Bugün bayram; küslerin barıştığı, dost ve akrabaların buluştuğu, üzüntü ve kederin yerini mutluluk ve sevince bıraktığı kutsal bir gün. Teknoloji geliştikte sınırların ortadan kalktığı, sanal yakınlaşmanın en üst düzeye çıktığı ancak tersine eski sıcak ilişkilerin de (maalesef) ortadan kalktığı bir dönemde yaşıyoruz. Şimdikiler ne kadar güzel olsa da belli bir kuşaktan herkesin zihninde mutlaka eski bayram günleri vardır. Pek çoğumuz mutlaka 'Nerede o eski bayram günleri' diye şöyle bir iç geçirmişizdir. Aslında bayramlar hep aynı bayram, değişen biziz. İnsanın sorumluluk ve hayattan beklentileri arttığı sürece mutlu olması da bir o kadar zorlaşıyor. Yoksa zaman akıp gitse de değişen bir şey yok. Bayram aynı bayram. Çocukluğumuzda bizim mutlu olduğumuz gibi şimdinin çocukları da tıpkı bizim yaşadığımız gibi bayramdan o hazzı alıyor; günler öncesinden hazırlıklara başlıyor, o heyecanı yaşıyor. Kendisine alınan bayramlık giysilerin, verilen harçlıkların sevincini aynen bizim yaşadığımız gibi yaşıyor. Yalnız şöyle bir sorun var ki tehlike burada; Gittikçe yabancılaşıyoruz birbirimize. Eskiden mahallenin bir ucundan öteki ucuna kadar ev ev dolaşıp şeker, harçlık toplayan çocuklar yok ortada. Onun yerine, yakın akraba ve aileden gelecek harçlıkları sanal yollardan bekleyen, bayramı sanal alemde kutlayan bir nesil var. Çünkü iş-güç ayağına eşdost- akraba ziyaretlerini keserek, bayramları yatıp dinlenme ve tatile çıkma dönemi olarak görmeye başlayan biz büyükler, çocukların bayramı bayram gibi yaşamasına da engel olmaya başladık. Gelin bu bayram tersini yapalım, ne kadar akraba ve dostumuz varsa, onların gelmesini beklemeden evlerine kadar gidip bayramlarını kutlayalım. Öyle telefon, SMS ile değil yüz yüze muhabbet edelim. Bakın o zaman bayram nasıl da "bayram" oluyor. İyi bayramlar...