Ergenekon
davasında firari olarak yargılanırken yaklaşık 4 ay önce yurda dönen İSTEK Vakfı Başkanı Bedrettin Dalan, dün ilk kez mahkemeye gelerek savunma yaptı. Ergenekon ana davasında firari olduğu için dosyası ayrılan Dalan, Paralel Yapı'yı Türkiye'de ilk yazan kişi olduğu için hedef alındığını söyledi. Dalan, 1998'de yazdığı "Türkiye'de İrtica ve Cemaat Kuşatmasında Eğitim" adlı kitabını da mahkemeye sundu. Hükümete darbe teşebbüsü ve Ergenekon terör örgütü yöneticiliği suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 22.5 yıla kadar hapsi istenen Dalan, özetle şunları söyledi:
'PARALEL YAPIYI İLK BEN YAZDIM'
Ergenekon mahkemesinin Türk mahkemeleri ile ilgisi olmadığını biliyordum. 30 yıllık Büyük Ortadoğu Projesi'nin ürünü. Bunu en iyi bilen biri olduğum için bana da dokunurlar diye yurtdışına kaçtım. Kaçmadım, hicret ettim, aynı Hz Muhammet gibi.
İlk kez bir davada beraat istemiyorum. Çünkü beraat istemek iddianameyi kabul etmek olur. Bu davada sanık konumuna düşmek şereftir.
Bu, dava değil siyasi komplodur. Devletin bütün istihbarat birimleri "Ergenekon diye bir örgüt yok" dedi ama savcılar bu örgütten onlarca insanı tutukladı. Bazıları cezaevinde öldü. Onların vebali de bu savcıların, hâkimlerin üzerinde. Ergenekon Terör Örgütü demek Türk milletinin manevi değerine ağır bir hakarettir. Ergenekon, Türk milletinin sıkışmışlıktan kurtulmasıdır, tüm dünya Türklerinin destanıdır. Eğer böyle bir örgüt varsa ilk kurucusu Oğuz Kağan'dır, son lideri ise Mustafa Kemal Atatürk'tür. Gerçekten böyle bir örgüt varsa üyesi olmaktan şeref duyarım. Allah'a inanır gibi Türk milletine inanıyorum. Bizim terörle işimiz olmaz.
Ergenekon davası, uluslararası dev bir projenin küçük bir ayağıdır. Bu projenin Türklüğü, hatta İslam'ı yok etmek olduğunu mahkemeniz araştırıp bulsun. Ben erken buldum. Benim bu proje ile kavgam var. Türkiye'de Paralel Yapı'yı ilk ben yazdım."
'DELİL BULSALAR İPLİĞİMİ PAZARA ÇIKARIRLARDI'
"İSTEK Vakfı'nda müfettişler bir yıldan fazla arama yaptı. YÖK'ten, Maliye'den geldiler. Ne buldular? En ufak bir şey olsaydı, ipliğimi pazara çıkarırlardı. Hem de o zaman Paralel Yapı bilinmiyordu. Baskı yapmak için mallarıma el koydular. Ben zaten bütün malımı vakfa bağışlamışım. 1975 model Nova marka bir arabam var. Ona da buyursunlar el koysunlar.
Ben Almanya'dayken birisi, büyük oğluma "Bu hâkim ve savcıları hoca yönetiyor. Git, savcılara baban için özür dile" demiş. Oğlum beni aradı. Ben, "Gidersen soyadını değiştir" dedim. Bana da birisi geldi "Falancanın kızını mütevelli heyetine al, senin işin çözülecek, hakkındaki dosyalar kapanacak" dedi. Maksat biat etmemi sağlamaktı. Biat isteyen arkadaş, Penysilvania'ya biat ediyor. Ona, "Git hocaefendine söyle, kimseye hizmet etmedim" dedim. Bir ülkede hâkim ve savcılara emir veren biri varsa, gerçek terörist odur.
Onların gayesi beni tutuklamak değil, yurtdışına dönmemi engellemekti. Çünkü sivil darbe yapmayı akıllarına koymuşlardı. Türkiye'de bunu engelleyeceklerden biriydim. Bunu bilen iki kişiden biriyim. Diğer Turgut Özal'dı."