BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ:
Yarın kadına şiddete karşı koymanın önemli bir sıçrama günü. Kadına şiddet, insanlığa ihanettir. Bu mücadeleyi hep birlikte tarih boyunca kadınlar verdi, şimdi birlikte veriyoruz, vereceğiz. Veda Hutbesi'nde Allah'ın bir emaneti olarak kadın, sevgili Peygamberimiz tarafından ifade ediliyor. Bu emanete ihanet yok. İki, kadın makamların en yükseğinde. Nedir o? Anne. Bak, erkek, baba makamların en yükseğinde değil. Cennet annenin ayakları altında, babanın değil. Anneciğimin ayaklarının altını öperdim, O ayağını çekerdi. Çektiğinde 'anacığım' derdim, 'cennetin kokusunu bana çok mu görüyorsun.' Ağlardı. Günümüz hayırlı olsun, geleceğimiz aydınlık olsun inşallah."
OTURANA ALIŞMIŞLAR:
Muhalefet çıkmış "cumhurbaşkanının meydanlarda ne işi var" diyor. Bunlar Çankaya'da oturup imza atan cumhurbaşkanlarına alışmış, öyle devam etmemizi istiyorlar. Sayın Gül'ü tenzih ederim ne dedik biz "Yan gelip yatan, seyreden cumhurbaşkanı olmayacak, farklı olacağız" dedik. Çünkü bizi bu makama millet bizzat kendisi gönderdi. Beyler konuşmamızdan rahatsız oluyorlar. Eğer rahatsız oluyorlarsa doğru yoldayız demektir. Onlar alkışladığı gün benim kendimi çek etmem lazım. Davet edersin milletin makamına gelmezler. Milletin evine kaçak saray diye de tanımlamaya kalkarlar. Biz Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı milletin evi olarak tanımladık, 1-2 yıl sonra Külliye olarak hizmet verecek.
BU GÖMLEK DAR:
Dünya değişiyor, Türkiye de onunla değişiyor. Bize düşen ülkeyi daha ileriye götürmek, milletimize daha iyisini vermektir. Bu yönetim bize uymuyor, bu gömlek bize dar geliyor. Ben de diyorum ki ihtiyacımız olan sistem başkanlık sistemidir. 1960 Anayasası ile sistem kurulmuş, 80 Anayasası ile oturtulmuş. Ne kadar değişiklik yaparsanız yapın yamalı bohça, bununla bir yere varamıyorsunuz. Başkanlık sistemi yeni anayasa demek. Birileri bunlar benim tapulu malım olacak, mezara götüreceğimi sanıyor. Bunlar bu ülkenin olacak. 12 yıldır vesayet zincirlerini birer birer kıran millet, başkanlık sistemi ve yeni anayasası ile bunu taçlandıracak.
UTANMADAN ESAD'I ZİYARET EDİYORLAR:
Türkiye'de bazı siyasiler utanmadan sıkılmadan 300 bine yakın insanı katleden katil Esad'ı gidip ziyaret edebiliyorsa ülkemizde hala nelerin olduğunu iyi düşünmemiz kazım. Zulmün yanında yer alanlar da zalimdir. Biz mazlumların, mağdurların yanında yer aldık almaya da devam edeceğiz. Bir gün şartlar değişecek, onlar şartlar değiştiğinde size Suriye'den farklı seslenecek. "Bizim Türk kardeşlerimiz bizi yalnız bırakmadı, kapılarını bize açtı, çorbasını paylaştı" diyecek.
ÇÖZÜMDE ÖNEMLİ AŞAMAYA GELDİK:
Analar ağlamasın diye çıktığımız bu yolda önemli bir aşamaya geldik. Söz verdiler, tutmadı, tersini yaptılar, provoke ettiler, 6-7 Ekim'de vatandaşımızın dükkanlarını araçlarını yaktılar, tahrik ettiler, tahkir ettiler. Bunlara hep sabrettik. Yeri geldi kan kustuk, baldıran zehri içtik yola devam ettik. Bugüne kadar onlara rağmen ilerlediyse bundan sonra da onlara rağmen sonuca ulaşacağına inanıyoruz. Onlara kalsa gözyaşı ve kan dökülecekti. Bu süreçte milletimizi sevdiğimiz için ısrarlıyız. Kimsenin kimseye bir şey verdiği yok. 77 milyon insanımıza hangi hakkı veriyorsak bölgedeki insana da yılların yanlışlarını eksiklerini telafi ederek aynısını veriyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep Üniversitesi Sani Konukoğlu İlahiyat Fakültesi'nin açılışını da gerçekleştirdi. Öğrenciler Erdoğan'a annesi ile fotoğrafının kara kalem resmini hediye etti.
CHP'NİN KAPATILACAĞI İDDİASI: SEÇİM ALAVERE DALAVERESİ
Gaziantep'te STK temsilcileriyle biraraya gelen Erdoğan CHP'nin kapatılacağı iddialarıyla ilgili şunları söyledi:
Biz parlamentoda siyasi partilerin kapatılmamasına yönelik anayasa değişikliği yapmak istedik. Birileri TBMM'yi terk etti. Geçirebilseydik bu kargaşa olmayacaktı. Seçime gidiliyor ya alavere dalavere. Dürüst olun.
Türkiye en demokratik dönemin keyfini yaşıyor. Bana diktatör yaftası yapıştıranlar aslında kendi gizli niyetlerini açık ettiler. Bu ülkenin cumhurbaşkanına başbakanına hakaret edeceksin. Kalk bunu ABD'de, batıda yap bakalım.
Taşla sopayla molotofla sokakları terörize etmeye çalışanlar özgürlükten bahsediyor. Molotofa özgürlük diye sokakta dolaşanlardan demokrasi adına konuşma olabilir mi?
IMF'ye borcumuz bitince Gezi olayları başladı. Amaçlarına ulaşamayınca 17-25 Aralık darbe girişimini yaptılar. Yüzbinlerce insanı katleden zalim Esad'a, Mısır'daki darbe yönetimine, Türkmenlere yardım götüren MİT TIR'larını durduranlara sahip çıkmayı siyaset zannediyorlar. Türkiye'nin siyaseti, Pensilvanya'dan talimat almadan yapanlara, muhalefeti sadece iktidara hakaret etmek, laf yetiştirmek olanlara değil, kendi vizyonunu ortaya koyanlara ihtiyacı var.
'DOLARDAKİ YÜKSELİŞİ MERKEZ ÇÖZSÜN, BEN Mİ ÇÖZECEĞİM'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep'te STK temsilcilerine yaptığı konuşmada dolardaki dalgalanmayı değerlendirdi. "Çıksın şimdi çözsün Merkez Bankası, ben mi çözeceğim" diye soran Erdoğan, "Dolar zengini çıkarmaya çalışıyorlar. Sakın dolara yüklenerek kazanırım demeyin yanlış yaparsınız" ifadelerini kullandı. Erdoğan şu mesajları verdi:
KREDİ ÇAĞIRMALARA SERT UYARI:
Bugün de spekülasyonla kriz çığırtkanlığı yaparak faizi yüksek tutarak milletin emeğini umudunu birilerine peşkeş çekmeye çalışıyorlar. Buradan tüm bankacılara sesleniyorum. Yatırımcılarımıza, iş adamlarımıza yaptığınız uygulamalar size ters dönebilir. Bu verdiğiniz kredilerde verdiğiniz geri çağırmalar kuralların dışına çıktığı anda bedelini ağır ödersiniz.
DÜNYA PARİTE KRİZİ YAŞIYOR:
Dünya parite krizi yaşıyor. Dolareuro ilişkinin hesaplamasını yaptığınız anda 10 yıl öncesi ile fark yok ama burada dolar zengini üretmek istiyorlar. Bir taraftan da Merkez Bankası'nı köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. 'Merkez Bankası'na çok vuruyorsun' diyorlar, çıksın şimdi çözsün Merkez Bankası, ben mi çözeceğim. Paritedeki dengesizlikten dolar zengini çıkarmaya çalışıyorlar. Sakın dolara yüklenerek kazanırım demeyin yanlış yaparsınız. Bizler de gereğini önümüzdeki hafta içinde yaparız.