Başbakan Tayyip Erdoğan, Macaristan yolunda uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. BDP'nin İmralı için önerdiği 2'nci heyette yer alan eşbaşkanlara itiraz eden Erdoğan, "Biz hassasiyetlerimizi koruyoruz. Her isteyenin oraya gönderilmesi söz konusu olamaz" dedi. Erdoğan'ın mesajları şöyle oldu:
(İmralı süreci) Başlattığımız süreci gelişen şartlara göre devam ettiriyoruz. MİT, devletin süreci yönetmekle görevlendirdiği birimidir. Ve İmralı'nın belli yerlere mesajını ulaştırması bakımından kendinin güvenebileceği siyasi talepleri vardır. Ama bu siyasi talepte de bizim özellikle koyduğumuz bazı şerhler vardır. Nedir bu? Bir, biz dağdaki ile kucaklaşanı İmralı'ya göndermeyiz. İki, şu ana kadar verdikleri mesajla bu ülkenin hassasiyetlerine darbe vuranları aracı olarak kabul edemeyiz. Çünkü onların, oradan aldıkları mesajı farklı şekilde götürme ihtimalleri olabilir. Dolayısıyla biz hassasiyetlerimizi koruyoruz. Adalet Bakanlığımız ve MİT tüm hassasiyetleri göz önünde bulunduruyor. Mesela illa eşbaşkanlar diye bir mecburiyet söz konusu olamaz. Adalet Bakanlığımız, bu konuda yapılan müracaatları alıyor. Bunlar, değerlendirme akabinde karara bağlanıyor. Yani her isteyen oraya gönderilmesi söz konusu olamaz. Kendi akrabaları,abisi, kardeşi, annesi, babası, eşi gidebilir tabii ki. Ama siyasilerin gidişi izne tabi bir konudur. Uygun görülene izin verilir, görülmeyene de izin verilmez.
Biz gerilim olmaması için olumlu yaklaşımın önemli olduğunu düşünüyoruz. Mesela (Paris'teki hadisenin akabinde) üç cenazeyi Diyarbakır'a getirmek zorunda değildik. Ama gerek ailelerin, gerek siyasilerin talebine, bir gerilim olmasın anlayışıyla olumlu yaklaştık. Herhangi bir eyleme fırsat vermeden mesele hallolsun istedik. Bu da başarıldı. Güvenlik güçlerinin olayı kontrol altında iyi tutuşu, karşı tarafın da bu anlayışa aynı şekilde mukabele edişi sayesinde o süreç atlatılmış oldu. Bunun takdir edilmesi gerekirken, biri orada yaptığı konuşmada, "Barışı isteyen Başbakan, Kürt kardeşlerimizi bombalıyor" diyebiliyor! Biz Kürt kardeşlerimizi niye bombalayayım, biz teröristi bombalıyoruz. Bu tür konuşmalar karşısında, ister istemez hassasiyetimizi korumaya mecburuz.
(Fransa'daki infazlar) Fransa İçişleri Bakanının hemen bu olayların ardından Almanya'ya gitmesi, Alman İçişleri ile bu işleri görüşmeleri bunlar tabi manidar gelişmeler. Bu olayın içinde teröristin önce Almanya'da olması, bizim istetmemiz, ondan sonra Fransa'ya gelmesi, aynı şekilde teşkilatlarımızın duyarlı olmaları, hep göz ardı edildiği için bu noktaya gelindi.
(Anayasa takvimi) Uzlaşma Komisyonunda mutabık kalınanlar yüzde 35 gibi. Demektir ki bu iş çok ağır gidiyor. Mart sonuna kadar bir takvim belirlendi. İla nihaye bekleyemeyiz kusura bakmasınlar.
'BAŞKANLIK TARTIŞILIR'
(Başkanlık sistemi) AK Parti olarak eğer böyle bir tasarı getirirsek, onun içinde başkanlık sistemi de yer alacak tabi ki. Bunu millete de böyle götüreceğiz. Başkanlık sistemi konusunda bizim nihai ısrarımız söz konusu değil.
(Şanghay Beşlisi) AB sürecini hız kesmeksizin devam ettiriyoruz. Alınan mesafe var mı? Hayır. Bu Türkiye'ye bir saygısızlıktır. Bunu dillendirmemizden daha doğal ne olabilir?