Türkiye son yıllarda ciddi bir büyüme trendinde; Güneydoğu ve amiral gemisi Gaziantep ise ülkenin çok da önünde bir büyüme sergiliyor. Büyümenin mimarları elbette sanayi üretimi ama önemli bir sektör sanayide farklı yönleriyle öne çıkıyor Gaziantep'te, un üreticileri. Tarım arazisi komşu illere göre çok az olan, tarımsal üretimi ancak kendi beslenme tüketimi için yeterli iken ülke ihracatında hatırı sayılır bir yer edinen Gaziantep'teki un üreticileri büyük bir takdiri hak ediyor. Erhan Özmen başkanlığındaki Güneydoğu Un Sanayicileri Derneği (ki Erhan Özmen ülke genelindeki çatı örgütü olan TUSAF'ın da başkanı) bu başarıda yönlendirme ve vizyonuyla ciddi bir etkiye sahip. Hafta sonu sessiz sedasız bir şekilde kongresini yapan Güneydoğu Un Sanayicileri, Erhan Özmen'i yeniden başkanlığa seçti, aynı şekilde yönetim kurulu da güven tazeledi. Dernek üyeleri aynı zamanda 27 Nisan'da Ankara'da yapılacak TUSAF Genel Kurulu'nda Erhan Özmen'in yeniden aday gösterilmesi için de karar aldı. Özmen ile birlikte TUSAF yönetiminde Güneydoğu'yu bölgemizin en büyük un üreticisi olan Beşler Grup'tan Mesut Çakmak temsil edecek. Eminim ki TUSAF delegeleri Gaziantep'in üretim ve ihracattaki etkisini ve kendi vizyonlarını genişleten çalışmaların devamı için yeniden Erhan Özmen'i başkanlığa seçeceklerdir. Böyle bir düşüncede olmamın iki ayrı nedeni var. Birincisi, Erhan Özmen'in genç, donanımlı ve geleceği iyi öngören bir liderlik yapısına sahip olması. İkincisi ise Gaziantep'te öne çıkan sivil toplum önderlerinin veya siyasilerin geldikleri makamlarla büyümedikleri aksine o koltuğa/ kuruma çok şey kattıklarını iyi bilmem. Toparlayacak olursak, bir kişinin bir kuruma fayda veya zarar vereceğini kendi işlerinden çok iyi anlayabiliriz. Özmen gibi, sektörüyle birlikte kendisi de büyüyor, hatta daha ileride hareket ediyorsa bilin ki geleceği makama değer katacaktır. Yok eğer kendi işleri habire kötüye gidiyorsa, kendisi değerlenecektir. Kendi işini iyi yapamayan başkasının işinin üstesinden hiç gelemez! Var mı acaba aksini düşünen?