DAVANIN BAŞ HÂKİMİ ASABİ
Davanın
biri baş hâkim, olmak üzere dört de yardımcı hâkimi olacak. Başhakim Manfred Götzl, 1980'li yıllarda savcılık yaptıktan sonra hâkimliği seçmiş bir isim. Kamuoyunda görünmekten hoşlanmayan ve röportaj da vermeyen Götzl aynı zamanda, Türk basın mensuplarına mahkeme salonunda yer vermeyen isim. Deutsche Welle'nin haberine göre, Götzl'in bu tercihinin nedeni usul hatası yapmamaya ve tarafsız davranmaya çalışması. Deutsche Welle, basın locasındaki yerlerin sınırlı olması nedeniyle hangi medya kuruluşunun salona alınacağını kendisinin karar vermek istemediği için Götzl'in "Önce başvuran oturur" kararı aldığını iddia etti. Öte yandan Götzl'in duruşmalarda zaman zaman asabi bir tutum sergilediği de belirtiliyor. Bu tutumu nedeniyle yargı bağımsızlığı konusundaki sorulara muhatap olan Alman Hâkimler Birliği Başkanı Christopher Frank şunları söyledi: "Hâkimler kolay etkilenmez. Çünkü bütün dosyalardan haberdar olmak gibi bir avantaja sahipler. Diğer taraftan kamuoyu oluşturmada ve yönlendirmede izlenen strtejileri de tanıyorlar. Savunma gibi davada mahkûm etmenin de kamuoyu oluşturma stratejisinin bir parçası olduğu unutulmalı."
ULUSLARARASI MEDYANIN DA ÖNÜ AÇILDI
Almanya'nın 1. Devlet Kanalı ARD, SABAH Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ın görüşlerini aldı. Şafak, SABAH'ın kazandığı dava ile sadece Türk basınının değil, uluslararası haber ajanslarının da mahkemeyi izlemelerinin yolunun açıldığını söyledi. Mahkemenin akreditasyon sistemini tekrar düzenlemek için duruşmayı 6 Mayıs'a ertelemesini de değerlendiren Şafak, bunun SABAH'ın haklılığının Bavyera Yüksek Eyalet Mahkemesi tarafından da kabul edildiğinin göstergesi olduğunu belirtti. Erdal Şafak, SABAH'ın kazandığı bu davanın Almanya'nın yanı sıra Türkiye'yi de rahatlattığına ve mahkemeye güveni tekrar sağladığına dikkat çekti. (Fotoğraf: Emin ÖZMEN)
ALMAN SİYASETÇİLERDEN DESTEK
Davanın ertelenmesine rağmen akreditasyon sorunu ve yeni uygulamanın nasıl olacağı konusunda belirsizlik sürüyor. Federal Meclis NSU Araştırma Komisyonu üyeleri ise kararı değerlendirdi. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle Alman yargısına güveninin tam olduğunu söyledi. Westerwelle "Bizde kuvvetler ayrımı var. Bu adaletin bağımsız kararırdır"dedi. Yeşiller Partili Komisyon Üyesi Wolfgang Wieland kararın sevindirici olduğunu, ancak eski sorunların hâlâ mevcut olduğunu belirtti. "Yer sayısı belli, yine birçok gazeteci dışarıda kalacak. Keşke Federal Anayasa Mahkemesi akredite olmuş gazetecilere canlı yayın yapılmasını önerseydi" diyen Wieland, bu yönde adımlar atılmasının mantıklı olacağını söyledi.
"KARAR ÖNEMLİ BİR UTANCI ÖNLEDİ"
Hür Demokrat Partili (FDP) Harald Wulff, Federal Anayasa Mahkemesi'nin Alman yargısının utancını örttüğü için sevindiğini belirtti. Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Clemens Binninger ise daha sonra usul hatasından dolayı hükmün düşmemesi için atılan adımı olumlu bulduğunu söyledi. Sol Partili Petra Pau ise, "Baştan gerekli duyarlılık gösterilseydi böyle bir şeye ihtiyaç kalmazdı" dedi. SPD Genel Başkan Yardımcısı Aydan Özoğuz ise "Akreditasyon işlemlerinin yeniden başlatılması çok iyi, çünkü dava usul hatasından dolayı zarar görmemeli" dedi. Kararı sivil toplum örgütleri de değerlendirdi. UETD Bayern (Avrupa Türk Demokratlar Birliği) Başkanı Abdullah Sarılatın, "Çok sevindirici bir olay. STK'ların ortak tepkilerinin bir karşılığını görüyoruz. Mahkemede mutlaka Türk basınına yer verecekler" dedi.
Götzel: Ek kontenjan önemli yük getirir
Münih
Yüksek Eyalet Mahkemesi sözcüsü Margerete Götzel, "Mahkeme heyetinin nasıl bir akreditasyon uygulaması yapacağı konusunda bilgim yok. Bilgim olduğunda bunu açıklayacağım" dedi. Götzel, NSU duruşmasının 6 Mayıs tarihine ertelenmesi sonrası yaptığı basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Götzel, Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra ek kontenjan yeri ayrılmasının önemli organizasyon yükü getireceğini ve burada gazeteciler arasında fırsat eşitliği sağlanması gerektiğine dikkati çekti. NSU tarafından öldürülen Enver Şimşek'in davaya müdahil olan çocukları Kerim ve Semiya Şimşek'in avukatları yaptıkları yazılı açıklamada mahkemenin kararından rahatsız olduklarını belirttiler.