Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile arasında geçen tartışma konusunda, "Sayın Başbakanımızın da bazı arkadaşlarımızın bana tavsiye ettiği 'üzerinde çok fazla durma' sözüne riayet etmediğim için yanlış yaptığımı kabul ediyorum. Fakat aileme, eşime, çocuklarıma, damadıma, onların üzerinden haksız bir şekilde beni paralelci olmakla suçlayan insana bir şey söylemeliydim. Sadece o bir şeyi söyledim" dedi.
Arınç, Meclis kulisinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, dün akşam Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yaptığını anımsatarak, açıklamanın bir bölümünün Bakanlar Kurulu gündemi ile ilgili olduğunu, bir bölümünün de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in kendisiyle ilgili attığı tweetleri hakkında olduğunu söyledi.
"Açıklamayı da Bakanlar Kurulu gündemi sona erdiği zaman da yapayım, geç kalmasın, daha sonra da özel konuları kendi aramızda konuşuruz diye kararlaştırmıştık" diyen Arınç, gündemde olan konuları açıkladığını söyledi. Bakanlar Kurulu devam ederken atılan tweetlerin kendilerine de geldiğini kaydeden Arınç, şöyle konuştu:
"Melih Gökçek'in şahsıma yönelik küçültücü, aşağılayıcı ve sonunda da beni istifaya davet eden, 'seni sevmiyoruz, artık defol git' anlamına gelecek tweetleriydi. Bunu bir şahsi mesele olarak görebilirdim. Ancak benim Başbakan Yardımcılığı ve Hükümet sözcülüğünden de ayrılmamı istediği için, işin bir de bu boyutu var. Bugün Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'nun Konya'da yaptığı açıklamayı izledim, dedikleri çok doğrudur. Yani benim de Melih Gökçek'in de yanlış yaptığını ifade ediyor.
Bakanlar Kurulu sonrasında açıklama yaparken, bu tweetleri de sözkonusu ederek, üzerinde çok fazla durmamak gerektiğine ben de inandım. Ancak orada iki şey dikkatimi çekti. Bana Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü olarak hakarette bulunuyor. Buna bir şey söylemem lazım. İkincisi ben hayatımda hiç kimse için yapmadım, hiç kimse için yapılmasını da arzu etmem. Bana vurmak isterken, beni küçültmek isterken, beni istifaya davet etmek isterken veya istifa etmemi isterken, ailemin üstünden bunu yapıyor, özel hayatıma giriyor, kişilik haklarıma saygısızlık ediyor. Bir insanın özel hayatına girilmesi, eşinden damadından, çocuğundan bahsedilmesi ve üstelik utanmadan benim torunlarımın sünnetine geldiğinde çekilen fotoğrafları da adeta suç delili olarak tweetleri arasına koyan bir insana bir şey söylemem gerekir diye düşündüm. Bu konuda Sayın Başbakanımızın düşüncesine, görüşüne katılamadığım için gerçekten üzgünüm. Onu da belki de üzecek bir noktada bir konuşma yaptım."
-"Bu da bir tecrübedir"
Arınç, dün akşam her şeyin konuşulduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onun bana verdiği cevap hiç de önemli değil. Dava da açabilir, başka şeyler de yapabilir. Kuştan korkan darı ekmez. Biz hayatta bunu belledik. Mahkemeler bizim yabancı olduğumuz yerler değil. Biz kendimizi de başkalarını da yıllarca savunduk. Eğer bir söz söylemişsek bir şey bildiğimiz için söylemişizdir ve mukabele edilmiştir. Melih Gökçek dün tweetleri atmasaydı, bunlar konuşulacak mıydı. Hayır. Melih Gökçek o çirkinliği, edep dışı hareketi yapmasaydı ben bir şeyler söylemek ihtiyacı duyacak mıydım? En azından siz bir şey sormayacaktınız. Ama madem ki bunu yaptı... Düşünün AK Parti'nin bir belediye başkanı, AK Parti Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısı ve Sözcüsü'ne hakaret ediyor. Bunun karşılıksız kalması mümkün değil. Bazıları belki çok sabırlı hareket eder ve teenniyle hareket edebilir ama bu benim tabiyatıma uygun değil. O yüzden Sayın Başbakanımızın da bazı arkadaşlarımızın bana tavsiye ettiği 'üzerinde çok fazla durma' sözüne riayet etmediğim için yanlış yaptığımı kabul ediyorum. Fakat aileme, eşime, çocuklarıma, damadıma, onların üzerinden haksız bir şekilde beni paralelci olmakla suçlayan insana bir şey söylemeliydim. Sadece o bir şeyi söyledim. Diğer bazı şeyler söylenir veya söylenmez. Onun için bir vade verdim. Verdiğim vade nedir? Ben Hükümetimin bir mensubuyum, AK Parti'nin kurucusuyum. Seçime gidiyoruz. Seçimden önce herhangi bir tartışmanın olmasını istemem. Seçimden önce 'AK Parti'de bir kavga var, bu kavganın da tarafları şunlardır, şunlardır' denilmesini istemem. Ben partime, Başbakanıma, Hükümetime, Cumhurbaşkanıma zarar verecek hiçbir işin içinde bulunmam. 40 senelik siyasette öğrendiğim budur. Ama dün şahsıma yöneltilen bir hakaret sebebiyle belki biraz da fazla oldu ama kendimi tutamadan, bu açıdan bir cevap verdim.
Bunun ötesinde ne bir daha Melih Gökçek adını ağzıma almaya niyetim var, ne de bu konuları kamuoyu önünde, ekran önünde konuşmaya ihtiyacım var. Sayın Başbakanımız bir kez daha haklıdır ki üzerimize böyle bir sıfat varken ve Bakanlar Kurulu toplantısından sonra da bu kadar özele girmememiz gerekirdi. Bu da bir tecrübedir ama kendimi tutamam. Çünkü bu benim özel hayatımla ilgili bir konudur. Özel hayatıma tecavüzde bulunan bir insana da ben bir şeyler söylemeliydim. Bunu başka bir zamanda, başka bir mekanda yapabilirdim. Herhalde o kadar tartışılmazdım. Ama hepinizin bir cevap beklediği zamanda da sussaydım, buna da benim gönlüm razı olmazdı. "