Gerilim Türkiye'nin kaderi, bizim kaderimiz bu... Ama bence bazı kritik noktalar var. 17 Aralık ve 25 Aralık kritik bir eşikti. Ktirik eşiği 30 Mart'ta aştık. Ben esas büyük bir şeyin aşıldığını düşünüyorum ve 31 Mart sabahı yeni bir Türkiye'nin doğduğunu düşünüyorum. Tabii ki bir gerilim var. Cumhurbaşkanlığı seçimi kıran kırana geçecek, genel seçimlerde problemler yaşanacak ama 30 Mart günü olan şey Türkiye'nin kaderiyle ilgiliydi ve Türkiye'nin nereye yöneldiğiyle ilgiliydi. 31 Mart sabahı bence yeni bir Türkiye doğdu, siyasi katliam atlatmış oldu.
Şöyle düşünüyorlardı; Tayyip Erdoğan'a kelepçeyi takacağız, kelepçe takılınca AK Parti cemaatin önünde diz çökecekti. Diz çöktüğü zamanda partinin başına şu geçsin, cumhurbaşkanı şu olsun bunları takdir edebilecek gücü elinde tutmuş olan Fetullah Gülen siyaseti dizayn edecekti.
Yani CHP'lilere değişen Türkiye'yi anlamaya davet etmek gerekiyor. Gerçekten bugün CHP'nin tabanına baktığımız zaman da ciddi bir değişim içinde yaşıyorlar, biraz konuştuğunuz zaman anlıyorlar. Çok sert ve katı olmayan ciddi bir kesim de var. En azından bu kesimlere hitap etmek gerekiyor. Mesela biz CHP'lilere değişim diye çağrı yaptığımız zaman karşı taraftan bizimle alay eden yorumlar yapılıyor. Ama sonuçta %25 oy alan bir partinin de bu kadar katı ve gelecekten umutsuz siyaset yapmasını da hoş karşılamak mümkün değil. Yani mutlaka bu siyasi bakış açısının bu dünyayı kavrama ilişkilerinin değişmesi gerekiyor. Onların da bir yön tahliline ihtiyaç var. Entelektüellerin o kesimin okur yazarlarının bu konuya teşvik eden bir yol izlemelerini öneririm. Mesela şimdi bazı arkadaşlarımıza bakıyorum ne korkunç şeyler söylüyorlar. Halk ahlaksızdır, halk hırsızdır, halk da hırsızlığı destekliyor, halk da hırsızdır. Şimdi bu yorum CHP'yi de çok çaresizleştiren ikincisi demokratik olmayan yollara başvuran bir tahlil… Hele Türkiye'de okumuş, yazmış, aydın diye tanımlanan insanlardan geliyorsa bu tahliller çok tehlikeli. Bu arkadaşlarımızın hiç olmazsa bunu yapmamaları gerekiyor.