MANKURT NESİL İSTİYORLAR:
Kendi kurdukları ankebut sistem için, güneydeki sevdikleri ülkenin, özellikle de ikamet ettikleri yerdeki destekçilerinin çıkarları için TÜRGEV'i bir tehdit olarak gördüler. TÜRGEV, inancını, tarihini, kültürünü bilen, sorgulayan, milletine sevdalı gençler yetiştirmek istiyor. Halbuki onlar kayıtsız şartsız kendilerine tabi olacak, mankurtlaştırılmış, bu vasıfların tam tersi mahiyette bir nesil istiyorlar.
MİLLETİN TOKADINI YEDİLER:
Milletin hayır, hasenat, eğitim konusundaki duygularını, hassasiyetini yıllarca istismar ettiler. Yardım, kurban, zekat diyerek topladıkları paraları yurtiçinde ve yurtdışında Türkiye aleyhindeki lobilere, milletin değerleriyle hiçbir zaman barışamamış olan partilere aktardılar. Sonunda kendi elleriyle kendi kuyularını kazdılar. Milletin tokadını yiyip yerlerine oturdular. Milletimiz bunları gönlünden sildi.
HİZMETLER KESİNTİYE UĞRAMAYACAK:
Hiçbir yerde, bu yapının ortadan kalkmasıyla, herhangi bir hizmetin kesintiye uğramasına izin vermeyeceğiz. Hiçbir evladımızın mağduriyetine asla göz yumamayız. Bu hizmetleri daha iyisiyle, daha başarılı bir şekilde, daha fazlasıyla yürüteceğiz. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yurtdışındaki okullarla ilgili yaptığı hazırlığı hükümete sundu. MEB'in öncülüğünde ama tamamen sivil yapıya sahip "Maarif Vakfı" adıyla bir vakıf kurulacak. Oralardaki eğitim hizmetlerini artık bu vakıf yürütecek.
BU NE HASTALIKLI İLİŞKİ?:
Meseleyi, Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi gibi göstermeye çalışanlar, aslında bu yapının kendilerine de düşman olduğunu gayet iyi biliyor. 'Düşmanımın düşmanı, dostumdur' gibi basit bir mantıkla yanında yer aldıkları yapı, eğer darbe teşebbüsünde başarılı olabilseydi hepsini esir alacaktı. Ama gittiler kendi ayaklarıyla o yapıya teslim oldular. Sen kendi ayağınla gidersen, o da seni hem kullanır hem de şantajını yapar. Görüyorsunuz yaşanan rezilliği. Biri diğerine montajlı, dublajlı kasetler veriyor, öteki ona biatını bildiriyor. Arada birbirlerini tehdit etmekten, hakaret etmekten, alaya almaktan da geri durmuyorlar. Bu nasıl hastalıklı, çarpık bir ilişkidir? Ama her iki tarafa da yakışır. Çünkü cibilliyetlerinin gereği bu. Varsın onlar kendilerine icazetli şakirtler yetiştirsinler, varsın onlar 'inadına dekolte, inadına mini etek' diye feveran etsinler. Biz TÜRGEV ile diğer vakıflarımızla, derneklerimizle birlikte inancına, tarihine, kültürüne bağlı nesiller, düşünen, tartışan, üreten gençler yetiştirmek için çalışmaya, çabalamaya devam edeceğiz.
MİLLET ÜLKEYİ ONLARA TESLİM ETMEZ:
Onların ise Pensilvanya'dan başka sığınacak yerleri kalmadı. Buyrun şu anda Pensilvanya'nın ikinci yakalama emri çıktı. Beraber kontak kurdukları kişilerin yakalama emirleri çıkıyor. Ne oluyoruz, nereye gidiyor bu iş? Şimdi 17-25 Aralık'ın sırları ortaya çıkmaya başladı, görüyoruz. Türkiye'de kendilerine payandalık yapan, yol arkadaşlığı yapanlardan da boşuna medet ummasınlar. Millet asla onlara bu ülkenin kaderini teslim etmez, bu ülkenin yönetimini teslim etmez, bunu böyle bilsinler.
'ÖZGECANLAR OLMASIN'
"Son günlerde özellikle kadına şiddet konusunda gelinen nokta bizler için gerçekten çok üzüntü verici. İşte Özgecan kızımızla ilgili yaşananlar yenilir yutulur gibi değil. Arka arkaya 3,4,5 kızımızla, bayanla ilgili olanlar yenilir yutulur değil. Bu toplumun genlerinde aslında bu yoktur. Nasıl oldu da biz bu hale geldik? Bu konuda özellikle bu vakıflarımızın, özellikle STK'larımızın müşterek çalışmaları çok önemli. Bu bir vahşet ve bunların da yargıda karşılığının hem kısa sürede hem de en yüksek derecede verilmesi gerekiyor. Birçok şeyler tartışılıyor. Tabii mevcut anayasamızın kuralları içerisinde daha ileri bir ifade kullanmadan ben adaletin terazisi yerini milim şaşmadan bulmalıdır diyorum. Bunun olması şart. Daha Özgecan'lar görmememiz lazım, bu olayları yaşamamamız lazım."
'KIZLAR HUZURLA EĞİTİM GÖRECEK'
Bugün tek bir kız evladımız dahi, ailesi onu gönül huzuruyla, güvenle, gözü arkada kalmadan bırakabileceği bir yurt bulamadığı için eğitim imkanından mahrum kalmışsa, bunda Kredi Yurtlar Kurumu'nun sorumluluğu olduğu gibi TÜRGEV'in de diğer benzer vakıf anlayışının da sorumluluğu var" diyen Erdoğan, daha çok çalışacaklarını, daha çok yurt açacaklarını, böyle bir durumun yaşanmasına mümkün olduğunca müsaade etmeyeceklerini bildirdi.