Buğday ve mısır hasadı sonrası Çukurova'da anız yakılması, her ne kadar yasak da olsa sağlık konusunda tehdit oluşturuyor. Hasat sonrası toprakta kalan bitkisel artıklar yakılarak toprak bir sonraki üretim için işleniyor. Anız yakılması ile oluşan sera gazı içerikli duman kadar, yanma sonucu oluşan kül rüzgarın etkisiyle Adana kent merkezine ve geniş bir alana yayılıyor. Sis ve dumanın oluşturduğu koku her yıl milyonlarca insanı rahatsız ediyor. Anız sonucu oluşan kirli hava, astım hastası ve yaşlıların sağlığını olumsuz etkiliyor.
Anız yakılmasının toprak için olduğu kadar çevre için de zararları olduğunu söyleyen Prof. Dr. İbrahim Ortaş, yapılan uyarılara rağmen çiftçinin anız yakmaya devam ettiğini belirtti.
Çiftçilerin anız yakarak toprağı fakirleştirdiğine dikkat çeken öğretim üyesi Ortaş, "Atmosfer salınan sera gazları toplum sağlığı kadar hepimizin geleceğini etkileyecek olan iklim değişimlerine yol açacak düzeyde yüksektir. Bölgede yüz binlerce dekar alanda yanan anızın çıkardığı gazların miktarı ciddi bir tehdit oluşturacak düzeydedir. 1.8 milyon insanın yaşadığı Adana kentinin anız külleri ile kirlenmesi sonucu binlerce hanede binlerde ton su ve deterjan kullanılarak çevre başka bir şekilde kirletilmektedir." diye konuştu.
Anız yakılmasının orman yangınlarını tetiklediğine değinen Ortaş, "Tarım arazilerinde anız yıkılması sırasında oluşan yüksek ısının, topraktaki yararlı maddeleri yok edip meyve ve sebzeleri kalitesizleştirilmektedir. Genelde aynı toprakta hasat sonrası yakma işleminin üst üste 4-5 kez tekrarlanması durumunda, topraktaki kalitenin geri kazanımını uzun yıllar alacak şekilde zorlaştırdığı biliniyor. Her yönü ile sakıncalı ve zararlı olan anız yakılması temelden yasaklanmalıdır." ifadelerini kullandı.
