Şahin'in avukatı tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla, emniyetteki "paralel yapı" iddialarına ilişkin "casusluk" soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan dilekçede, Şahin'in Aralık 2013 öncesini kapsayan suç tarihi döneminde Gaziantep Milletvekili ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olduğu hatırlatıldı.
Türkiye'nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti, yönetim şeklinin de parlamenter hükümet sistemi olduğuna işaret edilen dilekçede, anayasanın başlangıç bölümünde "millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi veya kuruluşun anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı"nın açıkça vurgulandığı belirtildi.
Anayasa'nın "Egemenlik", "Temel hak ve hürriyetlerinin sınırlanması", "Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması", "Özel hayatın gizliliği", "Haberleşme hürriyeti", "Suç ve cezalara ilişkin esaslar" ile "Yasama dokunulmazlığı" başlıklı maddelerinin hükümlerine yer verilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Türkiye Cumhuriyeti anayasasının ve Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) amir hükümlerine rağmen birtakım kamu görevlileri ve bunlarla hareket eden kişiler, kendilerinde herhangi bir yetki olmamasına rağmen sayın Başbakana ve hükümete karşı kurdukları suç örgütünün faaliyeti kapsamında, örgütün tüm yöneticileri ve üyeleri ile fikir ve eylem birliği altında, Başbakanımız Erdoğan ile müvekkilim Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı sayın Fatma Şahin arasında geçen konuşmaları, kendisi hakkında yasal bir dinleme kararı olmaksızın kanuna aykırı bir şekilde kriptolu telefon üzerinden veya müvekkilime ait cep telefonu hattını kullanarak dinlemek suretiyle belirtilen anayasa maddeleri ile TCK'da bahsi geçen, 'bir örgüt faaliyeti altında haberleşmenin gizliliğini ihlal', 'konuşmanın dinlenilmesi ve kayda alınması', 'özel hayatın gizliliğini ihlal' ve 'görevi kötüye kullanma' suçlarını ihlal etmek suretiyle müsned eylemleri gerçekleştirmişlerdir."
Dilekçede, anlatılan nedenlerden dolayı şüpheliler hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak eylemlerine uyan TCK hükümleri uyarınca cezalandırılmaları için gerekli kamu davasının açılması talep edildi.
