Art niyet olduğu sürece işin bu noktada bitmeyeceğini belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir siyasi otorite bir yasal düzenleme yapıyorsa... Biz bu işi bir kere ertelemedik. İki kere, üç kere, dört kere. Hatta ben en son açıklamamı bir yıl önce yaptım. Bir yıl önce dedim ki, 'Biz bir yıl sonra artık bu dönüşümü tamamlayacağız'. Şu anda da süre yaklaştıkça, haziran ayı yaklaşıyor, hele hele önümüzde bir de seçimler var, bu dönem hassas bir dönemdir, bu işi bindirelim havasına girildi.
Bazı dershane grupları da destekliyorlar. 'Özel okullar, açık liseler noktasında bu süreci destekliyoruz' diyorlar. 'Açık liselerle alakalı olarak 2 yıllık bir süre verebiliriz' dedik. Bir talepleri var, konuşuluyor ama doğrusu ona ben sıcak bakmıyorum. '4 yıl olsun' gibi bir talepleri var, tabii bu ayrıca konuşulur. Fakat gelinen noktada artık dershane anlayışının, düşüncesinin yürümesi mümkün değil. Kur özel okulunu, öncesine, sonrasına ayrıca kurslarını koy, o sana ait olan bir şeydir. Bunu özel okulunda yapabilirsin ama devletin okulundan alacaksın, ondan sonra da orada yüksek ücretlerle vesaire bindireceksin, olmaz. Biz milletin aleyhine olacak böyle bir şeye artık fırsat vermek istemiyoruz."
"Bu bir memleket meselesi, eğitim meselesi"
Üniversite sınavı sorularının müfredatla uyumlu hale getirilmesine ilişkin soru üzerine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK ve YÖK'ün ortak bir çalışma yürüttüklerini, yapılacak müfredat eşitlemesiyle eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacaklarını, haksız rekabetin ortadan kalkacağını, okul müfredatına bağlı bir sınav sistemi getirileceğini dile getirdi.
"(Bu mesele ne meselesi) diye bir spekülasyon var. 'Başbakan Erdoğan, dershanelere karşı bir eğitim hamlesi için de mi yoksa cemaat tabanına karşı bir girişim mi', böyle de anlatan, ifade edenler var. Bu spekülasyonlar için ne dersiniz" sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, bu meselenin kendileri için bir memleket meselesi, bir eğitim meselesi olduğunu, bu konunun hükümet ve parti programlarında yer aldığını, bugün ortaya konmuş bir yanı olmadığını ifade etti. 2008-2009 yıllarındaki programlarda bunların görülebileceğini belirten Erdoğan, halka bu konuda verilmiş bir söz olduğuna işaret etti.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cemaat deniliyor, olayın cemaatle, hizmetle karşı karşıya gelme gibi, bunu öyle bir yere çekmek çok yanlış bir şeydir. O da çok çirkin bir şeydir. Tam aksine biz, cemaat mensubu kardeşlerimizin ellerinde olan yayın organlarıyla bu şekilde bize saldırmalarını, adil olmayan şekilde bize saldırmalarını hatta hatta hilaf-ı hakikat bazı uydurma yakıştırmalarla bize saldırmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Şunu çok açık, net söyleyeyim, eğer Milli Eğitim Bakanlığı 2010-2014 strateji belgesi incelenirse orada da bunlar açık, net görülüyor.
Bu ne için belli bir cemaate diye olsun? Sayın Sezer döneminde bu konuyla ilgili attığımız bir adım vardı, reddedildi. Hatta bir diğer adım Danıştay'dan geri döndü. Ne dediler, cemaat mensubu olan kardeşlerim lütfen burayı tekrar hatırlasınlar. Biz 'özel sektör, vakıf okullarına biz öğrenci gönderelim, bedellerini ödeyelim, hizmet alımı yapalım' dedik, Danıştay bunu reddetti. 'Orada boşlukları biz dolduralım' dedik. Bizi yatırım yapmaktan kurtaracaktı, binayı biz yapmamış olacaktık, oralara bu öğrencilerimizi göndermiş olacaktık. Onların bu atıl, boş kapasitelerini biz doldurmuş olacaktık. Danıştay bunu reddetti. Biz müracaatı yaptığımız zaman 'AK Parti iktidarı cemaate kaynak sağlamak için bu adımı attı' dediler. Cemaat mensubu olan kardeşlerim, bizim bu verdiğimiz mücadele karşılığında da yediğimiz tokadı, darbeyi acaba unutuyorlar mı?
Biz niçin kalkıp da bu kardeşlerimizi karşımıza alalım, onlarla böyle bir mücadelenin, kavganın içine girelim. Bizim tek derdimiz, biz bir sorumluluk taşıyoruz. Kalkıp da bütün bu eğitim sadece cemaatin derneklerine ve kurumlarına teslim etmek gibi bir durumun içinde olamayız. Asıl bunun hesabını bize sorarlar, 'Siz niye eğitimi belli bir kuruma, derneğe veya derneklere, vakıflara teslim ediyorsunuz'. Biz şu anda okul öncesi eğitiminden alıyoruz, ilk dört, ikinci dört ve üçüncü dört olarak bu çocukları yetiştiriyoruz, ondan sonra da eşit bir sınav sistemi içerisinde bunları geleceğe hazırlıyoruz çünkü biz belli bir grubun değil tüm milletin iktidarıyız. Kendilerinin de bizleri anlayışla karşılamaları lazım ve sürdürdükleri kara kampanyaları bence bitirmeleri lazım ve bizden bir geri adım bekliyorlarsa bu anlayışla, bu mantıkla bizden bir geri adım beklemeleri söz konusu değil."