Türkiye Yazarlar Birliği'nin '2013 Yılı Yazar Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülleri' törenine katılan Arınç, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, Anayasa Mahkemesi (AYM) toplantısına kendisinin çağrılmadığını belirterek bunun nedeninin Twitter kararını eleştirmesi olabileceğini kaydetti. Kılıç'ın sözlerinin yüzde 75'inin Erdoğan'a geriye kalan bölümünün ise Cumhurbaşkanı ve kendilerine yönelik olduğunu kaydeden Arınç, "Hükümeti, Sayın Cumhurbaşkanımızı ayrı tutarsak, Başbakanımızı, bakanları hedef alan bir konuşma yapmasını ve ağır eleştirilerde bulunmasını, hatta saygısızlık içerecek cümleler kullanmasını Kılıç'a yakıştıramadım. Biz bunlara müstahak değiliz. AYM'nin 17 üyesinden her birinin görüşü alınarak böyle bir konuşma yapıldığına inanmıyorum" dedi. Geçmişte Kılıç'ın parti kapatma gibi siyasi davalarda özgürlüklerden yana olduğunu anımsatan Arınç, "Ama yaptığı konuşma bütün bunların üzerini örten ve kendisine bir siyasi kimlik kazandıran bir konuşma olmuştur. Keşke olmasaydı" dedi.
'UMARIM TEKRARI OLMAZ'
Geçmişte siyaset yapan AYM başkanları olduğunu, Kılıç'ı farklı tasavvur ettiklerini kaydeden Arınç, şunları söyledi: "Bence o bir yargı sıfatıyla değil, AYM Başkanı sıfatıyla değil, egosu incinmiş ve siyaset tarafından örselendiği için buna tepki göstermek isteyen bir kişi olarak konuşmasını yapmıştır. Kendisine bu gidişattan dönmesini tavsiye ediyorum. Biz geçmişte Sayın Başbakanımızla bir arada olur, bir tarafımızda da Ahmet Necdet Sezer bulunurdu. Her konuşmayı yapan AYM Başkanı, irtica paranoyası üzerinden başörtüsü, kılık-kıyafet serbestliğine taraftar olduğumuzdan bizleri döverdi. Başbakanımızla birbirimize bakar 'ya sabır' derdik. O sabrın sonunda dövücü konuşmaları yapanların hepsi gitti ve AYM özgürlükçü içtihatları ile 17 tane birbirinden kıymetli üyesiyle yeni şekle büründü. Dün Başbakanımızın, Cumhurbaşkanımın, hükümetimizin Haşim Kılıç eliyle dövülmesine tahammül edemeyiz, örselenmesine tahammül edemeyiz. Umarım bundan sonra tekrarı olmaz."
'Ringe çıktı yumruk yemeye hazır olmalı'
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Kılıç'ın konuşmasını "Sağduyunun olmadığı, sadece öfkenin öne çıktığı bir tarz" yorumu yaparak şu ifadeleri kullandı: "Paralel yapının etkisinde ve paralel yapının avukatlığı gibi. Yargı olarak paralel yapıya karşı alınan tedbirleri dahi eleştiriyor, bu haddi aşmaktır. Paralel yapıyla çok örtüştüğü ve onu korumaya yönelik bir takım ifadeler olduğu çok açık." Kılıç'ın sözlerinin "vesayet makamı, başöğretmen edasında, buyurgan ama derinlikten yoksun" tarzda verilen cevaplar olduğunu kaydeden Canikli, "Hukuk dışına çıkan, siyasi içerikli ve etik kuralları zorlayan açıklamalar. Dolayısıyla kendisini ringe attı. Siyaset arenasının ringine çıktı. Ringe çıkan yumruk yemeye hazır olmalı" diye konuştu.
'Misafirlerini dövercesine konuştu'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, partisinin Karabük İl Başkanlığı'nda gazetecilerin soruları üzerine AYM Başkanı Haşim Kılıç'ın sözlerini değerlendirdi. Buna benzer konuşmaları, geçmişte adli yılın açılış toplantılarında Türkiye Barolar Birliği başkanlarından dinlediklerini söyleyen Şahin, "Doğrusu çizgisi demokrasiden ve özgürlüklerden yana olmuştur. Sayın cumhurbaşkanımızın, sayın başbakanımızın, sayın bakanların ve diğer yüksek yargı başkanlarının olduğu ortamda, misafirlerini dövercesine konuşma yapmış olması kamuoyunca tasvip görmedi, yadırgandı. 'Neden böyle bir konuşma yapmış başkan?' diye sorulabilir. Önümüzdeki günlerde neden böyle bir konuşma yaptığının ipuclarını herhalde yakalarız" diye konuştu.
Emrullah İşler: 25 Nisan'ın cüppeli bildirisine de karşı çıktık
Başbakan
Yardımcısı Emrullah İşler ise Kılıç'ın sözlerine Twitter hesabından tepki gösterdi. Kılıç'ın konuşması için "suçlayıcı üslup ve siyasi polemiklerle dolu konuşması yüksek yargı mensubuna yakışmamış ve şık olmamıştır" diyen İşler, millet iradesinin ve TBMM'nin üzerinde hiçbir gücün olamayacağını, başka vesayetlere izin vermedikleri gibi jüristokrasiye de izin vermeyeceklerini ifade etti. İşler şu ifadeleri kullandı: "Millet iradesini hiçe sayan 27 Nisan'ın apoletli bildirisine karşı durduğumuz gibi 25 Nisan'ın cüppeli bildirisine de karşı çıktık. Gömlek değiştirmek metaforu değişimi ve gelişimi ifade eden olumlu bir benzetmedir. Ne varki milletten değil giydiği cüppeden aldığı güçle ahkam kesenlerden böyle bir değişim ve gelişim beklenemez. AYM Başkanlarının parti liderlerinin kararı ile cumhurbaşkanı oldukları dönemlerin geçmişte kaldığının bilinmesi gerekmekte."