Yeni Şafak yazarı Cem Küçük, bugünkü köşesinde Mehmet Baransu'nun bavulundan sonra Aydın Doğan'ın da bavulunun olduğunu açıkladı.
İşte Cem Küçük'ün yazısı;
Biliyorsunuz, kamuoyu Mehmet Baransu'nun bavulu kavramıyla bavul olayına farklı bakmaya başladı. Baransu'nun bavulu olgusu Türk medya ve siyaset tarihine geçti. Baransu o bavul sebebiyle tutuklandı. Şu an hapishanede yatıyor. Baransu'ya o bavulu verenler Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef alan paralel örgüttü. O bavulun içinde Türk Ordusu'nu göçertecek binlerce sahte kanıt bulunuyordu. Kendisine yapılacak bir askeri darbeden haklı olarak endişe eden AK Parti de o dönem bu bavulu verenlere destek pozisyonundaydı. Fethullah Gülen örgütünün amacı ise darbe bahanesiyle Türk Ordusu'nu mahvetmekti. Fethullah Gülen Peygamber ocağı olarak bilinen ordumuzu Fethullah Ocağı haline getirmek istiyordu. Şimdi de MİT tırlarını durduran hain subaylar ve astsubaylar da Fethullah'ın subaylarıdır. Hepsi çok ağır bir biçimde cezalarını çekecekler.İşte bu paragraf iki gündür Aydın Doğan'ın uykularını kaçırmaktadır. Belki şu an çok az kişi ne demek istediğimi anladı ama en iyi anlayan Aydın Doğan'dır. Aydın Bey hangi halka açık şirketin, hangi arsasını, hangi işadamına sattığını iyi bilir. Aydın bey halka açık şirketin arsa satışında eğer normal satış bedelinin altına bir rakam gösterilirse bunun hukuktaki karşılığının direkt tutuklanmak olduğunu iyi bilir. Yani halka açık olmayan bir şirket arsa satarken düşük rakam gösterse ve bu tespit edilse bu iş Maliye'nin ilgi alanına girer. Fakat Borsa İstanbul'da işlem görmekte olan halka açık olan bir şirket bunu yaparsa bu işin sonu kesinlikle hapishanedir. Halka açık bir şirketi bilerek ve isteyerek zarara uğratmak ağır ceza gerektirir. Kamuoyu Aydınlatma Platformu'na yanlış bilgi vermek çok ağır suçtur. Hatta bunu yapan şirkete TMSF'nin el koyma yetkisi ve hakkı da vardır. Bu konudaki kanunlarımız bu kadar ağırdır. Evrensel hukuk da bu konuda aynı çizgidedir. Çünkü halka açık şirketler olgusu asla hata ve sahtekarlık kaldırmaz bir meseledir. Yanılıyor muyum Aydın bey? İsterseniz bu yazdıklarımı bir de avukatınız Köksal Bayraktar'a danışın. Halka açık bir şirketin arsasını normal bedelden düşük fiyata satmış gösterip geri kalan parayı açıktan Samsonite bavulla teslim almak ağır suç mudur? Yoksa değil midir?
Bu patolojik arzusu sebebiyle Coşkun paralel örgütün Türk devletini doğrudan hedef alan saldırılarında da hainlik etti. 17 Aralık'tan sonra asla frene basmadı. Bu hain çete MİT TIR'larını durdurup içindeki kozmik envanteri dünyaya servis edince bu korkunç hainliği savunanların başında Coşkun vardı. 28 Mart 2014'de internete verilen mahrem dış işleri tapesini de Coşkun bir gün sonraki yazısında "Casus Var diye ağlaşan bir devlet" yazısıyla açıkça savundu. Batı demokrasilerinin tamamında böyle bir yazı casusluğa desteğe girer.
HER DÜŞMANLIĞIN BEDELİ OLUR
Aydın Bey sizin medyanız AK Parti'ye muhalefet etmiyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne düşmanlık ediyor. Elbette her düşmanlığın bedeli olur. Paralel çeteyle işbirliğiniz yetmiyormuş gibi DHKP-C terör örgütünü de açıkça himaye ediyorsunuz. Savcımızın şehit edilmesini neredeyse göbek atarak karşılayan DHKP-C sempatizanı Mirgün Cabas hâlâ ekranlarda spikerlik yapıyor, hem de hiç utanmadan. Aydın Doğan'ın bavulu meselesi daha çok konuşulacak...