Gaziantepspor'da yaşanan tantananın temel nedeni, pek çok kulüpte olduğu gibi "tek adam" hegemonyası.
Önceki gün Radyospor'a konuşan Başkan İbrahim Kızıl, "Para benim istediğimi yaptım" dercesine esip gürlemiş. Kimseden 1 kuruş almadığını, veren olmuşsa bire yüz iade etmeye hazır olduğunu söylemiş.
Gaziantepspor'un toplam borcunun 50 milyon lira civarında olduğunu söyleyen Kızıl, cezaevine girmesi nedeniyle kendi şirketlerinin kullandığı kredilerin bankalarca geri çekildiğini, bu nedenle daha önce 'her sıkıştıklarında' olduğu gibi artık kendi şirketlerinden kulübe borç veremediğini de özellikle belirtmiş.
Sıkıntı da bu zaten.
Taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışmak bugüne kadar kimseye fayda sağlamadı ki sana da sağlasın.
Kimse senin hırsız olduğunu söylemedi ki...
Öyle yönetimdekilerden, şehrin ileri geleninden, belediyesinden para almadan şu işler yapılabilir, bunu yapmalıydın demeye çalıştık aylarca.
Celal Doğan'dan devralırken 15-16 milyon lira borç olduğunu söylüyorsun, şimdi ise borcun 52 milyon olduğunu da belirtiyorsun ya neredeyse 40 milyon liralık fazla borç var, bu niye?
İyi yönetemediğinden olmasın!
Celal Doğan döneminde rahmetli Asım Atmaz dünyanın öbür tarafına gider, balta girmemiş Afrika ormanlarındaki kabilelerde bile yetenek arardı. Kulübün en büyük geliri de kazandırılan bu yeteneklerin satışından gelirdi. Transferde boşa para harcanmazdı, Bülent Uygun gibilerine para kaptırılmazdı hiç...
Sorun "tek adam"lıkta dedik ya Celal Doğan da tek adamdı ama ekibini iyi seçmişti, herkes işini iyi yapıyordu.
Şimdi ise ekip yok, bir tek Mehmet Kızıl var. O da gelen saldırıyı bertaraf etmek için...
Sorun buysa çözümü de basit aslında;
Hazır Kızıl kongreye ve görevi bırakmaya ikna edilmişken bir daha benzer acıların yaşanmaması için güçlü bir yönetim seçilsin, profesyonellere daha çok ortam oluşturulsun.
Verin görevi işi bilene sonra hesabını sorun.
Böyle parasıyla gelip iş yap(amay) andan hesap-mesap soramazsınız.
Ancak sopa zoruyla gönderebilirsiniz!.. Olan da testiye olur...