Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Konferans Salonunda il merkezi ve ilçelerde görev yapan din görevlileriyle yapılan toplantıda konuşan Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı konusunda son günlerde yeni bir düzenleme yapıldığını ve bu konunun tartışıldığını anımsatarak, Diyanet İşleri Başkanlığının kurulduğu ilk 20 ile 30 yıl doğrudan cumhurbaşkanına bağlı bir müessese olarak yoluna devam ettiğini söyledi.
Son bir düzenlemeyle kurumun doğrudan Başbakanlığa bağlandığını hatırlatan Görmez, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin gündeminde, gazetelerde, haberlerde, televizyonlarda da tartışılıyor. Burada yadırganacak bir durum yok. Sadece milletimizin kalbindeki yerine yakın bir düzenleme yapıldı. Bunun sembolik bir değeri vardır, bunu kabul ediyoruz. Bu düzenlemeyi düşünen bütün büyüklerimize teşekkür ediyorum. Doğrusu hem Türkiye'de hem de yurtdışında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ihraz ettiği mevki ve statü dikkate alındığında, bu zaten olması gereken bir şeydi."
Yeryüzünde yaratılan her insanın Allah'a şükür borçlu olduğunu bildiren Görmez, diyanet camiasının ise Allah'a farklı şükürlerde bulunmak mecburiyetinde olduğunu dile getirdi.
"HER İNSAN ALLAH'A ŞÜKÜR BORÇLU"
Görmez, konuşmasına şöyle devam etti:
"Çünkü Cenab-ı Hak yarattığı bütün insanları bir yerde istihdam ediyor. Ama Cenab-ı Hak bizi peygamberlerin makamında, yüce kitabını yeryüzünde insanlara öğretmede, mihrapta, minarade ve vaaz kürsüsünde insanlığı irşad etmede istihdam ediyor. Dolayısıyla Allah'a ne kadar şükretsek azdır. Buna rağmen şükretmekten aciziz. Her insan Allaha şükür borçlu. Ancak diyanet işlerinde çalışanların diğer bütün insanlardan ayrı üç ayrı şükür borcu var. Bugün hala bütün yeryüzünde nereye gidersek gidelim, dünyanın ne kadar mazlumları varsa onlarla birlikteyiz. Onlara umut olmuş bir milletin ahfadı olduğumuz için Allah'a ne kadar şükretsek azdır. Sadece Bitlis'in yetiştirdiği alimleri dikkate aldığımızda, bunlar bütün dünyaya ve bölgeye ışık vermişlerdir. Bu nedenle onların ahfadı olmaktan büyük onur duyuyuruz."
