-Yargılama safhasındaki bireysel hukuksuzlukların önlenmesi için yapılan bir düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından suiistimal mi ediliyor? Yasama, Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini genişletirken hata mı yaptı?
Türkiye'de son on yılda insan hakları alanında önemli reformlar yapıldı. Bu kapsamda, Demokratikleşme süresi, Alevi açılımı, kamuda başörtüsü yasağının kaldırılması, Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Kamu Denetçiliği Kurumu ve bireysel başvuru hakkı getirildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine hakkında en fazla başvuru yapılan ülke konumundayken, bireysel başvuru geldikten sonra şuan beşinci sıraya gerilemiş bulunuyoruz. İç hukukta bireysel başvuru kapsamında, uzun tutukluluk, makul yargıla süresi gibi adil yargılama hakkına yönelik olumlu katkısı olmuştur. Dolayısıyla bireysel başvuru hakkının tanınmış olması doğru adımdı.
AYM SORUNU HAŞİM KILIÇ İLE BİRLİKTE SONA ERER
-Peki sorun ne? Nerede hata yapıldı?
Sorunun iki kaynağı olduğu söylenebilir: Bunlardan biri "başkanlık krizi" ikincisi "yargısal aktivizm" alışkanlığı. Anayasa Mahkemesi başkanının devam eden davalara ilişkin henüz dava sonuçlanmadan kamuoyuna yaptığı açıklamalar, yargılamaların tarafsızlığı konusunda kamuoyunda şüpheler uyandırmaktadır. Mahkeme Başkanının kamu oyuna yaptığı açıklamalar nedeniyle, daha önce de Cumhuriyet Halk Partisi, Başkan hakkında açtığı her davada hakimin reddi talebinde bulunmaktadır. Yine Anayasa Mahkemesi açılış yılı konuşmasında, doğrudan hükümeti hedef alan açıklamalar, devam eden davalar hakkında imalarda bulunması bir başka krize neden olmuştur. Dolayısıyla, sorunun bu yönü, konjonktürel ve geçicidir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın görev süresi 13 Mart 2015 tarihinde sona erecektir.
-Haşim Kılıç'ın son dönemdeki sürpriz çıkışlarından bir siyasi kariyer çıkar mı?
Ben hiç zannetmiyorum. Buradan bir siyasi kariyer çıksaydı Cumhurbaşkanlığı seçiminde çıkardı. O fırsat kaçırıldı. Milletvekili olmak için de bu tür çabalara girmesine bence gerek yok. Emekli bir Anayasa Mahkemesi Başkanı bence istediği partiden milletvekili olabilir.
-Bireysel başvuru gibi masum bir yetkinin kullanımı nasıl oldu da ülkede siyasi kriz tartışmaları başlattı?
Mahkemeye verilen bireysel başvuru yetkisi, "yeni bir aktivizm" alanı oluşturmuştur. Bireysel başvuru kapsamında Mahkeme süper temyiz mahkemesi gibi hareket etmeye başlamış, Anayasa'da "kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz" dediği halde, mahkeme kararlarına ilişkin temyiz niteliğinde incelemeler yapmaya başlamıştır. Başvuru yapılabilmesi için iç hukukun tüketilmesi gerekir dediği halde, bu kuralı çok geniş yorumlayarak Twitter kararında, iç hukuku tüketilmeden başvuruyu kabul etmiştir. Mahkemenin usul kurallarını çok geniş yorumlaması, başvuru sayısının yirmi bini geçmesine sebep olmuştur. Özgürlüklerin koruması bakımından önemli bir yol aktivist tutuma feda edilmektedir.
İNGİLTERE'DE SADECE İKİ PARTİ SEÇİME GİRİYOR
-Sizce seçim barajı ile ilgili bir yasaya karşı bireysel başvuru yapabilir mi?
Yasanın güncel uygulaması olmasa dahi seçimlerde uygulanacağından, "potansiyel mağduriyet" doğurmakta olduğu iddia edilebilir. Ancak doğrudan yasama işlemlerine karşı bireysel başvuru engellendiğine göre, yasanın potansiyel mağduriyet doğurduğu ileri sürülerek, açık yasa hükmü devre dışı bırakılamaz. Ayrıca Türkiye'de seçim barajı 1983 yılından beri uygulanmaktadır. Bu partiler yeni kurulmadığına göre, barajın varlığından yeni haberdar olmuş olamazlar. AYM ve AİHM seçim barajının bir ihlal oluşturmadığına karar verdiğine göre "devam eden bir ihlalden" de söz edilemez. Ayrıca AİHM'in de bu konuda vermiş olduğu kararlar var. Örneğin İngiltere'de iki parti seçime giriyor ama ne barajdan ne de temsil adaletsizliğinden sözedilmiyor.
-Türkiye asker ve yargı vesayetinden kurtulmaya çalışırken AYM vesayeti ile karşı karşıya mı?
Bugün yaşananları konjonktürel bir durum diye düşünüyorum. Mahkeme başkanının kişisel bir tutumu. Haşim Kılıç ile birlikte bu bakış açısı değişir. Mahkemelerin kendisi vesayetçi olamaz. Vesayetçiliği kendi başına yürütemez. Vesayetçi bir sistemin aracı olabilir. Vesayetçi bir yapı vardı. Her yere sirayet ediyordu. O yapı Türkiye'de etkisini yitirdi. 3 yıl sonra bu konuların hiçbirini konuşmayacağız.
- Anayasa Mahkemesi'nin seçim barajını kaldırmasını aynı mahkemenin 367 kararına benzetenler var. Sizce bu benzetme doğru mu?
Bu iki durum arasında "siyasi takdir alanına" müdahale etme yönüyle bir benzerlik olduğu ifade edilebilir. Anayasa Mahkemesi 367 kararıyla, siyasete müdahale etmiş ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini iptal etmiştir. Seçim barajını iptal etmekte yine siyasete bir müdahale anlamına gelir. Seçim sistemleri ve onun bir unsuru olan seçim barajları bir hak konusu değil, siyasetin konusudur. Nitekim bu durum daha önce hem AYM hem de AİHM kararlarında kabul edilmiştir. Yönetimde istikrarın sağlanması bakımından hangi seçim sisteminin "yerinde olduğuna" mahkemeler değil, siyasi makamlar karar verir. Tıpkı ceza adetini belirleme siyasi takdir alanında olduğu gibi, temsilde adaleti belirleme de siyasi takdir konusudur. Yargının bunu denetlemesi, yerindelik denetimine girer.
AYM ÜYELERİNİN YARISINI MECLİS SEÇMELİ
-Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların kapsamının bundan sonra genişlememesi ve yetki gaspına izin verilmemesi için ne yapılması gerekir?
Bunun iki çözümü var: Birinci Anayasa Mahkemesi üye sayısının artırılmasıdır. Mahkeme'nin iş yükü bireysel başvurular ile birlikte çok artmıştır. Çok yakın bir gelecekte, Mahkeme bu iş yükünün altından kalkamayacak hale gelecektir. İkinci çözüm yolu ise, üyelerin en az üçte biri ya da yarısını Meclisin seçmesidir. Bu Anayasa Mahkemesinin demokratik meşruiyetini güçlendirecek, toplumla olan bağını artıracaktır. Yasama organı ile olan yetki uyuşmazlıkları azalacaktır. Avrupa Ülkelerinin çoğunda genel uygulama bu yöndedir.
- Anayasa mahkemesi seçim barajı ile ilgili bireysel başvuruyu kabul ederse bunun siyasi ve hukuki sonuçları nasıl olur?
Anayasa'ya göre, "Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz". Bu hüküm, AYM'nin iptal hükmünü kapsamaz. Bu durumda iptal hükmünün yürürlük tarihini ertelemez ise, seçim barajı ortadan kalkmış olacak, bu konuda gerekli yasal ve Anayasal değişiklikler yapılmazsa seçime barajsız seçim sistemi ile girilmiş olacaktır. İptal hükmünün bu sonucu ortaya çıkarması bile açıkça bu kararın yanlışlığını göstermeye yetmektedir. Anayasanın 153. Maddesine göre, "Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez". Oysa Mahkeme, seçim barajını önceki içtihadının ve AİHM'nin içtihadının aksine iptal etmesi durumunda, ilk genel seçimlerde uygulanacak "seçim sistemini" Mahkeme belirlemiş olmaktadır. Barajın iptali seçim sistemini bütünüyle etkilemekte, iptal ile Mahkeme kanun koyucu gibi seçim sistemini değiştirmiş olmaktadır.
İsa Tatlıcan - Sabah.com.tr