Başbakan’dan ilk dershane açıklaması: Kararlıyız
Başbakan Erdoğan dün gece A Haber ve ATV ortak yayınında dershaneler hakkında ilk kez açıklama yaptı. Merdiven altı eğitime son vermeye kararlı olduklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, Murat Akgün moderatörlüğünde gazeteciler Mehmet Barlas, Sevilay Yükselir, Mustafa Karaalioğlu, İbrahim Karagül, Nihal Bengisu Karaca'nın sorularını yanıtladı. Başbakan, "Dershaneler konusunda hemen hemen herkesin açıklamaları oldu ama sizden açıklama gelmedi. Dershaneler ne olacak?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
Başbakan Erdoğan, "Dershaneler konusunda hemen hemen herkesin açıklamaları oldu ama sizden açıklama gelmedi. Dershaneler ne olacak?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Öncelikle bugüne kadar niye konuşmadınız sorusuna şöyle bir cevap vereyim, böyle bir polemiğin içerisine girmek istemedim ve bu polemiği de doğrusu çok çirkin buldum. Zira bu bugün gündeme gelmiş bir konu değil. 1980'li yıllardan bu yana çok çok farklı dünya görüşüne sahip olan yönetimlerin, iktidarların sürekli gündeme getirdiği ve gündeme getirdikçe de mesafe aldık alamadık, bu şekilde devam eden ve trendin çok çok düşük seviyelerden yavaş yavaş bizim iktidarımızda zirve yaptığı bir süreçtir.
İktidar olduğumuzda ben hatta Hüseyin Bey'in bakanlığı döneminde, 'Hüseyin Bey' dedim, artık bu dershaneler konusunu bir çözüme kavuşturalım ve bunu bir dönüşüm projesi olarak sizden özellikle istiyorum.' Zira geldiğimizden bu yana birçok konuda attığımız reform adımlarını biz bu alanda da atalım."
Sağlıkta dönüşüm projelerini hatırlatan Erdoğan, bunu gerçekleştirmek için adım attıklarında önlerine birçok engeller çıktığını belirtti.
"Dedik ki 'Biz bunu yapacağız.' Hatta hatta sendikalar dediler ki 'Bu hastaneler', SSK için, 'Bizimdir' dediler. Dedik 'Bu halkındır sizin değil.' Ama biz bütün bunları şu anda tek çatı altında toplamak suretiyle halkımızın sağlık sorununu çözmeyi hedefliyoruz" ifadesini kullanan Erdoğan, "Yani bu hastanelerde gelip de benim köylü vatandaşım veya işçi vatandaşım, kuyruklarda bekleyip sabah namazından sonra tedavi olmadan dönmesi mi isabetli yoksa bütün hastaneler, bütün işçinin, memurun, hepsinin emrinde olmak suretiyle Bağ-Kurlunun bunu çözmemiz mi önemli. Ve sonunda biz bu hedefe ulaştık, bunu çözdük" diye konuştu.
"Bir taraftan taslak diyeceksin, bir taraftan gece baskı diyeceksin"
Dershaneler konusunda da 1980'li yıllardan itibaren gelen sürecin, aynı şekilde uzayıp gittiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ben Milli Eğitim Bakanı arkadaşlarımın bu değiştikleri süre içerisinde hepsinden de doğrusu bunu istedim. Ve son dönemde artık dedik 'Bu işi bizim bitirmemiz gerekiyor, bu dönüşümü bizim eğitimde de başarmamız gerekiyor.' Ve arkadaşlarımız belli bir çalışmayı yaptılar. Tabii bu hazırlanan taslak bizlere daha sunulmadan atılan gazete başlıkları tabii çok çok çirkindi. 'Bir gece baskını' başlığı hakikaten yenilir yutulur bir başlık değildi. Kim nereye gece baskını yapmış?' Ortada ne var? Bu Meclise gelmiş mi? Gelmemiş. Hem bir taraftan taslak diyeceksin, bir taraftan gece baskını diyeceksin. Eğer bir gece baskını olacaksa bu yeni başlamadı. 2003'ten bu yana konuşulan, görüşülen, nitekim bu işin en çok seslendireni olan arkadaşların birçoğuyla ben bunları görüştüm, kendilerine bu konuyu anlattım. Dedim 'Bakın biz bu işi çözeceğiz ve bu konuda bizim bir kararlılığımız var."
Bir gazete kupürünü gösteren Erdoğan, "Mesela bu çok enteresan. Şimdi o gün böyle yazan bu zat, şimdi bakıyorsun, orta yolu bulmaya çalışıyor. Bu çok manidar, çok ilginç. Buradan şimdi destek almaya çalışıyorlar" diye konuştu.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz de diyoruz ki gelin bu konuda samimi olalım. Biz sizden hizmet almaksa hizmet alalım. Ne yapalım? Gelin bu dershaneleri okula dönüştürün. Okula dönüştürmek suretiyle sınıflarda boşluk mu var? Bizim limitimiz 30. Kalite arıyoruz çünkü. Burada 15 öğrenciniz mi var, biz size 15 öğrenci verelim. Eğer 15 öğrenci veremiyorsak biz bu 15 öğrencinin bize diyelim yıllık maliyeti nedir, 2 bin, 2 bin 500 lira. Her biri için size o ücreti biz verelim ve siz burada rahatlıkla bunu devam ettirin. Ama merdiven altı dershanecilik sürecini bitireceğiz. Böyle apartman katlarında filan bu işin bitmesi lazım. Ve biz sizden böylece hizmet alımı yapalım. Yok buna girmiyorsunuz. 'Efendim bizde öğretmen fazlası var.' Tamam, sizde öğretmen fazlası varsa siz bu fazla öğretmenleri bize devredin, biz bunları yazılı imtihana tabi tutmadan, biz bunları sadece mülakatla alıp devletin okullarında istihdam edelim. Yok bunu da istemiyorsunuz. O zaman ne istiyorsunuz bize bunu söyleyin. Biz size arsa verelim, bu arsalar tamamen bizim stratejik olarak oluşturduğumuz teşvik kapsamında biz birinci bölgede de ikinci bölgede de Anadolu'nun dört bir yanında biz size arsa verebiliriz. Gelin bu arsalarda siz bunu yapın. Ucuz kredi verebiliriz, gelin bunu bu ucuz krediyle yapın. Bütün bunların yanında vergide sizlere muafiyet, indirim, bunları sağlarız, enerjide aynı şekilde bunu sağlarız. Yeter ki gelin bunu bu şekilde yapın."
ÇOCUKLUKLARINI YAŞAYAMIYORLAR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz istiyoruz ki çocuklarımız bir yarış atı olmasın. Bu çocuklar cumartesi, pazar annesiyle babasıyla ve mahalledeki arkadaşlarıyla oynasınlar, çocukluğunu yaşasınlar ama hiçbirisi çocukluğuna bile doyamıyor, çocukluğunu yaşayamıyor" dedi.
Dershanelerin özel okula dönüştürülmesinin kolaylaştırılmasına yönelik çalışmaya ilişkin bir soruyu yanıtlayan Erdoğan, "Peki niye acaba okula yanaşılmıyor da illa dershane deniliyor? Onlar bize bunu anlatamıyor, biz de bunu anlamakta zorlanıyoruz. Ben diyorum ki bunun niyesi şu, dershanede bir öğrenci kaç aylığına veya ne kadar zamanla orada bulunuyor? 3 aylığına dershaneye giden de olur, 6 aylığına giden de olur, belki 9 aylığına giden de olur hatta hatta belki bir yıllığına giden de olur" diye konuştu.
Fen ve sosyal bilimler liselerindeki öğrencilerin yüzde 95'inin dersaneye gittiğini belirten Erdoğan, bu okulların en üst düzey kalitede olan liseler olduğunu söyledi. Anadolu lisesi öğrencilerinin yüzde 91'inin dershaneye gittiğine işaret eden Erdoğan, bu oranın mesleki ve teknik liselerde yüzde 18 olduğunu dile getirdi. Fen, anadolu ve sosyal bilimler liseleri öğrencilerinin üniversiteye girme şansının yüzde yüze yakın olduğunu bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi siz, oradaki öğrenciyi alıyorsunuz ona sadece olsa olsa test teknikleri noktasında bazı şeyler öğretiyorsunuz ama bu altyapıyı nereden almış bu çocuk? Altyapıyı devletin ortaokulunda almış, devletin ilkokulunda, lisesinde, fen lisesinde almış. Oradan geliyor, sen orada birkaç ay veriyorsun, ondan sonra bu çocuklar ülkede başarılı yerlere girdiği zaman hemen sırtına bir tane tişört giydiriyorsun, 'Bak biz, bunları bu hale getirdik.' Bu, acaba hangi bölgelerde diye baktığımız zaman, orada da çok manidar. İstanbul'da bölgelere göre lise öğrencileri arasında yüzde 9. Ankara'da yüzde 14,5, Antalya'ya yüzde 16,5. Geçiyorum doğu ve güneydoğuya, Van'da yüzde 5,5. Hakkari'de yüzde 6,5. Diyarbakır'da yüzde 6,5. Şimdi eğer biz, televizyon ekranlarında oradaki fakir fukara çocukları çıkartarak onların üzerinden prim yapma gayreti içerisine girmek suretiyle bunu yapıyorsak acaba bu fakir fukara çocuklar niçin bu kurslara gelemiyorlar, acaba neden bu kurslardan bu çocuklar istifade edemiyorlar? Gene istifade edenler, bakıyorsun büyükşehirlerdeki zengin ailelerin çocukları. Zaten fen lisesi, anadolu lisesi ve çok daha önemli kolejlerden mezun olanlar veyahut da kolejlerin son sınıflarında olanların dahi bu kurslara gittiğini görüyorsunuz. Burada böyle bir karışık durum var. Burada hakikaten izah edemedikleri bir durum var."
Anadolu'da vatandaşların kendisinin önünü kestiğini ve dershane paralarını ödemekte zorlandıklarını söylediklerini anlatan Erdoğan, "Toplam lise öğrencilerine baktığınız zaman bunun ne kadarı gidiyor dershanelere biliyor musunuz? Yüzde 15" dedi.