Necip Fazıl Ödülleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı görkemli bir törenle sahiplerini buldu. Ödül sahipleri, Necip Fazıl Kısakürek'in mirasının sağladığı zenginliğin Türk edebiyatı için önemine dikkat çekti.
Necip Fazıl Kısakürek'in manevi ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla Star Gazetesi tarafından bu yıl ikinci kez verilen ödüller sahiplerini buldu. Bu yıl 2'ncisi verilen Necip Fazıl Ödülleri'nde şiirde Cevdet Karal, hikayede Siber Eraslan, tercümede Prof. Dr. Senail Özkan, fikir araştırmada ise Prof. Dr. İlhan Kutluer ödüle layık görüldü. Yazar Rasim Özdenören de Necip Fazıl Saygı Ödülü'ne layık görülen isim oldu.
İLHAN KUTLUER:
Geleneği ileriye klasikler taşır
Rahmetli üstat Necip Fazıl adına verilen ödülü almak gerçekten onur verici. Bu ödüle saygın bir jüri tarafından layık görülmem bana bu ağır ödevi yeniden hatırlattı. Bu ödev içinde entelektüel geleneğimizin tüm boyutlarıyla yeniden keşfi başta geliyor. Akademik hayatım boyunca bu geleneğin klasikleri üzerinde yoğunlaşmaya çalıştım. Evet, geleneği klasikler taşır.
PORTRE
Çeşitli dergilerde yazılar kaleme alan Kutluer, bu konularda çeviri eserlere de imza attı. Kutluer, ilmi makalelerini 'Akıl ve İtikad: Kelâm-Felsefe İlişkileri Üzerine Araştırmalar başlığıyla topluca neşretti. M. Ü. İlâhiyat Fakültesi İslâm Felsefesi Anabilimdalı'nda öğretim üyesi olan Kutluer İlim ve Hikmetin Aydınlığı'nda, İslam'ın Klasik Çağında Felsefe Tasavvuru, İbni Sina Ontolojisinde Zorunlu Varlık gibi kitapların yazarı.
CEVDET KARAL:
Üstatla aramızda bir yakınlık var
Necip Fazıl ile aramda bir yakınlık, soyağacı ilişkisi olduğunu belirtmemde sakınca bulmuyorum. Bizim ilk gençliğimizde Necip Fazıl demek cesaret demekti. Onun o cümleleri başka yerlerde kurulamayacak cümlelerdi. Ölüm haberini aldığımızda "Sonunda Necip Fazıl bile ölüyor" demiştim. Yanılıyor olmalıyım. Ödülden onur duyduğumu, takdir sahiplerine teşekkür ettiğimi ifade etmek isterim.
PORTRE
Karal'ın ilk yazı ve şiir çalışmaları 1983'te yayımlandı. 1998-2004 yılları arasında çıkan Kaşgar Edebiyat-Kültür dergisinin kurucu ve editörlerindendir. Şiir kitapları,yayım sırasıyla şöyledir:Horozlu Ayna ve Ölüm (1998, Kaknüs Yayınları), Hilkatin İlk Günleri (2006, Kaknüs Yayınları), Cesedi Nereye Gömelim (2015, Everest Yayınları). Şiirleri lirik ve dramatik özellikler gösterir. Duygu aktarımını ve etkiyi esas alır.
SENAİL ÖZKAN:
Hiçbir kültür tek başına yeterli olmaz
Türkçeye tercüme edilmemiş önemli kitapları kazandırdığımı düşünüyorum. Tercüme fevkalade önemli bir faaliyettir. Hiçbir kültür tek başına yeterli olmaz. Başka kültürlerle temas etmeyen, irtibat kurmayan kültürler sanatlar, şiirler, fikirler fakir kalırlar. Zaman içerisinde çoraklaşır, kaybolurlar. O yüzden başka kültürlere açılmak bir zenginliktir, güven göstergesidir.
SİBEL ERASLAN:
Deha ve cesareti bize umut oldu
Necip Fazıl, bir büyük öncü olarak, sanattaki deha duruşunu, hareket ve aksiyon olarak topluma sirayet ettirebilmiş nadir mütefekkirlerimizdendir. Deha ve cesaret… Bu iki kavram onun yerli duruşunun kimyasını belirlemiştir. Onun sözü ve sanatı, sadece çok sevdiği ve ömrünü verdiği Anadolu için değil tüm Doğu'ların yıkılıp tarumar edilmiş coğrafyalarına da bir umut nefesidir.
PORTRE
Gazeteci, yazar Eraslan'ın 'Tango ve Balık' ile 'Parçası Benden' adlı öykü kitapları Dergah Yayınları'ndan çıktı. Kadın haklarının yanı sıra siyaset alanında da çalışmaları bulunan Eraslan'ın uzun uzun hikayeler olarak tanımladığı 'Hz. Hatice', 'Çöl Deniz', 'Nil'in Melikesi', 'Canfeda' gibi kitapları da bulunuyor. Daha pek çok kitaba imza atan yazarın hikayeleri son İtibar dergisinde yayımlanıyor.
Cumhurbaşkanı'nın seslendirdiği şiir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üstat Necip Fazıl Kısakürek'in Zindandan Mehmet'e Mektup şiirini seslendirmişti. Şiirin haberin başlığında yer alan dizesinin (Yanma Mehmedim ben daha ölmedim) yer aldığı bir bölümü şu şekilde;
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?...
