Davutoğlu'ndan canlı yayında flaş açıklamalar
Başbakan Ahmet Davutoğlu, A Haber - ATV ortak yayınında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, iktidardaki parti olarak, şiddeti kendilerinin yönlendirdiği gibi bir kanaatin, akla, mantığa, izana aykırı olduğunu belirterek, "Bu konuda bir delil olmadan suçlama yöneltilmesi de şimdiden seçim yenilgilerine mazeret aramaktır" dedi.
Davutoğlu, A Haber ile ATV ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
HDP bürolarına yapılan saldırılarla ilgili soru üzerine Davutoğlu, olayı kınayarak, saldırıların herhangi bir partiye değil, bütün partilere ve demokrasiye yapıldığını söyledi.
Saldırılar üzerinden spekülasyon yapılmaması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, olaylar olur olmaz İçişleri Bakanlığından bilgi aldığını, gerekli talimatları verdiğini kaydetti.
Davutoğlu, soruşturma ve çalışmaların detaylı şekilde sürdüğünü ifade ederek, "Ümit ederiz kısa sürede netice hasıl olur. Ama her ne surette olursa olsun, böyle bir demokratik süreç içinde bırakın fiili şiddeti, lafla, eleştiriyle dahi dozun yükselmesinden hoşnut olmayız. Şiddete çağrı yapacak bir dili dahi mazur görmek mümkün değil" diye konuştu.
"Bu tip olayların tekrarını öngörüyor musunuz?" sorusuna karşılık Başbakan Davutoğlu, daha önceki seçimlerde de bu tür provokatif eylemlerin yaşandığını hatırlattı.
Türkiye'de hangi partiye oy verirse versin toplumun her kesiminin sandık konusunda son derece duyarlı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, bu konuda toplumun bilincine ve sağduyusuna güvendiğini dile getirdi.
Ayrıca Türkiye'nin çok etkin bir kamu düzeni anlayışı bulunduğunu söyleyen Davutoğlu, seçim güvenliğiyle ilgili gerekli önlemlerin alındığını anlattı.
- "ART NİYETLİLER OLACAKTIR"
Ahmet Davutoğlu, "Belki art niyetliler olacaktır. Belki seçime bir anlamda şiddet bulaştırmak isteyenler, Türkiye'deki demokratik süreci olumsuz etkilemek isteyenler olur ama bunları da engelleyecek gücümüz var" dedi.
Münferit olaylar dışında çok yaygın şiddet olaylarının yaşanmamasının sevindirici olduğunu belirten Davutoğlu, münferit olaylar karşısında da güvenlik güçlerinin alacakları tedbirler bulunduğunu dile getirdi.
Saldırıların ardından HDP'den, "Saldırıların sorumlusu, (HDP'nin baraj altında kalması gerekir) diyen AK Parti yöneticileridir" şeklinde yapılan açıklamaların hatırlatılması üzerine de Başbakan Davutoğlu, beyanları "son derece sorumsuz" olarak niteledi.
AK Parti'nin hiç bir dönemde şiddete bulaşmadığını, bir üyesinin bile şiddetin parçası olmadığını, ağızlarından tahripkar ifade çıkmadığını anlatan Davutoğlu, ilk mitinginde bütün partilere "seçim sürecini şölen havasında geçirelim" çağrısında bulunduğunu hatırlattı.
Davutoğlu, özellikle HDP'nin bu tür çağrılara olumlu cevap vermek yerine, şiddet yanlısı grupların yaptığı eylemlere gözlerini kapatıp, bu tür konularda da AK Parti'yi suçlayıcı tavra yöneldiklerini belirtti.
Partisinin Van, Siirt ve Ağrı milletvekili adaylarının, HDP'yi de destekleyen bazı şiddet unsurlarının doğrudan saldırısına uğradığını kaydeden Başbakan Davutoğlu, "Ama biz dönüp anonim bir suçlamada bulunmadık. Aksine herkesi sağduyuya çağırdık" ifadesini kullandı.
- "İLK BEN KINADIM"
Ankara, Adana ve Mersin'de HDP bürolarına daha önce yapılan saldırıları ilk kendisinin kınadığına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Hal böyleyken, sadece HDP değil, çok ilginç bir koalisyonla karşı karşıyayız. Seçim sonrası koalisyon hesaplarından önce, böyle bir şey söz konusu değil ama, seçim öncesinde bir cephe, bir işbirliği koalisyonu. HDP ile MHP'nin aynı çizgide buluşacağını düşünebilir miydiniz. Demirtaş ve HDP yöneticileri diyor ki 'saldırıyı yapanlar MHP işareti yapıyorlar ama muhtemelen onlar değildir, MHP açıklama yapsın AK Parti yapmıştır bu saldırıyı.' MHP de cevap veriyor, 'biz yapmadık AK Parti yaptı.' Nereden biliyorsunuz, elinizde hangi delil var, AK Parti niye böyle bir şey yapsın. Bir kere iktidardaki partinin en çok gözeteceği husus seçimlerin suhuletle yapılmasıdır. Hemen Kılıçdaroğlu, daha olayı öğrenir öğrenmez 'iktidar partisi yapmıştır' diyor. Bütün bunlar dahi, bu tür saldırıların nasıl provokatif amaçlı kullanılabileceğinin işareti. Buradan bütün partilere sesleniyorum, gelin hep beraber, şiddet eylemlerine veya seçim sürecini tehlikeye sokacak her türlü eyleme karşı ortak tavır alalım. Bu tavır her konuda olabilir. Biz bu konuda her türlü işbirliğine hazırız. Ama iktidardaki parti olarak, şiddeti bizim yönlendirdiğimiz gibi bir kanaat, akla da mantığa da izana da aykırıdır. Bu konuda bir delil olmadan suçlama yöneltilmesi de şimdiden seçim yenilgilerine mazeret aramaktır. Seçimde yenilecekleri kesin."
- "MUTLAKA ADALETE TESLİM EDİLİR"
Saldırların faillerinin ortaya çıkarılması için çalışmaların sürdüğünü vurgulayan Davutoğlu, "Kim olursa olsun, hangi gerekçeyle olursa olsun, seçim sürecine zarar veren mutlaka adalete teslim edilir ve bu konuda alınacak tedbirde hiç bir şekilde kusur gösterilmez" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "HDP ile ilişkiler bu kadar gerildikten sonra, Çözüm Süreci'nde bir masanın iki tarafına oturulabilecek mi? HDP'nin barajı aşıp aşmaması süreci nasıl etkiler" sorularına karşılık, iktidar olmanın genel meseleleri olduğunu belirtti.
Karşılarındaki partilerin ise iktidar olma ümit ve iddialarının bulunmadığını söyleyen Davutoğlu, partilere, "kim kaybederse koltuğu bıraksın" çağrısı yaptığını kaydetti.
Başbakan Davutoğlu, CHP ve MHP'nin, "oy kaybetmezsem bırakmam" dediklerini, HDP'nin tek hedefinin de barajı geçmek olduğunu anlatarak, "Ümitleri yok. Ümitleri olmayınca çok kolay, gerçekleşemeyecek vaatlerde bulunuyorlar. Biz siyasetin öznesiyiz, onlar nesnesi" diye konuştu.
Karşılarındaki bloğun, AK Parti'nin iktidara gelmesini engellemeye çalıştığını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir üst akıl, Türkiye dışındaki bazı çevreler, bütün bu partilere, sanki bir yol gösterip, 'sizin meseleniz iktidar olmak değilse, bir özneyi yok edin. AK Parti'nin özne olması demek, Türkiye'nin özne olması demek. AK Parti iddia taşıdığı için Türkiye iddia taşıyor. Türkiye'nin iddiasını AK Parti ile dünya gündemine getiriyoruz. Bu özneyi durdurmak için buldukları sihirli formül HDP'nin barajı geçmesi."
"Geçebilecek mi" sorusuna karşılık Davutoğlu, bunun birinci derecede ilgilendiği bir konu olmadığını söyledi.
Davutoğlu, "Bizim birinci derecede ilgilendiğimiz husus kendimizi halka anlatmak ve iktidara yürümek" dedi.
HDP de dahil, bütün partilerin oyunu düşürmeye çalıştıklarını, AK Parti ne kadar çok oy alırsa diğer partilerin o kadar az alacağını kaydeden Davutoğlu, "Biz siyasetimizi HDP'nin barajı geçip geçmemesine göre ayarlamayız, kendi siyasetimizi takip ederiz" diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Düşünün bir yayın organı Cumhurbaşkanına hitaben, bana hitaben yazı yazıyor. Hitaben bir çerçevede kendilerince ayar verme çabası. Türkiye'de artık medyanın yönettiği bir siyaset yok. Medya haber versin, medya eleştirsin ama medya yönetmeye kalkmasın" dedi.
Davutoğlu, A Haber ile ATV ortak yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Genel seçimlerde 330 ve yukarısı bir milletvekili söz konusu olacak mı?" sorusuna Davutoğlu, "Tabii" yanıtını verdi.
Davutoğlu, "Zaten onun için gayret ediyoruz çünkü şimdiye kadar zayıf hükümetler, iktidar olsa da az marjla iktidar olduğunda doğabilecek sıkıntılar olabilir, bundan kaçınmak lazım. Birileri buna da oynuyor ama esas olan mümkün olduğunca, sivil bir anayasayı yapabilecek güce ve orana ulaşmaktır. Bu konuda da gece gündüz çalışıyoruz ve buna da ulaşacağımızı düşünüyorum" diye konuştu.
Mitinglerde söylediği "Darbemsi girişimler" sözü hatırlatılarak, "21. yüzyılda Türkiye'de hala artık darbe söz konusu mu?" diye sorulması üzerine de Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Darbemsi dememin sebebi şu; biz kapattık. Yani o defteri kapatan AK Parti'dir" ifadesini kullandı.
28 Şubat'ın bir darbe olduğunu ve "darbemsi" kategorisine girmeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ama 27 Nisan e-muhtırası, bir darbemsi faaliyettir, eğer biz dik durmasaydık, darbeye dönüşecekti. Yani bu küçük bir kıvılcım gibi karşısında irade görmedi mi yangına dönüşür. Mesela, 12 Eylül öncesinde ve sonrasında o dönemin Adalet Partisi, CHP'si bir olabilseydi o kıvılcımı söndürebilirlerdi. 28 Şubat'ta aynı şekilde eğer DYP dik durabilseydi o kıvılcım sönebilirdi. E-muhtıranın 27 Nisan'da farklı karşılandığı bir parti vardı. O parti bu anlamda, Sayın Cumhurbaşkanımızın, o zaman Başbakan olarak AK Parti Genel Başkanı olarak gösterdiği dirayetli tutum ve o dönemde Cumhurbaşkanı adayımız olan Sayın Abdullah Gül'ün dirayetli tutumu, bütün partinin arkasında durması ilk defa bir e-muhtıra, eğer tabiri caizse aynen postayla iade edildi. Bu Türkiye'de darbeler anlamında kırılma noktasıydı. Eğer orada zarf gösterilseydi, bu darbemsi eylem darbeye dönüşürdü. Yani Abdullah Gül Cumhurbaşkanı yaptırılmazdı ama oldu. Bu da şunu gösterdi; Türkiye'de artık bir kesimin isteği üzerine bir iktidar değişimi olmayacak."
Bu konuda hiçbir zaman rehavete kapılamayacaklarını dile getiren Davutoğlu, aynı veya farklı çevrelerin bu sefer de 17-25 Aralık'ta "dönemin başbakanı" diye iddianame hazırlayarak yine darbemsi bir teşebbüste bulunduğunu söyledi.
Bunun da darbeye dönüşmediğini vurgulayan Davutoğlu, "çünkü karşısında yine dirayetle durduk" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, "Şu anda böyle bir tehlike hissediyor musunuz?" sorusuna da "Türkiye'de bu tür çalışmalar yapmak isteyen her zaman çıkar. Türkiye çok önemli ve son derece belirleyici bir aktör artık. Türk siyasetini yönlendirmek isteyen çıkar ama başarılı olamaz. Neden? Bir; çünkü artık toplumda çok güçlü bir bilinç oluştu. İki; Türkiye'de demokrasi ve şeffaf seçim geleneği çok kuvvetli şekilde oturdu. Bir de üç; çok güçlü bir AK Parti teşkilatı var" cevabını verdi.
"Darbe dönemleri artık kapanmıştır diyebiliyor musunuz?" sorusu üzerine de Davutoğlu, "Denemeler olabilir ama o denemeleri daha başlangıç aşamasında söndürecek kadar kuvvetli bir AK Parti var ve demokratik güçler var. Demokratik güçlerden kastım, bu tür darbelere karşı dirençle davranan güçlerdir. Bu anlamda ben teşebbüsler olabileceğini fakat o teşebbüslerin mutlaka akamete uğrayacağı kanaatindeyim" değerlendirmesini yaptı.
-"TÜRKİYE'DE BİR SİSİ ARANIYOR"
Yurtdışında bazı merkezlerde paralel yayın organlarının estirdikleri havalara dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye'de demokratik yolla yenemedikleri iktidarı değiştirme çabalarının her zaman denendiğini bildirdi.
Kendisinin, "Türkiye'de bir Sisi aranıyor" derken 2013'ü kastettiğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Çatı adayı denemesi bir Sisi denemesidir, açık söyleyeyim. Bunu Ekmeleddin Bey'in şahsiyeti ile alakalı olarak görmüyorum. Maniplatif olarak, AK Parti'nin özne olduğu bir Türkiye resmini değiştirmek. Kişileri kastederek söylemedim. Nihayet bakıyorsunuz 'acaba bir geçiş dönemi yapabilir miyiz?' Şimdi koalisyon tartışması da bu. Bir geçiş dönemi psikolojisi. Bunu değişik yollarla denediler. Hatta AK Parti içindeki ihtilafları, kendileri açısından ihtilaf olacağı varsayımıyla denediler. Hani Cumhurbaşkanlığı el değiştirdi, Başbakanlık el değiştirdi, 'bir geçiş dönemi mi yaşanacak.' Olmadığını görüyorlar, bu sefer geçiş dönemi gibi bir süreci, koalisyonlar mı olur, 'AK Parti zayıflatılabilir mi?' '300'ün altına çekilebilir mi?'
Bu yollarla kırılgan bir Türkiye yaratmak istiyorlar. Kırılgan bir siyasi yapı. Bize de en çok zarar verecek şey kırılgan bir siyasi yapı. Bütün bu kampanyalarda yoğun bir şekilde çalışmamızın sebebi, bu kırılganlığa yol açabilecek her türlü teşebbüsü akamete uğratmak ve bunu akamete uğratırız. Düşünün bir yayın organı Cumhurbaşkanına hitaben, bana hitaben yazı yazıyor. Hitaben bir çerçevede kendilerince ayar verme çabası. Türkiye'de artık medyanın yönettiği bir siyaset yok. Medya haber versin, medya eleştirsin ama medya yönetmeye kalkmasın."
"Şu anda yapılmaya çalışılan bu mudur?" denmesi üzerine ise Davutoğlu, "Tabii" yanıtını verdi.
- SAVCI KİRAZ'IN ŞEHİT EDİLMESİ
Kendisinin Başbakanlığı süresince hiçbir medya mensubuna müdahalesi olmadığını vurgulayan Davutoğlu, Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesini hatırlattı.
"Bu olayın arka planı oraya kadar gider" diyen Başbakan Davutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bir savcı şehit edilmiş. Şakağına silah dayanmış. Bu resimleri terör örgütü yaymak ister, sorumlu bir medya mensubu ne yapar? Bu terör örgütünün oyununa gelmez. Bunun oyununa gelindiği gibi internette o gece başsavcımız vefat ettikten sonra, ertesi gün cenaze olacağını bildiğimiz için bütün yayın organlarını arkadaşlara arattım. 'Bu resimleri yayınlamasınlar, bu ailenin duygularıyla oynanmasın. En azından cenazeye saygı gösterilsin' diye. Çünkü haber gelmişti, internet üzerinden bir basım olacağına dair. Bunu bir Başbakan olarak değil, her hangi bir denetleme mekanizması olarak değil. Bir insan olarak rica ettik. Ertesi gün bu medya organları, birinci sayfadan bu resmi yayınladılar. Yani beni isyana sevk eden bu."
Davutoğlu, "Aranızdaki tek sorun bu mu?" sorusuna ise "Bir şey gösteriyor burada" dedi.
Fotoğrafın bir tek yayın organında değişik yayın organlarında yayınlandığını hatırlatan Davutoğlu, bunun üzerine "Cenazeye saygı göstermeyenlerin cenazede bulunmasın" dediğini aktardı.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ertesi gün bana hitaben ağır bir yazıyla cevap vermeye kalktılar. Siz hem insani bütün duyguları ayaklar altına alacaksınız, hem de ülkenin başbakanına, bu hassasiyeti gösteren birine bu ağır şeylerde bulunacaksınız. Türkiye 90'ların Türkiye'si değil. Açık söylüyorum; basın özgürlüğü başımızın üstünde, ben de akademisyenim ben de köşe yazarlığı yaptım. 28 Şubat'ta yazılarıma müdahale edilmek istendiği zaman en sert tavırları gösterdim. Hiçbir köşe yazarının yazısına müdahale etmem ama bir şekilde gazeteler, basın yayın organları insan onurunu ayaklar altına alırlarsa karşılarında fikir söyleme hakkımız var. Onun üzerine bu yayın organlarına tavır gösterdim."