'Polis, asker ve yargıda hücre tipi yapılanma var'
Esnaf hizmetleri imamlığından Makedonya temsilciliğine, yurtlardan gazete yazarlığına kadar cemaatin her kademesinde görev alan Selim Çoraklı SABAH'a konuştu. Cemaatin paralel yapıya dönüştüğünü anlatan Çoraklı "Her birimin kendi içinde bir imamı bulunuyor" dedi
Zaman Gazetesi yazarlığından Makedonya temsilciğine, Cemaat imamlığından öğrenci yurtlarına kadar Cemaatin her kademesinde görev alan Selim Çoraklı 1999 yılında Gülen Cemaati ile yollarını ayırdı. İtirazlarını bir mektupla Fethullah Gülen'e bildirerek 15 yıllık sessizliğe bürünen Selim Çoraklı suskunluğunu SABAH'a bozdu. Selim Çoraklı ile Gülen Cemaati'ni, paralel devlet yapısını ve 17 Aralık darbesini konuştuk.
28 Şubat 1997 yılında yaşanan postmodern darbe sürecinde Gülen Cemaati'nin yaşadığı hızlı değişimden rahatsız olarak 40 maddeden oluşan itirazlarını Fethullah Gülen'e ulaştırmış. Bütün girişimlerine rağmen Gülen Cemaati'ndeki hızlı değişimin önüne geçemeyeceğini anlayınca yollarını ayırmaya karar vermiş.
Cemaatin eğitim gönüllülerinin ve samimi dava arkadaşlarının zarar görmemesi ve bir "itirafçı" gibi anılmamak için 15 yıl boyunca susmuş. 17 Aralık darbesinden sonra eski dava arkadaşlarına son bir çağrıda bulunmak için konuşmaya karar vermiş.
Yaşadığı bütün duygusal kopuşlara, gördüğü hatalara, uğradığı haksızlıklara rağmen yine de Fethullah Gülen ve cemaati hakkında kelimelerini dikkatli seçiyor. Bütün yanlışlarına rağmen hizmetin samimi gönüllülerinin zarar görmeden yoluna devam etmesi gerektiğini düşünüyor.
İlk kez kamuoyunun karşısına çıkan Selim Çoraklı ile hizmet hareketinde yaşanan kırılmaları, paralel devlet örgütlenmesini, Cemaat medyasını ve bu siyasi türbülanstan çıkış yollarını konuştuk.
SIZINTI, YENİ ÜMİT VE ZAMAN'DA YAZILAR YAZDIM
-Selim bey, Gülen Cemaati ile nasıl tanıştınız?
O dönemde kaçak gezdiğim için Cemal Doğan ismini kullandım. Bu dönemde Cemaat bünyesinde İzmir'de Sızıntı Dergisi ve Yeni Ümit Dergisi'nde görev yaptım. Zaman'a yazılar gönderdim. Ayrıca üniversite hizmetinde, bölge hizmetlerinde ve öğrenci yetiştiren kurumlarda görev yaptım. Hizmetin her kademesinde görev aldım diyebilirim.
Röportajı izlemek için tıklayınız:
-Zaman Gazetesi'ne geçişiniz nasıl oldu?
-Makedonya maceranız nasıl başladı? 1992 yılında Cemaatin yurtdışı açılımları başlamıştı. 1993 yılında bana "Makedonya'da Zaman Gazetesi'ni çıkarmayı düşünüyoruz, gider misin?" dediler. O dönemdeki Cemaat terbiyesi gereği gitmemek gibi bir söz konusu değildi. Elbette giderim dedim ve evlendiğim gün hanımımı aldım ve Zaman gazetesi Temsilcisi olarak Makedonya'ya gittim. Makedonya'da Makedonca ve Türkçe Zaman Gazetesi'ni çıkardım. O yıllarda da Türkiye'deki Zaman'da "Diyar-ı Üsküp'ten" isimli köşe yazıları yazdım.
28 ŞUBAT SÜRECİNDEN SONRA CEMAATTEN AYRILMAYA KARAR VERDİM
-Bu kadar kendinizi hizmete adamışken Cemaat'ten ayrılmaya nasıl karar verdiniz? Bu kararı almanız zor oldu mu?
CEMAATİN %95'İ TEMİZ İNSANLAR, DİĞER %5'İ İSE ANADOLU İNSANINI BAŞKA YERLERE PAZARLIYOR!
- Cemaatteki eski arkadaşlarınız, dostlarınız, talebeleriniz hakkında bugün ne düşünüyorsunuz?
POLİS VE ASKER HİZMETLERİNDE HÜCRE TİPİ YAPILANMA VAR
-Son üç aydır "Paralel Devlet" ya da "Paralel Yapı" gibi yeni bir kavram ile tanıştık. Nedir bu paralel yapı? Siz böyle bir yapının varlığına inanıyor musunuz?
Cemaatin yapısına gelince, inkâr etseler de paralel bir yapılanma var. En tepede Fethullah Gülen, onun altında ülke imamları, şehir imamları, ilçe imamları ve benimde 33 yaşıma kadar yaşadığım dersane (Işık evler) imamları vardır.
Cemaatin bu tür yapılanması olunca ister istemez her birim kendi arasında teşkilatlanmaya başladı. Üniversiteler kendi aralarında, liseler kendi aralarında, askeri hizmetler, polis hizmetleri, adliye hizmetleri bunların her biri hizmet kendi içerisinde birimleşmeye başladı.
-Polis ve yargıda da durum aynı mı?
PARALEL YAPININ KONTROLDEN ÇIKACAĞINI GÜLEN'E SÖYLEDİM
-Bu yapının ilerleyen yıllarda kontrolden çıktığını düşünüyor musunuz?
FETHULLAH GÜLEN ŞERİK KABUL ETMEZ!
- Kemalettin Özdemir'in Gülen Cemaati'nden ayrılmasını da böylemi değerlendirmek gerekir?
Kemalettin Özdemir polis hizmetlerinin uzun yıllar imamlığını yaptı. Diyebilirim ki polis hizmetleri onun vesilesiyle bu durumlara geldi. Kendisi hadis profesörüdür. "Biz de hocayız" deyince problemler de başladı. Fethullah Gülen kesinlikle şerik kabul etmez. Yani imamsa ölene kadar imamdır. Bu aslında Fethullah Gülen'in liderliğinden kaynaklanıyor. Karizmatik liderler 1 değer ifade ediyorsa diğerleri sol tarafta hep sıfırdır. Bütün cemaatler için bu durum böyledir. Bu sıfırlardan bazıları böyle zaman içerisinde başkaldırabiliyorlar.
GÜLEN'İN İLK TALEBESİ LATİF ERDOĞAN'A BİLE SALDIRIYORLAR
-Başkaldıran ilk ve tek isim Kemalettin Özdemir miydi?
KEMALETTİN ÖZDEMİR GÜLEN'İN GÜÇ HASTALIĞI YÜZÜNDEN BAŞKALDIRDI
-Kemalettin Özdemir'in Cemaat'ten kopuşu nasıl gerçekleşti.
Fakat dediğim gibi otoriter liderlerde her zaman paranoya ve şüphecilik vardır. En yakın arkadaşlarının kendilerine tuzak kurduğunu düşünürler. Ben Gülen'de bu tür şüpheciliğin varlığını 1994'te görmüştüm. "Fethullah Gülen güç ve iktidar hastalığına yakalandı" demiştim o dönemde…
Gülen'in otoriter kişiliği, ister istemez kendisinin iktidarını sarsma ihtimali olan insanların önünü kesti. Kemalettin Özdemir olayı tamamıyla böyle bir olaydır. Cemaat de zaten bunu kendi basın yayın organlarında yazdı. Bu sürecin sonunda abi dedikleri Kemalettin Özdemir hain ilan edildi. Hakkında bir sürü düzmece şeyler yayınlandı. Kemalettin Özdemir Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Said Özdemir abinin oğludur ve tanıdığım kadarıyla takva sahibi biridir. Yanında kadından, kızdan bahsedince yüzü kızarır. Onun bile bu tarz görüntülerini yayınladılar. Bu derin yapı demek ki bu kadar çirkinleşebiliyor. Bir yapı kendi yetiştirdikleri değerleri yemeye başlarsa, o yapı yıkılışa doğru gidiyor demektir.
HANEFİ AVCI CEMAAT İÇİ ÇATIŞMANIN KURBANI OLDU
-Hanefi Avcı da bu yapının özellikle emniyet istihbarat da güçlenmesini sağlayan isim olarak bilinir. Ancak Hanefi Avcı'nın sonraki yıllarda Cemaat ile yolları ayrıldı. Kitap yazdı ve hapse girdi. Hanefi Avcı meselesini nereye bağlıyorsunuz?
