Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Sabiha Gökçen Havalimanının ele geçirilmesi teşebbüsüne ilişkin hazırlanan iddianamede, örgütün 12 Eylül askeri ve 28 Şubat 1997 postmodern darbelerinden zarar görmeyip, daha da güçlenerek devlet yapısını ele geçirdiği ve siyasete doğrudan müdahale edecek korkunç bir dev haline geldiği belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan ve gönderildiği İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 189 sayfalık iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) dilinde, askeri harp okulları, GATA, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), polis kolejleri, Adalet Akademisi, yargı kurumları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), TİB, ÖSYM, TÜBİTAK gibi kuruluşlara "özel kurumlar" denildiği belirtilerek, silah bulunduran TSK, emniyet ve MİT'in "özel mahrem yerler" olarak adlandırıldığı kaydedildi.
TAKİYENİN ADI TEDBİR OLDU
İddianamede, "Fetullah Gülen, soruşturma ve tatbikata uğramamak ve zarar görmemek için kendince bir görüş geliştirerek, yalan söylemeyi, inandığı ve olduğundan farklı görünmeyi, yaptığı bir işi başkasına yüklemeyi, dini emir ve yasaklarla kendini bağlı saymamayı, hukuku dolanmayı, ahlaki kural kabul etmemeyi çevresine öğreterek adına tedbir (takiye) demiştir" ifadesi kullanılarak, örgütün işlediği her günah veya kusurun, ayıbın, suçun kılıfına "tedbir" denildiği dile getirildi.
Örgüt bünyesinde namaz kılmamak, oruç tutmamak, top sakal bırakmak, küpe takmak, tesettür giyinmemek, dini bir gruptan olduğu imajını verecek her türlü hareket ve davranıştan uzak durmak, kendini milliyetçi, sosyal demokrat gibi göstermek, eğer sıkışılmışsa diğer dindar kişileri 'Fetullahçı' diyerek ihbar edip ceza almalarını sağlamak, hem Fetullahçı olduğunu gizlemek hem de itimat sağlamanın hep "tedbir" adıyla meşrulaştırıldığı aktarılan iddianamede, şu ifadeler yer aldı:
"Örgütün ortaya çıktığı 1970'li yıllardan günümüze, ülkemizin siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarından kaynaklı olarak zaman zaman kaos ortamları içerisinde olması, örgüt açısından bulunmaz nimet olmuş, düşük veya orta gelirli bir aileye mensup birisinin, ailesinin kendisine sunamayacağı, yapamayacağı veya yerine getirmekte zorlanacağı her türlü imkanların hedef için seferber edilmesi, 'ikram' yönetimini muazzam ölçüde etkili hale getirmiştir. Işık evlerinde çeşitli programlar yoluyla 'hizmet'le bağlantısı kurulan gençlerin örgüt elemanı olması amacıyla planlı, programlı ideolojik eğitimin 5-10 yıl gibi uzunca bir süre devam etmesi için harcanan yoğun çaba sonucunda militan kimlik inşası gerçekleştirilmek istenmektedir. Bu evlerde kalan çocuk ve gençler, sistemli olarak kendi sosyal çevrelerinden çıkarılarak, telkin yoluyla örgüt gönüllüsü haline getirilir ve yine telkinle birlikte örgüt içinde tutulurlar. Sonuc¸ olarak duygusal bagˆlılıkla birlikte hedef s¸ahısların bireysel do¨nu¨s¸u¨mleri bas¸lamakta, bireysellik ortadan kaldırılarak Fetullah Gu¨len'in 'hizmet erleri, muhabbet fedaileri, ıs¸ık su¨varileri' gibi militarist c¸agˆrıs¸ımlara sahip tek tip kis¸ilikten olus¸an makbul insan tarzı s¸ekillendirilmektedir."
GÜLEN'İN KUTSAL ORDUSU
Fetullah Gu¨len'in fikirleri dogˆrultusunda yetis¸tirilen bu insan tipinin en belirgin o¨zelliğinin, canıyla, malıyla kendisini "hizmet"e adamak, o¨rgu¨tu¨n hedeflerinin gerc¸ekles¸mesi ugˆruna kendini feda etmek, u¨stlerden gelen emirleri asla sorgulamamak, verilen go¨revi harfiyen yerine getirmeye c¸alıs¸mak, "hizmet" dıs¸ında bir du¨nyanın cehennem oldugˆuna inanmak, digˆer o¨rgu¨t mensuplarının da asla hata yapmayacagˆını du¨s¸u¨nmek, neyle itham edilirse edilsin dava arkadas¸larının aleyhindeki beyanlara asla inanmamak, ne olursa olsun arkadas¸larını savunmak ve o¨rgu¨tle birlikte hareket etmek olduğu belirtilen iddianamede, "Bu o¨zelliklere ve tek tip kis¸iligˆe sahip olan FETO¨ mensupları, Fetullah Gu¨len'in kutsal misyonunu gerc¸ekles¸tirecek sec¸ilmis¸ kutsal ordusunun neferleridir." denildi.
Bu neferlerin hem devlete sızıp tabandan bas¸layarak tepeyi kus¸atmayı hem de o¨zel sekto¨re yayılarak kamu ve toplumsal gu¨cu¨ FETO¨ adına yo¨netme ve o¨rgu¨t liderinin hayallerini gerc¸ekles¸tirmeyi hedefledikleri belirtilen iddianamede, "Devlete yerles¸tirilen bu kadroların yo¨netim ve yo¨nlendirme agˆına hu¨kmederek o¨nceligˆi sisteme sahip olmaya vermeleri gerektigˆini du¨s¸u¨nen Fetullah Gu¨len, bu yu¨zden o¨rgu¨t elemanlarının zarar go¨rmeden terfi etmelerini, yu¨kselmelerini istemektedir." değerlendirmesi yapıldı.
Bir silahlı terör örgütü oldugˆu ortaya c¸ıkan FETO¨/PDY'nin bugu¨ne degˆin cebir ve s¸iddeti sıkc¸a kullandığına işaret edilen iddianamede, "O¨rgu¨t cebir ve s¸iddeti 15 Temmuz 2016 tarihine kadar genellikle yargı, emniyet, ordu, basın-yayın, sivil o¨rgu¨tler gibi devlet kurumlarının ic¸ine yerles¸tirdigˆi veya sivil kanatta c¸alıs¸an imam ve u¨yeleri aracılıgˆı ile dolaylı s¸ekilde kullanmıs¸tır." ifadesi yer buldu.
FETÖ GEREKÇELİ İNTİHARLAR
Örgütün devlet kadrolarında etkin hale geldigˆi do¨nemdeki uygulamalarıyla, kis¸ilere kars¸ı kamu gu¨cu¨nu¨ hukuk dıs¸ında o¨rgu¨tsel amac¸lar ic¸in cebren uyguladığı, devlet kurumlarını birbirine du¨s¸man hale getirdiği ve "o¨rgu¨t u¨yesi olan-olmayan" ayrımına gittiği dile getirilen iddianamede, "Bu cebir ve s¸iddet sonucu birc¸ok kis¸inin o¨lu¨mu¨ne, sakat kalmasına, hastalanmasına ve intiharına neden olmus¸tur. Birc¸ok kis¸i o¨rgu¨t mensuplarının sızmıs¸ oldugˆu emniyet ve yargı gu¨cu¨nu¨n tehdidi ve baskısı altına alınmıs¸, kis¸i gu¨venligˆi ortadan kaldırılmıs¸tır. Devlet ve millete hizmet veya kamu yararı ic¸in kullanılması gereken kamu gu¨cu¨nu¨n bir o¨rgu¨tu¨n emrine tahsis edilmesi, devlet ve millete yo¨nelik cebir ve s¸iddettir." ifadesi kullanıldı.
FETO¨/PDY'nin de, digˆer tero¨r o¨rgu¨tleri gibi bir inanca dayandığı aktarılan iddianamede, u¨yelerinin, ugˆrunda zorluklara katlanabildigˆi, fedaka^rlıkta bulundugˆu, amacına yo¨nelik bir s¸eyler yapabildigˆi bir inanc¸, bir ideoloji sistemi olduğu vurgulanarak, şöyle denildi:
"O¨rgu¨t kadrolarının sızdıgˆı devletin gu¨venlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma yetkisinin bulunması, o¨rgu¨tu¨n silahlı ve askeri egˆilimini go¨stermesi ac¸ısından c¸ok o¨nemlidir. Dini unsurları temel alarak hareket ettigˆini öne süren FETO¨'nu¨n, dini degˆerler degˆis¸mezken, zamana ve s¸artlara go¨re kendisini degˆis¸tirmesi, u¨lkesi ve devleti ile barıs¸ık olması beklenirken devleti kendisine hasım ve kars¸ı cephe olarak go¨rmesi, tu¨m yapısıyla ac¸ık ve s¸effaf olması gerekirken bir istihbarat o¨rgu¨tu¨ gibi, kod isimler, o¨zel haberles¸me kanalları, kaynagˆı bilinmeyen paralar kullanması, yo¨netim kadrosunun faaliyetlerini yurt dıs¸ından idare etmesi ve Tu¨rkiye'ye gelmekten imtina etmesi, hasımları saf dıs¸ı etmek ic¸in her tu¨rlu¨ baskı, s¸antaj ve yasa dıs¸ı faaliyeti kullanması, c¸es¸itli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen go¨ru¨s¸melerde bulunması, digˆer tero¨r o¨rgu¨tleriyle temas kurması ve onlara istihbarat, lojistik, eylem tarzı tu¨ru¨ destek sagˆlaması so¨z konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir tero¨r o¨rgu¨tu¨ oldugˆunu ortaya koyan unsurlardır.
NİHAİ HEDEF EYLEMİ: 15 TEMMUZ
İddianamede, "FETO¨/PDY, benimsemis¸ oldugˆu yo¨ntem geregˆi insanların hayır yapma, yadım etme gibi dini duygularını kullanan, esasen tamamen siyasi kaygılarla ve hatta bas¸ka u¨lkelerin menfaatleri dogˆrultusunda, so¨zde 'hizmet hareketi' maskesi altında faaliyet go¨steren bir suc¸ o¨rgu¨tu¨du¨r. O¨rgu¨te yo¨nelik tu¨m c¸alıs¸malar birlikte degˆerlendirildigˆinde, kendisini farklı s¸ekilde adlandıran bu yapının, aslında bir tero¨r yapılanması oldugˆu ac¸ıkc¸a anlas¸ılmıs¸ ve FETO¨/PDY ismiyle anılmaya bas¸lanmıs¸tır." değerlendirmesi yapıldı.
Eski ve yeni yapılan sorus¸turmalar, kabul edilen iddianameler ve ac¸ık kaynak tespitlerinin, FETO¨/PDY'nin Tu¨rkiye Cumhuriyeti Devleti ic¸erisinde, devlete paralel bir yapı olus¸turmayı amac¸ladıgˆını, bunu da kısmen bas¸ardıgˆını go¨sterdiği kaydedilen iddianamede, şu ifadeler kullanıldı:
"FETO¨/PDY'nin son do¨nemlerdeki faaliyetleri incelendigˆinde, o¨rgu¨tu¨n Tu¨rkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tu¨m Anayasal kurumlarını ele gec¸irmek olan nihai hedefine ulas¸abilecek gu¨cu¨ elde ettigˆine inandıgˆı, bu o¨z gu¨venle nihai hedefe ulas¸maya yo¨nelik eylemlerini arttırdıgˆı, nihai hedefe ulas¸mak ic¸in bas¸latılan son su¨recin, Ergenekon, Balyoz, Poyrazko¨y, I·zmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MI·T, MI·T tırları ve 17-25 Aralık gibi sahte, hukuka aykırı delillere dayanan kurgu sorus¸turmalarla bas¸latıldıgˆı, devletin kurumlarına sızan ve hic¸bir hukuki, insani ve ahlaki kaygısı bulunmayan militanlar aracılıgˆıyla gerc¸ekles¸tirilen bu eylemlere 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Mu¨stes¸arı Hakan Fidan'ın ifadeye c¸agˆrılması ile hız verildigˆi, örgu¨tu¨n o¨nemli finans yapı tas¸larından birisi olan dershanelerin kapatılması kararının alınması, o¨rgu¨te yo¨nelik sorus¸turmaların bas¸latılması, o¨rgu¨tu¨n o¨zellikle TSK ic¸erisindeki yapılanmasının gu¨n yu¨zu¨ne c¸ıkması u¨zerine o¨rgu¨t lideri ve mensuplarının panigˆe kapıldıgˆı, birkac¸ bas¸arısız denemeden sonra tasfiye edilecegˆi kaygısına kapılan suc¸ o¨rgu¨tu¨nu¨n son bir atakta bulunarak 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkıs¸masını hayata gec¸irdigˆi go¨ru¨lmektedir."
ÇOK SAYIDA SORUŞTURMANIN NEDENİ
İddianamede, FETO¨/PDY'nin faaliyetleriyle ilgili olarak yurdun do¨rt bir yanında c¸ok sayıda sorus¸turma bas¸latıldığı hatırlatılarak, "Bilinmelidir ki, FETO¨/PDY silahlı tero¨r o¨rgu¨tu¨ ile gerc¸ek anlamda mu¨cadele edilebilmesi, devletin tu¨m kurumlarına sızan o¨rgu¨t u¨yelerinin des¸ifre edilerek tu¨m bu¨rokratik kadrolardan tasfiye edilebilmesi ancak etkin sorus¸turmalarla mu¨mku¨n olabilecektir. Aksi halde o¨rgu¨tle ilgili sorus¸turmalar kadu¨k kalacak, yapılacak bu¨tu¨n sorus¸turmalara ve yargılamalara ragˆmen, devletin tu¨m kurumlarına sızan o¨rgu¨t u¨yelerinin tamamen tasfiyesi mu¨mku¨n olamayacaktır." ifadesi kullanıldı.
FETÖ'yu kuran Fetullah Gülen'in kimliği ve öz geçmişinin anlatıldığı iddianamede, Gu¨len'in istihbarat o¨rgu¨tleriyle irtibatlı olduğu ve bilgiler aldığı belirtilerek, 12 Eylu¨l 1980 askeri darbesine kadar istihbarat kurumlarınca takibi yapılan Gu¨len ve o¨rgu¨tu¨nün, darbe sonrasında hic¸bir adli sorus¸turma ve takibata ugˆramadığı ve o¨rgu¨t hakkında o gu¨ne kadar tutulan her tu¨rlu¨ ars¸ivleme c¸alıs¸masının durdurulduğu dile getirildi.
Gu¨len hakkında yakalama kararı c¸ıkarılmasına ragˆmen altı yıl boyunca bu emrin infaz edilmediği ve s¸u¨phelinin askeri mekanlar dahil olmak u¨zere her yerde serbestc¸e dolas¸tığına da değinilen iddianamede, altı yıl sonra yakalanan Gülen'in aynı gu¨n bazı bu¨rokratların devreye girmesi u¨zerine serbest bırakıldığı bilgisi verildi.
"Siyasi yo¨nden cemaatin oy potansiyeli fazla oldugˆuna inanıldıgˆı ic¸in siyasiler kendisini (Fetullah Gülen) muhatap almıs¸ ve bunu fırsat bilerek siyaset alanına zaman zaman yo¨n verip etkili olmus¸tur." denilen iddianamede, Gülen'in siyasetle ilişkisi hakkında örneklere de yer verildi.
"Dönemin Refahyol hu¨ku¨metinde Bas¸bakan Necmettin Erbakan ve kabinesine 'Beceremediniz, artık bırakıp gidin' c¸agˆrısı yaparak haddini as¸an Gülen'in siyasete so¨zde ılımlı s¸ekilde mu¨dahil olduğu" aktarılan iddianamede, Gu¨len'in 28 S¸ubat do¨neminde panigˆe kapıldığı, uzun su¨re kaldığı ABD'de hu¨ku¨met ve CIA yetkilileri ile go¨ru¨s¸tüğü, 21 Mart 1999'da sagˆlık problemlerini bahane ederek gittiği ABD'den bir daha geri do¨nmediği, halen de 1857 Mount Eaton Rd. Pensilvania Saylandrsburg adresinde yaşadığı ve o¨rgu¨tu¨nu¨ bu ülkeden komuta etmeyi sürdürdüğü aktarıldı.
DARBE ZAMANINDA FETO
Fetullah Gülen'in 12 Eylu¨l askeri darbesi o¨ncesi hazırlanan "go¨zaltına alınacak s¸ahıslar listesi"nde bulunduğu ve darbe sonrasında hakkında arama kaydı c¸ıkarıldığı bilgisi verilen iddianamede, şüphelinin c¸es¸itli sagˆlık raporları sunmak suretiyle vaizlik go¨revine devam etmediği, 20 Mart 1981'de bu go¨revinden istifa ettiği, hakkında sıkıyo¨netim komutanlıgˆının koymus¸ oldugˆu arama kaydına ragˆmen altı 6 yıl boyunca yakalanmadığı ve 12 Ocak 1986'da Burdur'da yakalanması sonrasında ise bazı yetkililerin araya girmesiyle 13 Ocak 1986'da serbest bırakıldığı da hatırlatıldı.
"Bir din adamının tersine, ic¸inde bulundugˆu gu¨c¸ dengesine ve s¸artlara go¨re tutum ve davranıs¸larını degˆis¸tiren Fetullah Gu¨len, hakkında arama kaydı konulmasına ragˆmen, 12 Eylu¨l askeri darbesinin hemen o¨ncesinde, yapılan askeri darbelere destegˆini vurgulamıs¸tır." denilen iddianamede, kendisine bagˆlı Sızıntı dergisinin Haziran 1979 tarihli sayısındaki "Asker" başlıklı başyazısından bölümler sunuldu.
ADIM ADIM GEZEREK DARBE ZEMİNİ HAZIRLADI
Darbe sonrasında yine Sızıntı dergisinin Ekim 1980 tarihli sayısında kaleme aldıgˆı "Son Karakol" bas¸lıklı yazısında Gülen'in, "U¨midimizin tu¨kendigˆi yerde hızır gibi imdadımıza yetis¸en Mehmetc¸igˆe bir kere daha selam duruyoruz." ifadesini kullandığına değinilen iddianamede, o gu¨nden sonra cuntacı Kenan Evren'in elinde Kuran'la kent kent gezip ayetler okurken, Fetullah Gu¨len'in de Anadolu'yu adım adım gezerek, darbenin, NATO'nun, ABD'nin, 'ululemre itaat'in faziletlerini anlattığı belirtildi.
İddianamede, Gülen'in darbe dönemindeki faaliyetleriyle ilgili şu bilgilere yer verildi:
"Fetullah Gu¨len, 80'li yıllardaki 'fiili' mesai arkadas¸ı Kenan Evren'i yıllar sonra 'cennetlik' ilan etmis¸, 31 Ocak 2005'te Milliyet'e verdigˆi demec¸te, 'Evren Pas¸a, sec¸meli din derslerini mecburi yapmakla yararlı bir is¸ yapmıs¸tır. Genc¸lerin c¸ogˆu onun bu icraatı vesilesiyle din egˆitiminden nasiplerini almıs¸lardır. Bu is¸ kanaatimce o¨yle bu¨yu¨ktu¨r ki dogˆrusunu Allah bilir, hic¸bir sevabı olmasa bile bu icraatı ona yetebilir, ahirette kurtulus¸una vesile olabilir, cennete de gidebilir.' demis¸tir.
Gu¨len, o do¨nemde de mevcut siyasi iktidarla iyi ilis¸kiler gelis¸tirerek rakibi olarak go¨rdu¨gˆu¨ dini cemaatleri bastırıp onlardan dogˆan bos¸lugˆu doldurmus¸, gelis¸ip bu¨yu¨mek, 'altın nesil' olarak vurguladıgˆı mensuplarının devleti ele gec¸irip paralel bir devlet mekanizması olus¸turmaları ic¸in uygun bir ortam yaratmıs¸tır. Menfaatine uymadıgˆı, kendisine rakip olarak go¨rdu¨gˆu¨ zamanlarda ise bas¸ta kendisine bagˆlı medya organları ve devlet ic¸erisine yerles¸tirdigˆi mensupları olmak u¨zere tu¨m kurum ve kurulus¸larıyla, iktidarla TSK'yı, TSK ile halkı ya da halk ile iktidarı kars¸ı kars¸ıya getirmeye matuf her tu¨rlu¨ faaliyeti desteklemis¸ ya da bizzat organize etmis¸tir."
"Şiddeti maskelemek ic¸in din olgusunu kullandılar"
İddianamede, Fetullah Gu¨len'in zaman zaman "Yolları go¨zlenen bir nesil, Is¸ık Su¨varileri, Kur'an Nesli, Hak As¸ıgˆı, Fecir (Tan) Su¨varileri" dedigˆi "Altın Nesil"in, onun "ıs¸ık evleri" olarak adlandırdıgˆı evlerde yetis¸tirildiği ve bugu¨nku¨ halleriyle birer o¨rgu¨t mensubu haline getirildiği kaydedilerek, "FETO¨/PDY mensupları 1980'li yıllardan sonra tu¨m kamu kurulus¸larına yerles¸mekle kalmamıs¸lar, kendi sermayelerini ve finansal gu¨c¸lerini olus¸turmus¸lar, kendi is¸ adamlarını yaratmıs¸lardır. Örgüt, uyguladıgˆı cebir ve s¸iddeti maskelemek ic¸in din olgusunu kullanmıs¸, dine hizmet ettigˆini o¨ne su¨rerek toplumda mes¸ruluk kazanmayı amac¸lamıs¸tır." değerlendirmesinde bulunuldu.
Yogˆun bir propagandayla kitlelerin Fetullah Gu¨len'in mu¨rs¸it bir din adamı ve eğitimci olduğuna, zararsızlıgˆına, hayır is¸leri, insan yetis¸tirme, dinler arası hos¸go¨ru¨, barıs¸ ve diyalog oluşturma amaçladığına inandırıldığı anlatılan iddianamede, "Tu¨rkiye, yurt dıs¸ında binlerce okul ac¸an, egˆitim veren bir dini grup sanarak bu o¨rgu¨te itimat etmis¸tir. Bu nedenle o¨rgu¨t hızla her alanda kitlesel s¸ekilde kadrolas¸ıp yerles¸erek sistemin bir parc¸ası olmayı as¸arak yo¨neticisi haline gelmis¸tir. Hatta devlet sistemi kimi alanlarda bu o¨rgu¨t u¨yeleri olmadan is¸lemez gibi go¨sterilmis¸tir. Bas¸bakana, bakanlara so¨zde suikastlar ve askeri darbeler o¨nlenmis¸, tero¨r o¨rgu¨tleri ve suc¸ o¨rgu¨tleriyle mu¨cadele edilmis¸, sistemin o¨rgu¨t u¨yeleri tarafından idame ettirildigˆi havası verilmis¸tir." denildi.
Darbelerden etkilenmemek ve sempati kazanmak adına her askeri mu¨dahale o¨ncesi ve sonrası ordu lehine su¨rekli ac¸ıklamalar yapan Gülen'in, o¨zellikle Genelkurmay bas¸kanları ve TSK hakkında o¨vu¨cu¨ so¨zler sarf etmeye o¨zen go¨sterdiği, bu sayede suc¸ o¨rgu¨tu¨nün u¨lkede gerc¸ekles¸en hic¸bir ihtilalden olumsuz etkilenmediği, tersine her askeri darbeden sonra daha da bu¨yu¨yerek gu¨c¸lendiği vurgulanan iddianamede, ku¨resel gu¨c¸lerle ilis¸kisi bariz olan Gülen'in, "İnanmıs¸ bir insanın Batı kars¸ısında, Batı'yla entegrasyon kars¸ısında, Amerika ile entegrasyon kars¸ısında olması du¨s¸u¨nu¨lemez." ifadesiyle bunu mes¸rulas¸tırdığı aktarıldı.
Cemaatin, korkunc¸ bir deve do¨nu¨s¸mesi ve tero¨rizme yo¨nelen u¨c¸u¨ncu¨ as¸amasının, 28 S¸ubat 1997 postmodem darbe vakasından sonraki su¨rec¸ olduğu bilgisi verilen iddianamede, "Bu evrede Fetullah Gu¨len yurt dıs¸ına kac¸mıs¸, cemaatin so¨ylemi degˆis¸mis¸, evrensel, ku¨resel ifadeler kullanılmaya bas¸lanmıs¸tır. ABD'ye giden Gu¨len, Tu¨rkiye'deki milliyetc¸i, devletc¸i retorik yerine, dinler arası diyalog, vatan kavramı yerine birtakım dini sembollerle ifade edilen seyyar vatan ve insan haklan kavramı etrafında ku¨reselles¸me konseptine uygun yeni bir so¨ylem gelis¸tirmis¸tir. ABD merkezli c¸es¸itli lobiler ve neoconların hassasiyetini dikkate alan bir 'I·slam' arayıs¸ına girmis¸tir. Tu¨rkiye'de ise cemaat, kamu kurumlarında kitlesel kadrolas¸masını tamamlamıs¸, birer birer devlet kurulus¸ları, idareleri ve stratejik kurumları ele gec¸irip haricen yo¨netmeye bas¸lamıs¸tır." ifadesi kullanıldı.
Aristokratik zümre eliyle siyasal gücü yönetme hedefi
"FETO¨'ye u¨yelik ic¸in dindar veya inanc¸lı olmak s¸artı aramadıgˆı gibi Mu¨slu¨man olmak da gerekli degˆildir." denilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Bu o¨rgu¨te go¨re egˆer kis¸i himmetini veriyorsa is¸ledigˆi suc¸un veya gu¨nahın bir o¨nemi yoktur. Mes¸ru olmayan yollardan elde edilen kazanc¸tan o¨rgu¨te istenen pay verilmis¸se, is¸lenen gu¨nahın suc¸un u¨zeri o¨rgu¨t tarafından organize olarak o¨rtu¨lmektedir. Sonuc¸ itibarıyla Fetullah Gu¨len'in o¨gˆrenilmesini istemedigˆi ve ac¸ıkc¸a dile getirmek yerine gerc¸egˆin bu¨tu¨nu¨nu¨ parc¸alara ayırıp dolaylı olarak ifade ettigˆi hayalindeki ideal siyasi du¨zen; Tu¨rkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tu¨m anayasal kurumlarının, yasama, yu¨ru¨tme, yargı erklerini ele gec¸irmek ve bu su¨rec¸ tamamlandıktan sonra devleti, toplumu ve fertleri FETÖ'nün ideolojisi dogˆrultusunda yeniden dizayn ederek oligars¸ik (aristokratik) özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasal gücü yönetmektir."
Ceza istemi
İddianamede, 1 yüzbaşı, 3 üsteğmen, 5 astsubay, 20 uzman çavuş ve 34 er olmak üzere 63 asker hakkında, "Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs etmek", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevini yapmasını engellemeye ve ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" ve "Silahlı terör örgütüne üye olmak ya da üye olmaksızın yardım etmek" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.