"
Kahrolsun..." diye başlardı
"Bir orman gibi kardeşçe" yaşamak isteyenlerin yazdığı duvar yazıları bile.
'Ötekiler' kahrolursa sanki
'bizim taraf' yaşardı. Yoksa tersi mi olurdu? Biz büyüdük ama kirlenmedik; ölüme davetiye çıkaran yanlışlar içinde öfke saçarak zekâ pırıltısından nasipsiz duvar yazıları yazıyorduk. Plansız ve rastgeleydik. Ya polis gelir ve duvardaki yarım kalmış
"Kahr..." yazısını görüp de kelepçelerse ellerimizi... O eciş bücüş yazıların içeriğiyle pek ilgilenmez, yazanlar da zaten o mesajın kimseyi etkilemeyeceğini bilir ve fakat sert ve öfke yüklü o sığ sloganlar,
"Burası benim bölgem" diyen külhani bir mesaj taşırdı. Ölüme çare bulunabilirdi belki ama duygusallığa izin yoktu. Aşk yasaktı; kızları
"bacı", erkekleri
"gardaş" yapmıştık çünkü. Yılın en özel günü bile atlanır, hiç kimse
"Seni seviyorum..." diye başlayan bir duvar yazısı yazamazdı. Dün dünde kaldı cancağızım ve duvar yazıları da değişti.
"Havalara giren birine hiç dokunmayın; ne kadar yükselirse o kadar sert düşecektir" diyor öfkesi açığa çıkan biri. Ve
"Sırtından vurana kızma. Ona güvenip arkasını dönen sensin" diye haşlıyor bir başkası. İkisi de haklı. Ama soruyor insan, arkadaş kim, dost neyin nesi?
"Hadi simit satanı anlıyorum; kestane satanı da. Peki, dost satmak da ne oluyor? O da mı ekmek parası?" diye soruyor Can baba.
'Dil yarası' geçmez diyenlere Can'dan bir söz daha:
"Kimseyi kırma; sözden ağırı yoktur. Beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz." Yıllar önce nice duvar yazısına
"Halkın..." diye birlikte imza koyduğum bir dost geliyor uzaklardan. 31 yıl geçmiş
Ömer'imizi görmeyeli. Gelecek ve önce
"Söz" verecek bir daha öyle uzun ve uzak kalmayacağına. Ama asıl sözünü, içinde sakladığı sevdalısı
Ünal'ına,
"Yapraklara dallara / Yeşillere allara gülüm / Gayri vermem seni ellere" diye söylerken, gözümde yaş, yüreğimde sızıyla vuslatınıza bakıp bağıracağım ben de hançeremden: Duvar yazıları değişse ve kirlense de insan, değişmez insan kalabilenin gerçek özü. Unuttuğumuz o duvar yazılarının en hası da aşk olsun diyen insan sözü...