14 Aralık operasyonu ile gündeme gelen Tahşiye Cemaati davasında, hukukçu iki profesörün; o davanın en önemli dayanağı olan bombaların bulunduğu ileri sürülen aramanın hukuka aykırı olduğu ve bombaların delil olamayacağı yönünde bilirkişi raporu verdiği ortaya çıktı. Geçen hafta sonu gerçekleştirilen operasyonun en önemli dayanağını, gözaltına alınan şüphelilerin 2010'da Tahşiye grubuna yönelik suç delili ürettikleri gerekçesi oluşturdu. Üretilen delillerden en önemlisi de Tahşiye Grubu'nun kilit ismi Turgut Yıldırım'ın evinde bulunduğu iddia edilen bombalardı. Turgut Yıldırım ve diğer sanıklar hakkında bu "delil"e dayanılarak İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı. İşte devam eden o davaya iki önemli hukuk profesörünün "bilirkişi raporu" hazırladıkları ortaya çıktı.
"HUKUKA AYKIRI"
Davanın sanıklarının talebi üzerine dosyayı inceleyen Ceza Hukukçuları Prof. Dr. Bahri Öztürk ile Prof. Dr. Adem Sözüer, İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyaya giren bilirkişi raporlarında bombaların bulunduğu iddia edilen arama sırasındaki hukuka aykırılıkları bu raporlarında özetle şöyle sıraladılar.
İKİ KİŞİ OLMALIYDI: Cumhuriyet savcısı bulunmadığından ihtiyar heyetinden iki kişinin aramaya, arama tanığı sıfatıyla katılması gerekirdi. Olayda sadece apartman yöneticisi arama tanığı olarak katılmıştır. O da işlemlerin başında yer almamıştır.
BOMBA TANIK GELMEDEN BULUNMUŞ: Tanık Nimettin Tosun (apartman yöneticisi) kapı açılırken orada bulunmadığını, üzerini giymek için kendi evine gittiğini döndüğünde kolluk görevlilerinin Turgut Yılmaz'ın evinin içinde olduklarını ve el bombalarının kendisi gelmezden önce bulunduğunu ifade etmiştir.
TANIK YOKTU: Arama tanığı Nimettin Tosun, işi olduğu gerekçesiyle arama işlemi bitmezden önce evden ayrıldığını tutanağı işlem bitmeden önce imzaladığını ifade etmektedir. Arama işlemi, tanığın yokluğunda başlamış, yokluğunda bitmiştir.