Aydın Doğan ve gazetelerinin tehditlerinin kendisini yolundan döndüremeyeceğini belirten Erdoğan, maaşlı şarlatanlarının yazdıklarının da bir anlamı olmadığını söyledi
Türkiye'yi bölmek isteyenlerin AK Parti'nin oylarını nasıl aşağı çekebileceklerinin hesabını yaptığını söyleyen Erdoğan, "Bunlara artık aydın demiyorum, bunlar karanlık" dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisini tehdit etmeye yeltenen Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'a "Senin bu tehditlerin beni ırgalamaz. Köşe yazarların ne yazarlarsa yazsınlar, maaşlı şarlatanların ne yazarlarsa yazsınlar, benim için hiçbir şey ifade etmez" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden gerçekleştirilen ATV-aHaber ortak canlı yayınında SABAH gazetesi başyazarı Mehmet Barlas'ın sorularını yanıtlayan Erdoğan, gündemdeki konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu:
DOĞAN MEDYA'YA CEVAP: Belediye başkanlığım dönemimde benimle yakından uzaktan alakası olmadığı halde, şahsıma yönelik Sultanbeyli'de villalarımın olduğu söylendi. Ne zaman? Adaylık döneminde başladı süreç, ondan sonra devam etti. Ve tabii bu sürecin içerisinde de o zamanlar Show TV bununla ilgili devreye girdi. Şu anda Doğan'ın çok samimi idari ekibinin içerisinde olan, isim vermeme gerek yok ama karı-koca her ikisi de, medya dünyasının içerisindedir ve hakaretleri bunların çok ileri seviyededir. Benimle çok uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen bana bunu yaptılar. Benim de sert çıkışım oldu, onlar geri çekildiler. Sonra İstanbul Belediye Başkanlığı'nı aldım. Ama bu işi bitirmedi, bunlar biliyorsunuz yeni adım attılar, sürekli bunu devam ettirdiler. İkinci adımlarıysa bunların başbakanlığım sürecine doğru giderken bunun önünü nasıl keseriz, buna doğru geldiler. Belediye başkanlığı sürecim 4.5 yıl olmuştu ki, malum Siirt sürecinde attıkları başlık çok malumdu. Yine aynı gazete.
İSMEN AÇIKLAYACAĞIM: Bazı köşe yazarları var, onların gerekirse onları da zamanı geldiğinde ismen açıklayacağım. Bunlar Ankara'da iş takibi yapıyorlardı, hatta randevuları da onlar alıyorlardı. Oturuyoruz, konuşuyoruz ama bakıyoruz onlar aynen yollarına devam ediyorlar.
BEN KASIMPAŞALIYIM: Conrad Otel'de oturduk konuşuyoruz. Bakın siz rahmetli Özal'la çok uğraştınız, sayın Demirel'le çok uğraştınız, Tansu hanımla çok uğraştınız. Hepsi de size karşı mümkün olduğunca bazı tavırlar koymak istedi ama olmadı. Şimdi benimle uğraşmaya kalkıyorsun. Bak ben Kasımpaşalıyım doğma büyümeli, hakkın olanı alırsın ama hakkın olmayanı alamazsın bunu bilesin dedim. Çünkü onların o dönem yasal olmayan işleri de vardı. Dedim ki biz şu anda yargının, maliyenin bu işteki vereceği kararı bekleme durumundayız. Ama ben de sizden dürüstlük bekliyorum dedim ama olamadılar. Sürekli konuşuyorlar ama bütün gazeteleri koydum önüne. Başbakanlığa geldi buyrun attığınız başlıklar, köşe yazarlarının yazdığı yazılar ailelerimle uğraşıyorsunuz, ne işiniz var ailemle. Ama yok, yine aynı devam etti.
MAAŞLI ŞARLATANLARIN: İkili görüşmelerde doğru konuşuyor, işte biz şunu yapmak istemedik, köşe yazarlarına karışmayız falan. Bir de onların Doğan basın yayın ilkeleri diye şeyleri var, dürüstlük güya onlarda. Ne alakası var, her şey ortada. Şimdi de başyazı ile bana gönderme yapıyor. Gönderme yaparken bütün bu yapılanları şerefsizlik olarak telakki ediyor, en alttaki cümleden de tehdit sallıyor. Sen ne yaparsan yap, etrafında kimleri toparlarsan toparla alışılmış cumhurbaşkanı olmayacağım dedim. Senin bu tehditlerin falan beni ırgalamaz. Köşe yazarların falan ne yazarlarsa yazsınlar, maaşlı şarlatanların ne yazarlarsa yazsınlar benim için hiçbir şey ifade etmez. İnandığım ne varsa bunları milletime anlatacağım, milletimin bunları bilmesi lazım.
HDP BARAJI AŞAMAZSA: Barajı aşamazsa Güneydoğu'da durum ne olur? Bir defa Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün imkanlarıyla bütün güçleriyle görevinin ne olduğunu bilir. Nedir bir defa biz bu ülkede mal güvenliğini, can güvenliğini sağlamakla görevliyiz. Ordumuz, emniyet teşkilatımız, milletimiz böyle bir şeye prim vermeyecektir. Böyle bir adım atmaya yeltenecek olurlarsa bunun faturasını çok büyük öderler, öyle ufak tefek değil.
İMRALI İLE GÖRÜŞME AÇIKLAMALARI: İmralı'dan ne gelirse o olur. Hayır o olmuyor. Son zamanda dağdan şunlar telaffuz edilmeye başlandı. Bir aydır İmralı görüşme yapamıyor. İmralı'nın ne zaman görüşme yapacağı yönetmeliklerle belli. Devlet de kendi istihbarat birimleriyle gerektiğinde bu görüşmeleri zaman zaman yapıyor. Ne zaman görüşme olacağını herhalde dağ belirlemeyecek. Bir aydır görüşme yapılamadığından şunu söylüyorlar; "bu bir defa ateşkesin bitmesi anlamına gelir". Sen kimsin, nasıl böyle bir ifade kullanırsın?
DEVLET PLANLARINI ORTAYA KOYAR: İmralı tabulaştırılıyor, oradan gelebilecek mesajlar zaman zaman dağı etkilediği söyleniyor, zaman zaman siyasi hareketi, zaman zaman Avrupa'yı ve ona göre bir hareket içine giriyorlar. Biz bir hukuk devleti olduğumuza göre atacağımız adımları hukuk çerçevesinde atmak zorundayız. Ve bu çiğnendiği anda devlet kendine göre B planını, C planını uygulamaya koyacaktır. Onun için 7 Haziran zaten bir kırılma sürecidir. Ne olacağını görmeden birşey söylemek mümkün değil ama bu görüldüğü andan itibaren ne olacağı çok açık net ortaya çıkacaktır.
HDP'NİN PARTİ OLARAK GİRME KARARI: Benim şu ana kadar edindiğim bilgiler çerçevesinde bu bir defa İmralı'nın dışında olan bir süreç. Dışarıda alınan bir karar diye düşünüyorum o cesareti dışarıda olanlar gösterdi ve tabii dağı arkalarına aldılar, arkalarına almadan bu cesareti alamazlardı. İmralı'nın ise işin bu boyutunu düşündüğünü zannetmiyorum.
İLLERDE ÜRKEKLİK VAR: Güneydoğu'da şu anda, Adıyaman'la beraber 6 tane açılış törenine katıldım. Adıyaman hariç, diğerlerinde bir ürkeklik var. Bakıyorsunuz Batman'da bir ürkeklik var. Siirt'te hakeza öyle. Diyorlar ki 'Hep tehdit altındayız'.
BUNLAR AYDIN DEĞİL KARANLIK: (HDP'ye destek çağrısı yapan bazı yazarlar için) Olay bir defa AK Parti'nin oylarını nasıl biz daha aşağı çekeriz. Ben bunlara artık aydın demiyorum. Bunlar karanlık, çünkü Türkiye'yi bölmenin, parçalamanın gayreti içerisindeler. Bu malum parti barajın altında kaldığı takdirde biliyorlar ki burada üçüncü parti yok, iki parti var. İktidar partisi ile onlar var. Bunu gördükleri için de şu anda Türkiye'yi nasıl böleriz. Türkiye'de iktidarın gücünü nasıl ortadan kaldırırız bütün hedef buna yönelik. Eğer güven ve istikrar olmazsa uluslararası sermaye buraya gelmez, böyle geliyor ve kalkınmamızın altında yatan gerçek bu. Ama Türkiye'de muhalefet bunu hala çözemedi. Dikkat ederseniz bütün hesaplarını koalisyon nasıl yaparız bunun hesabını yapıyorlar.
'PARALEL OKULARI AMERİKA BESLİYOR'
"AK Parti'nin siyasi hayatına baktığımız zaman bizim 13-14 yıllık bir mazimiz var. Ama bunların yapılanması 40 yıl, 40 yıllık bir mazileri var. Tabii Amerika her şeyden önce bu ülkeden kaçarak, bu ülkeyi terk eden bir kişiye kalkıp 400 dönüm bir araziyi tesis etmesi, ABD'nin değişik yerlerinde 160-170 okulları var. Bu okullar, Amerika tarafından da üstelik desteklenen, ücretleri bunlar tarafından verilen okullar. Bu okullarla Amerika adeta bunları şu anda besliyor ve bu yapıyı orada güçlü kılıyor. Biz tabii, bu konuyla ilgili her türlü adımları attık."
'BİRÇOK FAİLİ MEÇHULDE BUNLARIN ADI GEÇİYOR'
"O zaman milli eğitim bakanıma söylemiştim, bu dershaneleri kaldıralım. İşin temeli aslında dershaneler konusudur. Arkadaşların bana getirdiği rakam 1 milyar civarında. Böyle bir rakam kaybolduğunda tabii bunlar rahat duramazdı. Bunların okullarında okutulan kitaplardan sorular çıkıyordu. Hüseyin bey döneminde oraya müdahale edildi ve iş çözüldü. Adeta bütün hücrelere sindiler, böyle yapıları var. Bu Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne girdi, giriyor. Aynen ifade şu, "ulusal güvenliğimizi tehdit eden legal görünüm altında illegal örgüt" olarak geçiyor. Geçmişe yönelik birçok faili meçhulde adları geçiyor, bunlar var."
Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas'ın sorularını yanıtlayan Cumhurbakanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı'nın ayrı bir kütüphanesi olsun istiyoruz. 5 milyon kitap bulunacak. 24 saat burası gençliğe, öğrencilere açık olacak. Bütün dijital sistemler orada olacak" dedi.