Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Yüksekova'da 3 askerin şehit edilmesine ilişkin "Bu büyük bir alçaklık, korkaklıktır. Sivil giyinimli, silahı olmayan insanların gidip kafasına kurşun sıkmak, bu korkaklığın, alçaklığın en büyüğüdür" dedi.
Akdoğan, partisinin Adana İl Danışma Meclisi toplantısında yaptığı konuşmada, dün yaşanan olayda hayatını kaybeden Mehmetçiklere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.
"Bu büyük bir alçaklık, korkaklıktır. Sivil giyinimli, silahı olmayan insanların gidip kafasına kurşun sıkmak, bu korkaklığın, alçaklığın en büyüğüdür" diyen Akdoğan, şunları kaydetti:
"Bunu şiddetle telin ediyorum bu anlayışı. Anlaşılan çözüm korkusu bacayı sarmıştır. Örgüt panikatak geçiriyor. Hükümet son derece kararlı ve neticeye ulaşacak diye şu anda provokatörler devreye girmiş durumda ve oyunu bozmaya çalışıyorlar. Ama bilsinler ki biz bu provokatörlere de onların ipini elinde tutanlara da sonuna kadar hesap sormasını çok iyi biliriz ve devlet onları kimsenin yanına koymayacak. O Mehmetçiği orada şehit edenlerden devlet bunun hesabını soracak. Bundan sonra kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak. Çözüm süreci var diye kamu güvenliğinden, kamu düzeninden kesinlikle taviz verilmeyecek. Çözüm süreci var diye onların hakaretlerine sessiz kalınmayacak. Çözüm süreci var diye yol kesmelere, adam kaçırmalara, makine yakmalara müsamaha gösterilmeyecek. Çözüm süreci var diye bunu suistimal eden, pasiflik üretenler de bunlardan da ayrıca hesap soracağız. Devlet burada kararlıdır. En temel zemin güvenliğin tesis edilmesidir. Bu olmadıktan sonra hiçbir şeyi hiç kimseyle konuşmayız. Kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak için ne gerekiyorsa o yapılacaktır. Bu yaşananlar kimseyi korkutmasın, umudunu kırmasın, kimse öz güvenini kaybetmesin. Bölgede umutları yeşerten, öz güveni geri getiren AK Parti iktidarıdır. Bunu kararlılıkla sürdüreceğiz. Türkiye teröre, şiddete, teslim olacak ülke değildir. Şu anda tüm mazlumların, mağdurların umududur Türkiye. Bölgede büyük bir çalkantı var. İç savaş yaşanan ülkeler var."
"ŞİDDET ZULÜM ÜRETİR VE BUGÜN BİZ, BU ZULMÜ GÖRÜYORUZ"
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Bu son olaylarda temel amaçlardan bir tanesi toplum kesimlerini birbirine düşürmekti, siyasi partileri birbirine düşürmekti. Bunun için türlü oyunlar devreye konuldu ama bunların hiçbiri tutmadı" dedi.
Akdoğan, AK Parti Adana İl Danışma Meclisi toplantısında, Adana'da olmaktan, partililerle bir araya gelmekten ve Çukurova'nın bereketli havasını solumaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun selam ve hürmetlerini getirdiğini belirten Akdoğan, Adana'nın kendileri için özel bir şehir olduğunu söyledi.
Adana'nın bir bereket kaynağı, ekonominin de can damarından olduğuna değinen Akdoğan, dün sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile bir araya gelerek kentin daha da ileriye gitmesi için neler yapılabileceği konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını ifade etti.
Akdoğan, Adana'nın daha büyük bir sıçrama yapması gerektiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Yeni Türkiye hedefine yeni bir Adana vizyonu ile ancak ulaşabiliriz. Adana büyümeden Türkiye büyüyemez. Eğer Türkiye büyüyecekse, 2023 hedeflerine ulaşacaksa yeni Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceksek bunun içerisinde Adana'nın da çok önemli bir yeri var. Adana'nın aynı şekilde büyümesi gerekiyor. Biz, devlet yatırımları olarak, hükümet yatırımları olarak ne gerekiyorsa onları yapıyoruz ve daha fazlasını yapmaya hazırız. Ama bir yerde başarı olacaksa orada gayret, çalışkanlık, vizyon gerekiyor. Ama hepsinden önemlisi uyum gerekiyor.
Kayseri'den geldim. Kayseri gerçekten numuneyi misal bir şehir. Oranın son dönemde büyük bir sıçrama yapmasında temel sebeplerden bir tanesi uyumdur. Valisiyle belediye başkanlarıyla milletvekilleriyle sivil toplum örgütleriyle özel sektörüyle hep birlikte hareket etmek, uyumlu bir şekilde çalışmak, ortak hedeflere doğru yol almak. Bunlar şehirlerin kalkınmasında çok büyük önem ifade ediyor. Bizim de Adana'ya yeni bir motivasyonla daha güçlü bir motivasyonla yüklenmemiz gerekiyor. Burada AK Parti'ye çok büyük görev düşüyor. Eğer geçmişteki başarıları tekrar yakalamak istiyorsak, komşumuz olan illerdeki oy yüzdelerini yakalamak istiyorsak burada hiçbir zaman millete faturayı kesmeyeceğiz. Faturayı kendimize keseceğiz. Daha büyük başarıları yakalamak bizim elimizden geçiyor. Bu nedenle Adana'da el birliği yaparak, ortak bir ruh yakalayarak ortak akılla hep birlikte çalışmamız gerekiyor."
"MUHARREM AYI ASLINDA BİR KURTULUŞ VE KEFALET GÜNÜNÜ İFADE EDER"
Akdoğan, dün muharrem ayının ilk günü olduğunu hatırlatarak, bu ayın insanlığın kurtuluşuna, huzuruna vesile olmasını temenni etti.
Muharrem ayının önemli bir ay olduğunu belirten Akdoğan, şöyle konuştu:
"İçinde aşure gününü barındırıyor. Tabii bu ay bizim tarihimizde, geleneğimizde çok büyük bir anlam ifade ediyor. Muharrem ayı aslında bir kurtuluş ve kefalet gününü ifade eder. En önemli kurtuluş günleri bu tarihe denk gelir. Hazreti Adem'in, Hazreti Davut'un tövbesi o gün kabul olur. Hazreti Yakub'un gözleri o gün açılmıştır. Hazreti Yunus, balığın karnından o gün kurtulmuştur. Hazreti Eyüp, o gün şifa bulmuştur. Hazreti Yusuf, kardeşleri tarafından atıldığı kuyudan o gün çıkmıştır. Hazreti Musa, o gün denizi yarmış, firavunu mağlup etmiştir. Tüm bu kurtuluş günleri bu aya denk gelir. Ama o gün bir de hala yüreğimizi sızlatan, içimizin acısı olan bir olay yaşanmıştır, Kerbela. Hakkaniyetin ve adaletin temsilcisi olan Hazreti Hüseyin, o gün arkadaşlarıyla yezidin ordusu tarafından katledilmiştir. Ve o günden bu yana bu iki temel yol olarak gelmiştir. Hüseyin'in yolunu takip edenler, yezidin anlayışını takip ederner. Ve o gün Hazreti Hüseyin'in mübarek başını kestiler, vücudunu atlara ezdirdiler. Ona o zulmü yapanların bugünkü uzantıları Yasin Börü'yü binanın üstünden attılar, başını ezdiler, üzerinden araba geçirdiler. Bu iki ayrı zihniyettir. Bir tarafta adaleti yüceltmeye çalışanlar, hakkı tutup kaldırmaya çalışanlar, mazlumun, mağdurun sesini duyanlar ve kucağını açanlar, öbür tarafta dışlayanlar, zulmedenler, yok etmeye çalışanlar. Bu iki anlayış içerisinde AK Parti elbette birinci anlayışın temsilcisidir."
"BİZ ŞIRNAK'TA DA VARIZ EDİRNE'DE VARIZ"
AK Parti'nin birlik siyasetini temsil ettiğini vurgulayan Akdoğan, "AK Parti bütün şehirler, ilçelerde, beldelerde var olan, siyaset yapan, mücadele eden tek partidir, tek siyasi harekettir. Biz, Şırnak'ta da varız, Edirne'de varız. Muğla'da da varız, Hakkari'de de varız. Bu siyaset anlayışı ve bu ekip Türkiye'nin bütünlüğünün sigortasıdır. AK Parti'yi bugün denklemden çekin alın, bütünlüğü sağlayacak başka bir siyasi anlayış yoktur. Diğer partiler zihninde Türkiye'yi bölmüşlerdir. Şırnak'a gidip MHP, miting yapamaz. 'CHP Sivas'ın doğusuna geçemez' dedik Hakkari'ye gittiler ellerinde bayrak taşıyamadılar, bayrak sallayamadan miting yaptılar. Taşıma suyuyla yaptılar. Ama biz her yerde varız. Ve bu çok kolay olmuyor. Oralarda var olmak, siyaset yapmak bu gerçekten büyük bedeller ödemeyi gerektiriyor. Bu yüzden AK Parti, önemli bir hareket ve bu fedakarlığı, azmi, mücadele aşkını ortaya koyan bir hareket" diye konuştu.
"SOKAKLARI KARIŞTIRMAK İSTEYENLERE FIRSAT VERİLMEDİ"
"Biz hem hizmet etmek için uğraşıyor, hem bütün bu tuzakları, oyunları bozmak için mücadele ortaya koyuyoruz" diyen Akdoğan, şunları söyledi:
"Bunu bundan sonra da yapmak zorundayız. Gelecek nesiller için yapmak zorundayız. Türkiye'nin bütünlüğü için yapmak zorundayız. AK Parti'nin bu birlik siyaseti aslında Adana ve Mersin gibi yerlerde daha büyük bir önem taşıyor. Buralar kozmopolit yerler. Yani Araplar, Türkler, Kürtler hatta Arapların farkı kültürlerden, mezheplerden olanları var. Bu kadar farklı yapı Adana'da barış içerisinde yaşayabiliyor. Bu, bir kültürdür. Kadim medeniyetimizden devraldığımız bir anlayıştır. İşte bu anlayışı bozmak isteyenler var. Toplumsal ayrışmayı tetiklemek isteyenler var. Bu son olaylarda temel amaçlardan bir tanesi toplum kesimlerini birbirine düşürmekti, siyasi partileri birbirine düşürmekti. Bunun için türlü oyunlar devreye konuldu ama bunların hiçbiri tutmadı. Sünnilerle Alevileri karşı karşıya getirebilir miyiz, Türklerle Kürtleri getirebilir miyiz, HDP ile MHP'yi, Hüda-Par ile HDP'yi, AK Parti ile HDP'yi bunları birbirine düşürebilir miyiz diye bir oyun oynandı. Hamdolsun milletimiz bu oyunu bozdu. Ben bu süreçte sağduyu çağrısı yapan parti başkanlarına da teşekkür etmek istiyorum. Hem MHP Genel Başkanı sağduyulu açıklama yaptı hem Hüda-Par yetkilileri. Bu sorun bir şekilde geride bırakıldı. Sokakları karıştırmak isteyenlere fırsat verilmedi. Bu da önemli bir durumdur."
"SİLAH ÇARE DEĞİL, SORUNDUR. ŞİDDET ÇÖZÜM DEĞİL BELADIR"
Akdoğan, siyasetçinin sorumlu bir dil kullanması gerektiğine dikkati çekerek, sağduyu mesajları verenler kadar sorumsuzca açıklama yapanların, tahrik edenlerin, insanları sokağa çekmeye çalışanların da olduğunu vurguladı.
Bir sorun yaşandığında siyaset kurumunun halka gittiğini belirten Akdoğan, şunları kaydetti:
"Biz defalarca büyük sıkıntılara maruz kaldığımızda hep halka gittik. Gezi olaylarından sonra, 17 Aralık komplosundan sonra çok iyi hatırlıyorum, havaalanından Kızılay'a kadar onbinlerce insan sokağa döküldü. 1 milyon kişilik mitingler yaptık, halka gittik. Demokratik tepkiyi ortaya koyduk, halktan güç aldık ama yakıp yıkmadık, sokakları savaş alanına çevirmedik. Siz bu şekilde demokratik eylem çağrısı yapabilirsiniz bunu biz yaptık ama diğerlerinin yaptığı demokratik eylem çağrısı değil. Geçmişten bu yana çok zulümler gördük. 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta zulüm gördük, daha sonrasında gördük. Haklarımız hep gasbedildi, büyük mağduriyetler yaşadık ama bunların yaptığını yapmadık. Silaha, şiddete başvurmadık. Çünkü bu, çıkmaz sokaktır. Şiddet zulüm üretir ve bugün biz bu zulmü görüyoruz. Bölgede Kürtlere zulmeden bir örgüt var. Kürtlerin iş yerini yakan, Kürt seçmenin oy kullanmasına engel olan, Kürt işadamının makinesini yakan, Kürt çocuklarının gittiği okulu yakan bir örgüt var. Bir tarafta hizmet eden, şefkat ve merhamet elini uzatan bir devlet var. Öbür tarafta yok eden, yıkan, yakan şiddet uygulayan, baskı yapan bir örgüt var. Silah çare değil, sorundur. Şiddet çözüm değil, beladır. Silahın gücünden medet umanlar hep kaybetmiştir. Şiddet zulüm üretmiştir. Bölge halkı artık görüyor. Bu, bir kırılma noktasıdır. Kim hizmet götürüyor, kim kendisine zulmediyor."