'lıların durumu değerlendirmeye alınacak. Anadilde savunma, kamu kurumlarında anadilde hizmet gibi güven verici reformlar sürdürülecek. Yeni anayasada yerel yönetimler güçlendirilirken, AB'nin de şerh konulmadan onaylanmasını istediği Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'nın imzalanması da masada duruyor. Yeni süreçte tek muhatap İmralı olacak. Ancak, Avrupa ve Kandil ile İmralı mesajlarının iletilmesi, nabız yoklaması noktasında bağlantı kurulacak. Süreci sekteye uğratacak münferit olaylar, eylemlere karşı soğukkanlı durularak, düzenlemeler kararlılıkla yaşama geçirilecek. Olası provokasyonlara karşı soğukkanlı bir tutum ortaya konulacak.
TEMASLAR MEKTUPLA BAŞLAMIŞTI
Devlet ile Öcalan arasındaki ilişkinin tarihi 20 yıl öncesine uzanıyor. İlk temas 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde, 1992-93 yıllarında Öcalan Şam'da yaşarken Celal Talabani üzerinden dolaylı olarak kuruldu. Görüşmelerin Özal dışındaki bir diğer muhatabı da, dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'ti. Bu görüşmeler Özal ve Bitlis'in ölümleri ve 33 er olayıyla kesintiye uğradı. Devlet, Öcalan'la ikinci görüşme sürecini Erbakan döneminde başlattı. Daha çok mektupla gerçekleşen bu temaslar 28 Şubat nedeniyle sonuca ulaşmadı. Asker, Erbakan'ın gitmesinin ardından 1997'de Sabri Ok ve Mustafa Ayata üzerinden Öcalan'la iletişim kurmaya başladı. Öcalan'ın 1999'da yakalanmasının ardından dolaylı görüşmelerin yerini doğrudan görüşmeler aldı. Komisyon ile Öcalan, 2001'in eylül ayına kadar görüştü. Öcalan yakalandığında başbakan olan Bülent Ecevit ise görüşmeleri MİT üzerinden yapmayı tercih etti.
