Nazım Hikmet sorar ya bir şiirinde ressam Abidin Dino'ya
"Mutluluğun resmini yapabilir misin?" diye… Peki ya acının resmini yapabilir misiniz? Tarifini yazabilir misiniz? Ben yazamıyorum. Daha geçen hafta çözüm süreci sayesinde bölgeden acı haber gelmediği için duyduğumuz sevinci okumuştunuz bu köşede. Terörden ne farkı var ki son üç gündür yaşadıklarımızın? Dünyanın en büyük 10. ekonomisi hedefine yürüyen bir ülkenin tökezlememesi için, dünyada uğruna akıl almaz siyasi ve silahlı savaşlar yapılan enerji kaynaklarında iş güvenliği konuşulacak en son konu olmalı. Ve artık 10. ekonomi hedefine yürüyen bir ülkede nasıl ki terörün arkasında gözü yaşlı analar, eşler, evlatlar bırakmasına dur denilebilmiş ise madenler için de depremler için de denilebilmeli. Bu musibetten, bu faciadan bir nasihat çıkarabilmeliyiz. On gün sonra, yirmi gün sonra bunu unutmamalıyız. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün de söylediği gibi; Bu acıları nasıl gelişmiş ülkeler yaşamıyorsa artık biz de bütün kuralları gözden geçirmeli ve tedbirleri almalıyız. Oysa bugün 19 Mayıs'ı yazacaktım. Gençlerimize,
'Umudumuz sizsiniz umutsuz olmayın' diyecektim. Dedim ya yazamıyorum ne acıyı, ne bayramı…
Sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. Çünkü gök gürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşatan. William Shakespeare