Savaş ortamı öncesinde Suriye'ye gidenler bilirler, şehirlerin altı üstü tabelayla doluydu. Öylesine bir kirlilik vardı ki kenar mahallede 2 metre cepheli bakkal dükkanının üzerinde bile 4 metre genişliğinde ve deyim yerindeyse göğe kadar uzanacak devasa tabelalar olurdu. Gaziantep de bu aralar o hale geldi. Sadece işyerlerinin tabelaları değil, biraz da belediyeler zemin hazırladı buna. Zira kentin bazı bölgelerinde çok yoğun bir tabela kirliği varken, belediyelerin bir şey söylemeye hakkı olmayacak kadar kendileri yeni bir kirliliğe neden oluyorlar. Kimse alınmasın ama bugün belediyelerin hala kurmaya devam ettiği billboard, dijiboard ve tabelalar ciddi bir görüntü kirliliği oluşturdu. Neredeyse evlerin pencerelerini kapatıp billboard yapacak hale geldiler. Dikilen her billboard hem belediyelere gelir kapısı (aslında çok düşük bir gelir) hem de kendi reklamını yapacağı yeni bir alan demek olduğu için habire sayıları artıyor. Sokaklarda boş yer kalmadı, caddeler çoktan elden gitmişti zaten. Oysa vatandaşların önemli bir bölümü bu açık hava kanallarını göremiyor bile. Çünkü evden işe araçla gidip gelen biri kolay kolay başını kaldırıp bunlara bakamıyor ve araç kullanan insan sayısı son yıllarda habire artıyor. Dahası harcama yapabilecekler de bu kesimler... Ancak kısa mesafeli yürüyüşlerde köşe başlarında olanları dikkat çekebiliyor. Ötesi sadece sokakta zaman öldüren işsiz güçsüz takımının nazarına takılıyor. Hoş memlekette işsiz de kalmadı ya. Eleman ilanı verin kaç hafta sonra istediğiniz kişiyi bulacağınızı kestirmeniz mümkün değil. Peki çok da işe yaramadığı halde nedendir bu yoğunluk? İşin içinde farklı yerlere akan bir gelir mi söz konusu? Malum, bunların baskısı, söküp takması ayrı ayrı para demek.