Herkesin, tahriklere gelmeden, demokratik hakkını en ideal şekilde pazar günü kullanmaya kendini hazırlamasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi partilerin de tabanlarına daha da farklı şekilde sükunet ve suhuleti telkin etmesi gerektiğini söyledi.
Bunlar yapılarak, pazar günkü seçime çok büyük bir katılım sağlanması gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Yaklaşık bir saate yakındır HDP Eş Başkanını arkadaşlarıma arattırıyorum. Kendilerine ulaşamadıkları için henüz bir geçmiş olsun temennimizi iletemedik ama böylece gerek şu yayın vasıtasıyla bunu iletmiş olalım, aynı zamanda zaten Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosundan da bu konuyla ilgili açıklamamızı yaptık" şeklinde konuştu.
- "HEDEF SEÇİMİ GÖLGELEMEK"
Biri soru üzerine Erdoğan, saldırının hedefinin, seçimi gölgelemek olduğunu ifade ederek, çözüm sürecine gölge düşürmek isteyen bazı gruplar bulunduğunu söyledi.
Hükümetin ve kendisinin çözüm sürecine sahip çıkacaklarını hep söylediklerini dile getiren Erdoğan, "Bundan taviz vermek mümkün değil. Olan olay nedir, ne değildir? Saldırı mıdır, çok daha farklı bir eylem midir? Bunları şu anda Ankara'dan gelecek uzman ekibin araştırmaları ortaya çıkaracaktır diye düşünüyorum" dedi.
Dar bölge sistemi ile barajın tamamen kaldırılması, daraltılmış bölge ile barajın yüzde 5'e indirilmesi tekliflerinin kabul edilmediğini anlatan Erdoğan, "Yüzde 10 barajını getiren biz değiliz, bizden çok önce geldi. Bizim partimiz ortada yokken yüzde 10 barajı getirildi. Yüzde 10 barajının da ülkemize kazandırdığı çok şey var. Kazandırdığı, istikrardır, güvendir. Eğer yüzde 10 barajı olmamış olsa Türkiye bugün bir koalisyonlar ülkesi olacaktı" dedi.
Türkiye'nin koalisyon dönemlerinde kaybettiğini, tek partili dönemlerde kazandığını ifade eden Erdoğan, dünyanın bile bunu test etmeye başladığını söyledi.
Erdoğan, İtalya'da "yüzde 40'ı aşan bir partinin tek başına hükümet kurulabildiğini" belirterek, "Düşünün bizde böyle bir karar alacaksın yer yerinden oynar. Bizde yüzde 50'yi alıyorsun bunu hazmedemiyorlar" dedi.
- "ARTIK PAZAR AKŞAMININ NETİCESİNİ BEKLEMEMİZ LAZIM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "seçimlerden sonra baraj konusunda bir girişiminiz olacak mı?" sorusu üzerine de şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı olarak şu anda benim tavsiyem olur. Ama daha önce Genel Başkanı ve Başbakan olduğum partinin bu konudaki kararı, 'gelin ya yüzde 5 yapalım, daraltılmış bölge olsun veya tamamen barajı kaldıralım dar bölge olsun ama bunların ikisi de olmaz diyorsanız o zaman mevcut barajla gideriz.'
Şu anda seçimden sonra kalkıp da hangi parti ne gibi bir tavsiyede bulunur bilemem. Artık pazar akşamının neticesini beklememiz lazım. Milli irade ne gösterecek, milli iradenin gösterdiği neticeye göre de siyasi partiler yeni bir süreç için böyle bir adım atarlar mı atmazlar mı bilmiyorum. Zira bundan sonraki seçim bir daha 2019."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çözüm Süreci'ne ilişkin, "Hep birlikte bunu kucaklayıp bu işi götürmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bu milletçe bir sorumluluğu gerektiren süreç ve bunu milletçe bunu ne kadar kucaklarsak, ne kadar sahiplenirsek, inanıyorum ki neticesi de o kadar verimli, o kadar seri orada bir neticeyi alacağız" dedi.
Erdoğan, A Haber ve ATV ortak canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
"HDP barajı aşamayacak olursa, bu Çözüm Süreci'ni nasıl etkiler?" şeklindeki bir soru üzerine Erdoğan, sürecin HDP ile başlamadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "HDP yokken biz Çözüm Süreci'ni başlattık. Neyle başlattık? Demokratik açılımla başlattık. Neyle devam ettik, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi ile devam ettik. Bu arada, Akil İnsanlar toplantılarını Başbakanlığım döneminde başlattım. Ondan sonra da Çözüm Süreci'ni başlattık, bu zirve" diye konuştu.
Şu anda Çözüm Süreci'nin devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ama Çözüm Süreci'nin içinde sadece AK Parti veya sadece bir başka parti değil, STK'larda bu işin içinde. Çözüm Süreci siyasi partilerin ortaklaşa yürüttüğü değil, siyasi parti veya partilerin, bunun yanında STK'ların hepsinin de içinde olduğu, milletçe beraber yürüttüğümüz yani medya bu işin içinde olması lazım. Sermaye çevresi bu işin içinde olması lazım, hep birlikte, aydını bu işin içinde olmamız lazım, akademisyenler bu işin içinde olması lazım. Hep birlikte bunu kucaklayıp, bu işi götürmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bu milletçe bir sorumluluğu gerektiren süreç ve milletçe bunu ne kadar kucaklarsak, ne kadar sahiplenirsek, inanıyorum ki neticesi de o kadar verimli, o kadar seri orada bir neticeyi alacağız."
"Türkiye'de özellikle bu Çözüm Süreci meselesi sadece belli bir ırkın sorunu olarak mı ele alınacak?" sorusunu soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, asıl sıkıntının ise burada olduğunu söyledi.
Kendisinin bu soruya "Hayır" yanıtını verdiğini dile getiren Erdoğan, "Olayı bir defa genelleyeceğiz. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla... Ülkemizde 78 milyon, biz buna sarılmak zorundayız. Türkiye'de şu anda gündemde olduğu için veya çok abartıldığı için söylüyorum; Ne siyasi Kürtçülük yapacağız, ne siyasi Türkçülük yapacağız" değerlendirmesinde bulundu.
"Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet" diyen Erdoğan, şunları dile getirdi:
" Çıkış yolumuz budur. Eğer biz buna sarılırsak, yani tek millette 78 milyonu görebiliyorsak, eğer tek bayrakta sadece bayrağımızı yani şehit kanı, bağımsızlık göstergesi hilali ve şehidimizin ifadesi yıldızıyla bayrağımızı görebiliyorsak, alternatif bir bayrak arayışına girmiyorsak, Çözüm Süreci'ni yakalıyoruz. 780 bin kilometrekareyle tek vatanımızı yakalıyorsak, bu işi başarıyla götürüyoruz ve devlet içinde devlet aramadan, tek devletle bu işi götürüyorsak mesele biter. Onun için de bize asla bir siyasal ırkçılık yakışmıyor. Bunları bir kenara koymamız gerekiyor."
- PKK'NIN SİLAH BIRAKMASI-
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK'nın hala silah bırakmadığı ve Abdullah Öcalan'ın kongre çağrısı hatırlatılarak, "Yaz aylarında PKK'nın silah barıkması, ülke dışına çıkması konusunda somut bir adım bekler misiniz?" şeklindeki soruyu yanıtlarken de "Bu tabii onların sorunu" ifadesini kullandı.
Bunun yeni bir süreç olmadığını hatırlatan Erdoğan, silahların bırakılmasına yönelik devletin çağrısının da yeni olmadığını dile getirdi.
Erdoğan, "Onlar silahı bırakırlar veya bırakmazlar. Bırakırlarsa devletin planı farklıdır, bırakmazlarsa devletin planı farklıdır. Devlet bu planını duruma göre, A planı, B planı, C planı, hepsini ona göre uygulamak durumundadır. Dolayısıyla bizler şu anda çağrımızı, bu ülkeyi bir huzur ülkesi yapalım, bu ülkenin gençleri dağlara kaçırılmasın istiyoruz. Anaları ağlatmasınlar istiyoruz" şeklinde konuştu.
Bingöl'e gittiğinde bir grup annenin otobüsünü durdurduğunu ve ellerinde resimlerle yanına geldiklerini belirten Erdoğan, bir annenin, "3 senedir benim çocuğum yok, şöyle zekiydi, böyle zekiydi, şöyle dindardı" diye dert yandığını anlattı.
Resimleri ve gerekli bilgileri alıp valiye ilettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde günlerce oturma eylemi yapan anneleri anımsattı.
Bunlardan bir kısmının oğluna kavuştuğunu bildiren Erdoğan, "Bu hala devam ediyor. 6, 7, 8 Ekim olayları biliyorsunuz, bunlar ülkenin bu olumlu havasını maalesef provoke eden, sabote eden süreçler. Devlete düşen nedir? Devlet tedbirini alacak. Yüzde 100 başarı sağlar mı? Yüzde 100 başarı dünyanın hiçbir yerinde de sağlanmamıştır. Temennimiz, azami ölçüde bu başarıyı yakalayabilmektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda gerek hükümet, gerekse ilgili birimlerle sürekli toplantı yaptıklarını da söyledi.
- "MHP İLE BİLE SÜRECİ YÜRÜTEBİLİRİZ. İŞ Kİ CİDDİYET OLSUN"
"HDP'nin önemli isimlerinden birisinin açıklaması oldu, 'MHP ile bile süreci yürütebiliriz. İş ki ciddiyet olsun' diye. Bu sadece süreçle ilgili bir açıklama mı size göre, yoksa seçim sonuçlarına yönelik de bir hazırlık mı?" sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir taraftan bu söylenirken, öbür taraftaki siyasi partinin Genel Başkanı, 'Asla böyle bir şey söz konusu değil' diyor. Tabii tek taraflı olarak 'Ben dedim, oldu' diye bir şey olmaz. Bu olsa olsa ancak pazar gününe yönelik, herhalde 'Oradan acaba bir prim yapabilir miyiz, bak biz istedik de onlar kaçtı' gibi bir yaklaşım tarzı olabilir. Orada biraz zannediyorum 'kurnazlık yatıyor' diye düşünüyorum" yanıtını verdi.
Daha önce dile getirdiği "Seçim sonuçlarından sürpriz çıkabileceği" yönündeki açıklamasının hatırlatılarak, "Bu görüşünüzü hala koruyor musunuz? Bu seçimlerin sizce en sürpriz sonucu ne olabilir?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Erdoğan, buradaki "sürpriz" ifadesini herkesin farklı bir yere çektiğini aktardı.
Recep Tayyip Erdoğan, "Benim 'sürpriz' ifadem aslında, yani bu seçimlerden yeni Türkiye, yeni anayasa, başkanlık sistemi. Bu üç hedefi yakalayabilecek bir seçim sonucu. 'Olmaz' diyorlar ya ben bunun olabileceğini, onun için de dikkat edilirse 400'ü verin, 400'ü alan bir parti gelsin bunları gerçekleştirsin. Olmadı, 330'u yakalayan bir parti refarandumla millete gitsin ve ben milletimin yeni Türkiye'ye, yeni anayasaya, başkanlık sistemine 'evet' diyeceğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Kendisinin meydanlarda yeni Türkiye, yeni anayasa ve başkanlık sisteminden bahsettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sadece hükümet yetkilileri yeni Türkiye, yeni anayasa, başkanlık sistemini kullanıyor. Fakat diğer partiler yeni anayasadan hiç bahsetmiyor. Sadece hükümet kullanıyor, onlar niye bahsetmiyor acaba? Onların kullanma mecburiyeti vardır diye söylemiyorum. Ama Başbakanlığım döneminde biz Anayasa İzleme Komisyonu kurmadık mı? Burada kendileri bu iş için samimi olduklarını söylemediler mi? Tamam şimdi buyurun, seçim işte. Milletten böyle bir yetki isteyin. Ama milletten böyle bir yetki istemiyorlar. Bunların 'yeni Türkiye' diye bir derdi yok. Bunlar şu anda bir eski Türkiye koalisyonu oluşturdular ve bu koalisyonla tekrar Türkiye'yi çok daha gerilere götürmenin gayreti içindeler. Fakat bu tuzağa ben milletimizin düşmeyeceğine inanıyorum ve sürpriz diye kastettiğim şey, oradaki o rakamı inanıyorum ki bu başlıkları gerçekleştirebilecek bir siyasi partiye vereceklerdir."
-"AK PARTİ 330'A ULAŞAMAZSA YENİ ANAYASA BİR HAYAL Mİ OLUYOR?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AK Parti 330'a ulaşamazsa yeni anayasa bir hayal mi oluyor? Yeni anayasa hayal oluyorsa, başkanlık sistemi Türkiye'nin gündeminden çıkıyor mu?" şeklindeki soruyu yanıtlarken de "Yeni anayasa da başkanlık sistemi de burada ertelenmiş olur. Olmaz diye bir şey yok. Ne zaman yeterli çoğunluk olursa, öyle anlarda olabilir ki bakarsınız hiç umulmadık anda iki parti bir araya gelir, mutabık kalırlar, anlaşırlar, öyle de olabilir. Şu anda görünmüyor olabilir ama yarın bir araya gelebilirler, 'tamam, şu şu koşullarda beraberce bu işi yapabiliriz' derler yine olur. Tamamen kesip atmak, bana göre yanlış olur" açıklamasını yaptı.
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir şey var ki yeni Türkiye artık milletimizin 'kızıl elması'dır. Bunu satın almıştır, ciddi manada satın almıştır. Çünkü artık biz, 30, 40, 50 yıl öncesinin Türkiye'si değil, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacak bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Bunu attığımız adımlarda görmemiz lazım. Şu 12 yılda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini artık görmemiz lazım. Bir örnek vereyim herhalde o yeter; Şu anda sadece THY'nin dünyada en çok destinasyona uçan bir firma olduğunu söylemek bile Türkiye'nin nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemli, bir numara. Ekonomide dünyada 17'nci sıradayız ve biz G-20 ülkeleri arasına geldik. Geçelim onu, 3 kat, 5 kat, 10 kat büyüdüğümüz ekonomide bizim alanlar var. 26 havalimanından şu anda 55 havalimanına çıktık. Bu neyi getiriyor, Türkiye'de halkımızın refah düzeyinin nerelere çıktığını gösteriyor. Bir tarafta IMF'e 23,5 milyar dolar borcu olan Türkiye'den, şu anda o borcunu tamamen sıfırlamış IMF'e borç verir duruma gelmiş bir Türkiye var. Biz bunu o zaman MHP'den aldık. DSP'den, ANAP'tan aldık. Şu anda IMF borcu sıfırlandı, Merkez Bankası biliyorsunuz milli bankamız, 27,5 milyar döviz rezervi vardı ama şu anda 122 milyar dolar."
Buralara gelişin rastgele olmadığını vurgulayan Erdoğan, 2002'den önce milletin faiz yüküyle "inim inim inletildiğini" dile getirdi.
- "BEN SİZİN DÖNEMİNİZDE 1'E 5 KATLADIM"
Yanında o döneme ait bazı gazete manşetleri bulunduğunu aktaran ve bunları gösteren Recep Tayyip Erdoğan, "IMF'den taviz yok", "Tanrım sen aklımıza mukayet ol", "Bir millet eriyor" gibi gazete başlıklarını okudu.
1999'daki bir gazete başlığında ise "Türk, öğün, çalış, faiz öde" başlığı bulunduğunu aktaran Erdoğan, "Türkiye'nin artık böyle bir sorunu yok" ifadelerini kullandı.
"Herşey satılık", "Adım adım faiz batağı", "Skandal bir itiraf; IMF'in deprem paralarıyla işçi ve memur maaşlarını ödedik" gibi başlıkları da okuyan Erdoğan, "Hatırlıyorsunuz değil mi o günleri? Şimdi buralardan geldiğimiz yerden bir tanesi de şu; Çok enteresan yine 'Türkiye IMF'den rezervim bitiyor kredisi isteyecek'. Fakat o zaman bu başlıkları atan medya, bakın şimdi Türkiye'yi o hale getirenlerle beraber afedersin dans ediyor, hareket ediyor. Biraz gerçekçi olacağız. Şurada Türkiye eğer bugün bir noktaya gelmişte bana aynen patronunun söylediği ifade, 'Ben sizin döneminizde 1'e 5 katladım'. Kendisi söylüyor" şeklinde konuştu.
Böyle bir dönemde Türkiye'nin bir devrim gerçekleştirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, buna Batılı ülkelerin ise "sessiz devrim" nitelemesi yaptığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bunların derdi; 'acaba biz Cumhurbaşkanı'nı nasıl hırpalarız', kendilerine göre dertleri bu. Çünkü geçmişte de bütün cumhurbaşkanlarına aynı oyunu oynadılar. Hepsini de belli ölçüde yıprattılar" dedi.
Erdoğan, ATV-A Haber ortak yayınında "Cumhurbaşkanı ile gündem özel" canlı yayınında, soruları yanıtladı.
Türkiye'nin sessiz devrim gerçekleştirdiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Türkiye, başbakanlığım döneminde, yani 12 yıl içerisinde böyle bir devrimi gerçekleştirdi ve buna batı sessiz devrim dedi. Bu sessiz devrimi gerçekleştiren bir Türkiye var. Bu kıskanılıyor. İçeriden, dışarıdan kıskanılıyor. Peki ne yapmamız lazım? Söyledikleri şey şu; 'Türkiye'yi bölmek lazım. Türkiye'yi içeride bir krize mahkum etmemiz lazım'. Onun için dört koldan saldırıya girdiler ve şu anda Türkiye kendi içinde adeta yedi düvelle mücadele ediyor.
Biz bunu başarırız ve başaracağız. Çünkü altyapımız sağlam, ekonomide yere sağlam basıyoruz. Mesela MHP döneminde, DSP döneminde, 25 banka batırıldı ya! Faturası 50 milyar dolar. Bunları biz ödedik ve aynı dönemde, memuru savunduğunu iddia edenler, işçiyi savunduğunu iddia edenler, -bütün partilerin bunda payı var- 15 katrilyon zorunlu tasarruf adı altında memur ve işçiden para kestiler. Aynı şekilde 'Sizi konut sahibi yapacağız' dediler ve 3,5 katrilyon da o zamanın parasıyla para kestiler. Ne konut var ne bir şey. 18,5 katrilyonu biz ödedik.
Şimdi ben buradan sesleniyorum, ah benim MHP'ye, CHP'ye gönül veren kardeşlerim; şunları bir gözden geçirin. Bakın Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Bunlar bu ülkede yaşandı. Bunlar oldu. Ben bu dönemi yaşadım. Ben damdan düşen bir insanım. Bir Cumhurbaşkanı olarak, ilk defa milletin oyları ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, ben milletime bu doğruları anlatmak zorundayım. Eğer anlatmazsam yarın bana milletim şunu soracaktır, diyecektir ki; 'siz biliyordunuz da bunları bize niye anlatmadınız, biz gittik yanlış yerlere irademizi koyduk' veya 'irademizi o istikamette kullandık', bunu bana diyecek. Sokakta çevirecek öyle diyecek, herhangi bir yerde rastlayacak öyle diyecek. Onun için ben bunları anlatmak zorundayım."
-"Rahmetli Özal'da çıktı meydana"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Meydanlara inme nedeniniz bu mudur?" sorusu üzerine, "İlk meydanlara çıkan ben değilim, rahmetli Özal da çıktı meydana" dedi. Erdoğan, o döneme ait konuyla ilgili gazete kupürlerini de gösterdi.
"Meydanlara çıkarak tarafsızlığını bozduğuna" ilişkin muhalefetin iddialarına da Erdoğan, "Meydana çıkmak bizim en doğal hakkımız. Niye çıkmayım ben meydana. Muhalefet her zaman bunu söyleyecek. Her zaman bunu yapacaklar çünkü onların Tayyip Erdoğan'dan mutlu olmaları mümkün değil ki. Bizim atacağımız her imza onları rahatsız edecektir" karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na yönelik eleştirilere de değinen Erdoğan, "Şu bina, şu külliye, benim şahsıma mı ait? Burası Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı makamı. Çankaya'da şu an Başbakanlık makamı" dedi. Erdoğan, eski Başbakanlık binasının halinin kendisi göreve geldiğinde son derece kötü olduğunu, muşambalarla kaplı lavaboların çevresinde hamam böceklerinin gezdiğini dile getiren Erdoğan, böyle bir makamın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına yakışmadığını vurguladı.
"Hiçbir zaman temsilde israf olmaz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiçbir zaman temsilde israf olmaz" diye konuştu. Daha önce resmi törenleri Başbakanlık ve Yargıtay arasındaki sokakta yaptıklarını, yağmur yağdığında merasimlerin yapılamadığını anımsatan Erdoğan, Kazakistan ve Çin gibi bir çok ülkelerde merasimlerin kapalı mekanlarda yapılabildiğini vurguladı.
Kapalı alanda merasim yapmanın önemini vurgulayan Erdoğan, "Bu göğsünüzü gere gere artık güçlü bir Türkiye var, bunu gösteriyor. Ben faniyim, öleceğim, yarın ben yokum, bir başka arkadaşımız gelecek, burada cumhurbaşkanı olarak bu görevi ifa edecek ve bunun için de ikide bir yatıp kalkıp; 'kaçak saray', sen bunu söylemekle hiçbir şey kazanamazsın. Çünkü bu sarayda veya bu külliyede, bu ülkenin vatandaşı herkesi biz- temsil noktasına olanları kastediyorum- ağırlıyoruz. Ağırlamaya da devam edeceğiz" diye konuştu.
Erdoğan, "Bu polemik seçim öncesine mahsus mu yoksa seçimlerden sonra da devam edecek mi, fikriniz nedir?" sorusuna; "Bunların seçim öncesi ya da sonrası diye bir şeyleri yok. Bunların derdi; 'acaba biz Cumhurbaşkanı'nı nasıl hırpalarız', kendilerine göre dertleri bu. Çünkü geçmişte de bütün cumhurbaşkanlarına aynı oyunu oynadılar. Hepsini de belli ölçüde yıprattılar. Fakat Akif'in güzel bir beyti var; 'Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete ram ol; yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol' . Biz bu noktada evelallah güvendik, yola çıktık ve istedikleri kadar uğraşsınlar her şey yasaldır, her şey en güzeliyle, milletime layık şekilde yapılmıştır ve burası Türk milletinin sarayıdır" karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurucusu olduğu AK Parti'nin şimdiki Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun ve diğer partilerin performansını nasıl değerlendirdiğine ilişkin bir soruyu yanıtlarken de "Ben sayın Başbakan'ın performansını gerçekten çok çok iyi buldum. Bu seçimde herhalde genel başkanların Hiç biri sayın Davutoğlu'nun ortaya koyduğu performansı koymadı, koyamadı. Sadece meydanlarda değil meydanların dışında da birçok programlarla bu süreci sürdürdü, götürdü. Hele hele 81 vilayetin 81'ine ulaşması, bunun dışında ilçelerde birçok mitingler yapması, STK'larla yaptığı toplantılar, bunlar hakikaten çok başarılı, gayretli bir performan ortaya koyduğunu gösteriyor. Dolayısıyla neticesi hakkında onun takdirini milletim yapacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "meydanlardaki rehavetle" ilgili bir soru üzerine de seçim yaklaşırken bir rehavetin olmayacağını, heyecanın doruk noktaya geldiğini vurguladı. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Cumhurbaşkanı karşısında kimseyi bulamıyor da onun için rehavetten bahsediyor" iddiasına halkla buluşmalarında çekilen fotoğraflarını göstererek yanıt verdi.