Pehlivan, "İçinde polis, savcı ve hakimlerin de bulunduğu bir çete tarafından komployla hapse atıldım. Odatv davası, Gülen Cemaati'nin Emniyet ve Yargı içinde örgütlü olduğu çetenin bir komplo davasıdır. Hakkımızda üretilen sahte delillerle bu komplonun mağdurlarıyız. Başta bu komployu gerçekleştiren çetenin Emniyet ve Yargı ayağı olmak üzere, hakkımızda suç uyduran tüm şüphelilerden şikayetçiyim" dedi.
Odatv sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, dün kumpas soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade verdi. Paralel yapıdan şikayetçi olan Pehlivan, 14 Şubat 2011 tarihinde Odatv soruşturmasında Ergenekon terör örgütü üyeliği suçundan tutuklanmasına neden olan delillerin sahte dijital dosyalardan oluştuğunu ifade etti. Odatv çalışanı Müyesser Yıldız'ın bilgisayarında bulunduğu iddia edilen "Ulusal Medya 2010", "SY", "Hanefi" ve "Hocadan Notlar" isimli word dosyalarına dayanılarak tutuklandıklarını belirten Pehlivan, bu dijital dosyalar üzerinde üniversitelere değil de şikayetçi olduğu polislere rapor hazırlatıldığını vurguladı. Polislerin raporlarında dijital dosyalarda virüs olup olmadığı konusunda görüş bildirilmediğini, ancak virüs olmadığı yönünde kanaat belirterek mahkemeyi yanılttıklarını anlattı.
KORSAN SALDIRIYI TÜBİTAK ORTAYA ÇIKARDI
Yargılama aşamasında TÜBİTAK'ın hazırladığı raporda ise Odatv bilgisayarlarına korsan saldırının tespit edildiğini dile getiren Pehlivan, "Bu raporda aynı kaynaktan, aynı tarih ve saatte yani 05/02/2011 gecesi, üç ayrı bilgisayara da sosyal mühendislik yoluyla aynı trojanla saldırı yapıldığı ifade edilmiştir. Yani uzaktan virüs aracılığıyla bizim bilgisayarlara dosya atılmış olduğu TÜBİTAK tarafından ifade edilmiştir" ifadesini kullandı.
Odatv davası sanıklarından Müyesser Yıldız'a daha bilgisayarındaki dosyalar bulunmadan yarım saat önce 11 soru yöneltildiğini kaydeden Pehlivan, "Yani ortada olmayan dosyalar üzerinden sorgulama yapılmıştır. Soruşturmayı yürüten polisler elinde bu dosyalar mevcuttu. Önce bilgisayarlarımıza koydular sonrada bizi gözaltına aldılar. Gerçeğe aykırı rapor düzenleyen polis memurlarından şikayetçiyim" dedi.
ELLERİYLE KOYDUKLARI GİBİ BULDULAR
Pehlivan, savcılığa sunduğu 5 sayfalık dilekçede ise şu ifadelere yer verdi:
"İçinde polis, savcı ve hakimlerin de bulunduğu bir çete tarafından komployla hapse atıldım. Polisler 14 Şubat 2011 tarihinde yaptıkları ilk gözaltı operasyonu sonucunda 35 ayrı bilgisayar hard diski, 3 bin 95 arşiv kaseti, bin 906 CD/DVD, 471 Mini DV kaset ve 21 VHS kasete el koydu. İddiaları o ki tutuklanmama gerekçe gösterilen imzasız dijital word sayfalarını, milyonlarca veri içinden 48 saatten kısa sürede hemen buldular! Bu teknik olarak imkansıza yakındır. İnsan ancak kendi koysa bu kadar kolay bulur. Ve zaten gerçek şu ki polislerin de içinde olduğu devlet içindeki çete, bilgisayarlarımıza kendi koydukları dosyaları hemen ortaya çıkardılar."
GÜLEN ÇETESİNİN KOMPLOSU
134 sayfalık Odatv iddianamesinde "Fethullah Gülen ve Cemaat" kelimelerinin 111 kez geçtiğini vurgulayan Pehlivan, "Odatv davası, Gülen Cemaati'nin Emniyet ve Yargı içinde örgütlü olduğu çetenin bir komplo davasıdır. Ben ve bu soruşturma kapsamında şikayetçi olan diğer gazeteciler, hakkımızda üretilen sahte delillerle bu komplonun mağdurlarıyız. Başta bu komployu gerçekleştiren çetenin Emniyet ve Yargı ayağı olmak üzere hakkımızda suç uyduran tüm şüphelilerden şikayetçiyim" ifadelerini kullandı.
Pehlivan'ın avukatı Hüseyin Ersöz ise Odatv çalışanlarının, dönemin İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürü emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer hakkında haberler yaptığı için hedef alındığını ifade etti.