"Çok gençken göç ettik Giresun'dan İstanbul'a... Yıllarca memleket hasreti çektim... Ninemin pancar çorbasını özlerdim en çok. Hasret dayanılmaz olunca binerdim artık otobüse. Bir tas çorba için git allah git. Tam 17 saat yol. O zaman gençlik vardı tabii. Yol yormazdı. Ama şimdi yaşım ilerledi. Ben Şebinkarahisarlıyım. Çocuklar 'Uçakla gönderelim' derlerdi ama o da bir dert. Ya Trabzon'a ya da Sinop'a gideceksin önce. Oradan yine saatlerce yol. Allah bana bugünü de gösterdi çok şükür. Artık 1.5 saat sonra memleketteyim. Ülkemizin 54'üncü havalimanıymış. Hükümetimize 41 değil, 54 kere maşallah..." Bu sözler 70 yaşını aşkın Mehmet Ali Tokgöz'e ait. Sabiha Gökçen Havalimanı'dan Giresun'a kalkan ilk uçağın yolcularından. Yemyeşil gözlerinde çocuksu bir heyecan parlıyor. Sevincini güvenlik kontrollerinden geçerken bile saklayamıyor: "Açılın yavrum açılın... Memleketimin havalimanı açılışına gidiyorum ben."
'NE ÇİLE ÇEKERDİK'
Ordu-Giresun Havalimanı'na inecek ilk yolcuların hepsi Mehmet Ali Tokgöz kadar heyecanlı. Kimi anne babasına daha sık kavuşacak olan üniversite öğrencisi, kimi memleketindeki fındık bahçesinin derdine düşen fabrika işçisi. Hatice Yavaş da yıllar önce çocuklarının eğitimi için İstanbul'a göç edenlerden. Yavaş, "Ne çile çekerdik bir bilseniz. 17-18 saat yol. Keskin virajlardan geçmekten midem bulanırdı. Eve varınca 2 gün kendime gelemezdim. Şimdi bu derdim sona erdi şükür" dedi.