Sinemayı seviyoruz,
filmleri seviyoruz… Ve hatta o güzel filmlerin içindeki güzel insanları da bazen sanki gerçekten tanıyormuş gibi,
dost gibi, arkadaş gibi seviyoruz… Hem hikayedeki karakterin gücü, hem de canlandıran
oyuncunun yeteneği sayesinde. İşte yine öyle bir film izledim. Sevgiyle ve fakat bir yandan da hüzünle… Başrolde geçen Haziran ayında
yaşama veda eden, çok beğendiğim ve her zaman perdenin ötesinden gerçekliğini, sıcaklığını hissettiğim
James Gandolfini vardı.
***
Filmin adı
"Enough Said/ Başka Söze Gerek Yok". Yönetmen
Nicole Holofcener daha önce hep televizyon için çalışmış, sinemada yönetmen olarak yeni karşılaştığımız bir isim ama buna karşılık hayli başarılı,
derli toplu ve etkileyici bir film çıkarmış ortaya… Ve tabii başrollerde
Gandolfini ile en az onun kadar güçlü
Julia Louis-Dreyfus müthiş tatlı, naif, beyazperdede akıllara yazılacak
bir çift oluşturuyorlar. Boşanmış, çocuklu, orta yaşlardaki çiftimiz bir partide tanışıp çok güzel bir
ilişkiye başlıyorlar ancak ne yazık ki kadın kısa süre sonra adamın
eski karısıyla dost oluyor… Sevdiği adamı eski karısının ağzından dinliyor… Bir süre sonra onu, zamanında epey
mutsuz yaşanmış bir ilişkinin diğer kahramanının yarattığı
şablon ve bakış açısıyla algılamaya başlıyor… Hatta bununla da kalmayıp zamanla adamın eski karısı gibi davranıyor, konuşuyor. Gel gelelim film tüm bu süreçlerin, ilişkilerin,
duygu durumlarının tahlilini doğru yapıp derdini net olarak izleyiciye anlatmayı başarıyor… Öncelikle, kadınımızın yaptığı seviyesiz bir
casusluk değil, geçmiş deneyiminden gelen korkuları nedeniyle aslında
yeni ilişkiye başlarken içgüdüsel olarak karşı tarafı kontrol etme,
doğrulama ihtiyacı… Ve ikinci hakikat de, aslında kimsenin mutlak biçimde herkes için iyi ya da kötü olmadığı… Biriyle yakalanamayan mutluluğun, size
uygun başka biriyle alasıyla yaşanabileceği. Öyküde ana eksendeki bu ilişkinin dışında, kadın ve erkeğin kendi dost çevreleri, kendi çocukları ya da çocuklarının arkadaş ve aileleriyle olan ilişkilerindeki
yan öyküler ve yan karakterler de müthiş zekice... Film, bir grup insanın yaşamından bir kesiti tüm boyutları,
duyguları, çelişkileri, tartışmalarıyla eksiksiz bütün olarak ve
büyük doğallıkla izleyiciye aktarıyor.
***
O güzel insanlar bir anda gidiveriyorlar işte…
James Gandolfini artık yok ama tatlı tebessümü aklıma geldikçe hala içimi ısıtıyor.
"Başka Söze Gerek Yok" bu yüzden bana göre iki kere önemli: Hem çok i
yi film, hem de Gondolfini'nin
hatırasını taşıyor. Son günleri, son halleri, son gülüşleriyle…