Ekim olaylarında biliyorsunuz, Selahattin Demirtaş halkı sokağa döktü sonra onu toparlayıp eve sokmak yine Abdullah Öcalan'a kaldı. Bunlara baktığınız zaman burada bir sıkıntı var. İktidar kavgası mı var, dilim varmıyor ama gerçekten bir çatışma var gibi gözüküyor. Şöyle de bir olay var; Güneydoğu'da belli bir kesim - militan Kürt kesimi, PKK'ya sempati duyan kesim - Abdullah Öcalan'ı bir önder olarak görüyor, onun dediğinden çıkmıyor, onun dediği çok önemli oluyor. Nevruz'da da gördük; ilk konuşması nasıl büyük bir etki yapmıştı o kesim üstüne. Bu insanlar Abdullah Öcalan'ı hala kendi önderleri olarak görüyorlar ama Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başlayarak bir Selahattin Demirtaş parlatması olayı gördük. O yüzde 9 oy… Esasında HDP'nin oyu nereden bakarsanız bakın, yüzde 6-7'dir. Üstü Türk seçmeninden gelen, AK Parti'ye çok olumlu bakan eskiden ama şimdi bakmayan Kürt kesimden gelen mütedeyyin Kürtler'in verdikleri oylardı. Yüzde 9'a kadar getirdi, şimdi yüzde 9'dan 13'e kadar da bilhassa bu oylar getirdi onu. Yüzde 6'lık kesimde büyük bir Abdullah Öcalan desteği vardı. Adım adım Abdullah Öcalan unutturuluyor, bir Selahattin Demirtaş olayı yaratılıyor gibi bir hava var. Onlar da (Kandil) diyorlar ki, "Biz uğraşıp duruyoruz bu dağlarda, bu işin ceremesini biz çekiyoruz. Biz elimizi taşın altına koyduk, o İmralı'da tatil yapıyor, eğlencesinde işin. Ama burada bu olayın ceremesini çeken biziz, bize ne olacak?"