Türk
demokrasi tarihine kara leke olarak geçen 28 Şubat darbesinin üzerinden bugün 20 yıl geçti. 1991'de yaşanan Körfez Savaşı sonrasında başlayan krizin ardından 1994'te 5 Nisan kararlarıyla gelen ekonomik devalüasyon ülkede ekonomik sorunların zirveye çıkmasına neden oldu. 1995'te yapılan seçimlerde yüzde 21 oyla birinci olarak çıkan Refah Partisi DYP ile hükümeti kurdu. Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın Başbakan olarak görevi devralmasının ardından ekonominin düzeltilmesi için önemli adımlar atıldı. Ancak bundan rahatsız olan perde arkasındaki güçler hayali tehlikeler ve tehditler üretip sözde şeriat paranoyasıyla "Rejim elden gidiyor" söylemleri yaygınlaştırıldı. Hükümet üyelerinin ve icraatlarının tamamı "şeriat" başlığı altında rejimi yıkmaya dönük olduğu fikri işlendi.
TÜSİAD VE DOĞAN
Ağustos 1996'daki YAŞ toplantısından sonra TÜSİAD, Barolar Birliği, Yargıtay'dan hükümete yönelik laiklik eleştirileri yöneltilmeye başladı. Daha sonrasında medya üzerinden algı operasyonları devreye sokularak, her gün TV'lerde laiklik elden gidiyor yayınları yapılmaya başlandı. Aydın Doğan'ın Hürriyet gazetesi hükümeti tehdit etti. Cüppe, sakal ve asalarıyla kendi hallerinde yaşayan insanlar, ülkenin dört bir yanını sarmış gibi gösterilmeye çalışıldı. 4 Şubat 1997'de Ankara Sincan'da tanklar geçiş yaptı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya "İrtica, PKK'dan daha tehlikeli" dedi. 28 Şubat 1997'de MGK toplantısında alınan kararlarla ülke çapında irticacı avı başlatıldı. Akademisyenler, subaylar ve yöneticiler görevlerinden uzaklaştırıldı. 6 Aralık 1997'de Siirt'te okuduğu şiir nedeniyle dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında dava açıldı. 1999'da görevinden uzaklaştırılarak hapse atılan Erdoğan'ın kurduğu AK Parti, üç yıl sonra yapılan seçimlerde tek başına iktidar oldu.
'HİÇBİR ZAMAN VATANIMIZA KÜSMEDİK'
28 Şubat 1997'de hapse giren ve hukuki mücadelesinin ardından cezaevinden çıkarak görevine dönen Kırkpınar Ağası Alper Yazoğlu Ortaokulu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni İsmail Çelik, "28 Şubat bizler için bir imtihandı. Hiçbir zaman vatanımıza küsmedik. Öğretmen olarak görev yaptığım dönemde bize de bir operasyon yapıldı. Evimizden dini kitaplar alındı. Bu kitaplar Milli Eğitim Bakanlığımıza ait tavsiyeli kitaplardı. Tabii o süreçte bunları sorgulamak ve söylemek mümkün değildi. Belli bir gözaltı süresinden sonra bizler DGM'de 15 yılla yargılandık. Hayali ve uydurma bir örgüt olan Tevhid Selam Örgütü'nün üyesi olarak lanse edildik" diye konuştu.