Erdoğan'dan 'Sümeyye'ye suikast planı' açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan Malatya'da STK'larla yaptığı kahvaltı sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Sümeyye Erdoğan'ın aday olacağı sorusunu da yanıtlayan Erdoğan 'Ne kızım ne de oğlum için böyle bir durum söz konusu değildir. Bunların hepsi uydurmadır' dedi.
STK Temsilcileri ile Malatya'da kahvaltıda buluşan Cumhurbaşkanı Erdoğan gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunup paralel yapının kızı Sümeyye Erdoğan'a suikast planıyla ilgili konuştu. Erdoğan toplantı çıkışında kendisini bekleyen gazetecilerin de gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan kızı Sümeyye Erdoğan'ın aday olup olmayacağı sorusunu cevapladı.
KIZIM ADAY DEĞİL
Değerlendirmelerine Habertürk muhabirinin "bu iddiayı inandırıcı bulmayanların şöyle bir gerekçesi var; "Kızınız milletvekili adayı olacak ve bunun öncesinde bir mağduriyet oluşturulmaya çalışıyor" şeklinde iddalar var. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuyla devam eden Erdoğan şunları söyledi:
"Hayır.. hayır.. Böyle bir şey benim kızımla alakalı söz konusu değildir. Bunu defaatle söyledim. Oğlumla ilgili böyle bir şey de söz konusu değil. Yani bu konuyla ilgili bunların hepsi uydurmadır"
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o konuşması;
Bugün toplu açılış yapacak ardından ikinci ordu komutanlığımızı ziyaret ederek akşam şehirden ayrılacağız. Toplu açılışını yapacağımız eser ve hizmetlerin şimdiden Malatya'ya hayırlı olmasını diliyorum. Hükümetimize tüm kurumlarımızı, özel sektörümüzü ve büyükşehir belediyemizi tebrik ediyorum. Burada, STK'ların çok kıymetli temsilcileri var. Aynı şekilde Malatya'mızın kanaat önderleri var.
GEZİCİLER YALOVA'DAKİ KATLİAMA SESSİZ KALDILAR
Bizim ömrümüz hamdolsun hizmetle geçti. Siyasi partilerde STK'larda belediyede hükümette bulunduğumuz her yerde millete hizmetin çabası içinde olduk. Bunlar verilen emanetti bunlara layık olmaya çalıştık. Ülkenin ve milletin lehine olan her işi desteklediğimiz gibi aleyhine olan her işin de karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz. Bu sadece ülkemiz için değil dünya için de geçerli. Dünyada mazlumları özellikle ortaya koymak veya mazlum milletler noktasında ne kadar çaba gösteren zalim varsa onların da karşısında olduk olmaya devam edeceğiz. Türkiye son 2 yıldır iki önemli ve ibretlik olay yaşadı. Gezi olaylarıydı bunlardan biri. Taksim'de Gezi Parkı'nda 12 ağaç bir yerden sökülerek başka yere taşınmak istenmesi bahane edildi önce İstanbul'u sonra Türkiye'nin her yerinde siyasi sonuç devşirmeye çalıştılar. Bunu yapmaya gayret ederlerken de bazı siyasi partilerin başında olanlar bundan bir şey elde etmeye çalıştılar. Bunu yapanlar kendi partilerinin Sarıyer, Yalova'da bırakın taşımayı oralarda 30 -40-50 yıllık ağaçları kesip doğrayarak adeta doğa katliamı yaparken buna sessiz kaldılar, konuşmadılar. Hani neredeydiniz çevreciler neden burada konuşmadınız, sesinizi çıkarmadınız? Çünkü dürüst, samimi değiller. Bu vesile ile seçilmiş hükümeti ve güvenlik güçlerini hedef alarak vatandaşımızın malına, canına, kamuya hizmet eden ne varsa buna kastettiler, ekonomimize kastettiler. İçerden ve dışardan verilen desteklerle haftalar boyu Türkiye'yi savaş alanına çevirdiler. Kararlı duruşumuz sayesinde bu darbe girişimi sonuçsuz kaldı.
DARBE GİRİŞİMLERİ NETİCESİZ KALDI
17-25 Aralık'ta bir çete eliyle bir darbe girişimi başlatıldı. Bizim dirayetli duruşumuz ve milletimizin feraseti sayesinde bu darbe girişimi de neticesiz kaldı. Bunlar birbirinden bağımsız hadiseler değildir. Bunlar aynı üst aklın aynı hedefe farklı yollara ulaşma çabasından başka bir şey değildir. 17-25 Aralık darbe girişiminin arkasında kendisine hizmet hareketi diyen bir yapı var. Pensilvanya'dan yönetilen artık adı PDY olan cemaat kisvesi altında milletimizin kanını sömürdü. Yurt yapıyorum, kurban kesiyorum adı altında himmet adı altında inanılmaz paralar topladılar. Önce gönülden alınan bu paralar daha sonra zorla alınmaya başlandı.
MİLLETTEN ZORLA PARA ALTILAR
Bunun ulusal güvenliğimizi tehdit eden bir örgüt olduğuna kanaat getirdik. Buna karşı da bir mücadele kararı aldık hükümete bildirdik. Hükümet de bunu Bakanlar Kurulu'ndan geçirmek suretiyle tüm kurumlara bildirdi. Nisan ayında artık bu belgelerde de yerini alacak. İnsanları, polisle, savcı ile, aileleri ile, zaafları ile tehdit ederek adeta korku imparatorluğu inşa ettiler. Hizmet hareketi olarak başlayan bu yapı şantaj örgütüne dönüştü. Elde ettikleri bilgileri depoladılar ve gerektiğinde çıkarıp kullandılar. Soruyorum sizlere bütün bunlar eğitim için, yardım için, Allah rızası için çalışan insanların yapacağı iş midir? Bir dini yapı, bir cemaat böyle işlerin içinde olabilir mi? Gönüllü gönülsüz verilen bu paraları ne yapmışlar diye bakıyorsunuz orada da ahlaka imana sığmayacak şeyler görüyorsunuz.