Türkiye, darbe yıllarında yaşanan büyük acılar, işkencelerle yüzleşirken, sıkıyönetim ürünü yasaklar da tarihe karışıyor. Diyarbakır Cezaevi'nde yıllarca işkence gören iki avukatın yaşadıklarını anlatan belgesel, 20 yıllık yasağın ardından ilk kez dünya insan hakları etkinlikleri kapsamında Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde gösterime giriyor. "Diyarbakır: Hukuksuzluğumdan utanıyorum" belgeseli, darbe ürünü yıllardan bugüne Türkiye'nin demokratikleşme yolunda aldığı yolu da gözler önüne seriyor. Belgeselin kahramanlarından avukat Ruşen Arslan, bedeninde işkence izlerini taşırken, İstanbul'da bir mahkeme salonunda kendisini yargılayan askeri hâkimle yüzleşmesini SABAH'a anlattı: "Kürt halkı vardır' dedik siz 'yoktur' diye bizi yargıladınız, içeri attınız. Bugün devlet TRT6'la Kürtçe yayın yapıyor. Demek ki Kürt halkı varmış. Birçok arkadaşımızı yargıladınız. O gün bu kararları vermemiş olsaydınız 35 bin insan ölmeyecekti dedim. Gözleri dolan askeri hâkim, 'Diyecek söz bulamıyorum. Haklısınız' demekle yetindi." Diyarbakır Sıkı Yönetim Askeri Mahkemeleri'nde yargılanan siyasi tutuklulara avukatlık yapan Ruşen Arslan ve Şerafettin Kaya, 12 Mart sonrası sanık koltuğuna oturdu. Diyarbakır Cezaevi'nde geçen işkence dolu yılların ardından her iki avukat da yurt dışına iltica etmek zorunda kaldı. Bugün 80'nine dayanan Kaya, tutuklu yargılandığı bazı davalar nedeniyle hala Türkiye'ye gelemiyor. İki avukatın Diyarbakır Cezaevi'nde yaşadıkları trajedi ve darbe yıllarına yönelik anıları bu belgeselde yer alıyor. Karaman Yavuz'un yönettiği belgesel 1993 yılında çekildi ve başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde gösterime girdi. Ancak Türkiye'de yayınlanmasına izin verilmedi. Türkiye'deki demokratikleşme süreci sonucu belgesele yönelik 20 yıllık yasak da son buldu. Önümüzdeki günlerde Kızılırmak Sineması'nda gösterime girecek.
