'Recep Tayyip Erdoğan o kadar büyük bir lider ki,ona muarız olmak, hatta ona hakaret ediyor olmak bile insanlara bir paye veriyor. Kemal Kılıçdaroğlu bunu yakalamıştı, ben bu büyük lidere hakaret edersem dikkat çekerim buradan kendime bir paye, konum elde ederim diye düşünmüştü ve genel başkanlığından itibaren de sürekli bunu yaptı, sürekli hakaret etti. Bu hakaretler Cumartesi günü Kurultay'da duyduğumuz hakaretler ilk defa duyduğumuz hakaretler değil.'
CHP DİKTATÖRÜ GEÇMİŞİNDE ARASIN
'Diktatör görmek istiyorsa da gitsin kendi partisine baksın, o badem bıyıklı İsmet İnönü, Hitlerin de yol arkadaşıdır, Hitler'e ne kadar övgüler düzdüğünü de biliyoruz. Bir diktatöre yakışan hareketleri 1940'larda ne kadar fazla yaptığını biliyoruz. Bu ülkeye nasıl zulüm ettiğini, hala bugün halkımız unutabilmiş değil. Eğer CHP Genel Başkanı diktatör arıyorsa gitsin kendi partisine baksın, kendi partisinde diktatörü görecektir.''Sayın Kılıçdaroğlu'nun aslında lider olmaya bu şekilde çalışması edebi bir tasvir olacak ama yakılacak odunları cilalamaya benziyor, beyhude bir çaba tabi ki. Kongre'de , bir demeçte veya Meclis'te hangi cümleyi sarf etseydi Türkiye'de gündem olabilirdi? Öyle bir cümlesi yok Kılıçdaroğlu'nun. Sayın Kılıçdaroğlu bugün gerçekten Türkiye'de gündem belirleyemeyen, konuşulamayan, Türkiye'de her hangi bir heyecan yaratamayan bir lider ve ancak ve ancak Sayın Cumhurbaşkanı'na , gerçekten tüm dünyanın çok konuştuğu, karizmatik liderlik vasfına sahip bir lider. Dolayısıyla bir yandan da rakiplerinin Sayın Erdoğan ile mücadele ederken çaresizliğini de anlayabiliriz. Ama bu çaresizliği bu şekilde telafi etmek insanı daha da çaresiz yapar. Burada aslında Sayın Kılıçdaroğlu siyaseti reddediyor, antisiyasi bir pozisyon alıyor. Ben açıkçası CHP'li, kıymetli seçmenlerimizin de böyle bir üsluptan ekseriyetle memnun olduklarını zannetmiyorum.'