Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "Fethullahçı Terör Örgütü" olarak isim verdiği Gülen cemaati mağdurlarından, Paralelcilerin tuzağıyla 400 milyon liralık kayıp yaşayan Mersinli işadamı Mahmut Arslan'ın avukatı Murat Altındere, gelişmeler üzerine açıklama yaptı. Altındere, "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Paralel Yapı ile hukuki mücadelede çok önemli bir aşama kaydetti. Başsavcılığın hazırladığı iddianamede, 'Türkiye Cumhuriyeti Devletine paralel bir 'Cemaat Devleti' oluşturulduğu ve devlet egemenliğini fiilen bu örgütün ele geçirmek için gizli faaliyet yürüttüğü böyle bir terör örgütünün varlığına ve amacına ilişkin somut deliller elde edildiği' belirtildi. Bu tespit hukuki açıdan bundan sonraki soruşturma ve davalar için çok önemli bir dayanak olacak" dedi.
AYRINTILI BİLGİLER VAR
Altındere, "Türkiye'de bir örgütün terör örgütü olup olmadığı konusunda değerlendirme yapmaya yetkili kurum olan Emniyet Genel Müdürlüğü Terör Daire Başkanlığı'nın 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması' hakkındaki raporunda örgütün kuruluşu, amacı, stratejisi, yönetim modeli, hiyerarşik yapısı, paralel devlet kurma çabası, haberleşme ağı, arşivi, uyguladığı siyasi ve terör baskısı, medya ve psikolojik hareket araçları, eğitim alanı, mali yapısı, gelir kaynakları, ideolojisi, terörle ilgili bağlantıları hakkında ayrıntılı bilgiler var. Bu bilgilere değinilen iddianamenin netice ve kanaat bölümünde, paralel devlet yapılanması olarak bilinen örgütlenmenin bir terör örgütü olduğu, cebir ve şiddet faaliyeti dikkate alınarak terör örgütü olarak nitelendirildiği bildirmiştir" diye konuştu.
TANIMI YAPILMAMIŞTI
Bu iddianamenin, Paralel Yapı ile mücadelede çok önemli bir hukuki adım olduğunu kaydeden avukat Altındere şöyle devam etti: "Çünkü bugüne kadar bu örgütün varlığı ve tanımı hukuki olarak yapılmamıştı. Soruşturmalar da bu hukuki boşluk nedeniyle genelde TCK. 220 maddesindeki 'suç işlemek amacıyla çete kurma' maddesine dayandırılabiliyordu. Bu da basit bir çete örgütlenmesinden farklı bir hukuki yaptırım getirmiyordu. Artık bu iddianame ile birlikte 'Fethullahçı Terör Örgütü'nün hukuki varlığı kabul edilmiş oldu ve örgüt yöneticileri, üyeleri ve destekleyicileri hakkında bundan böyle TCK'nın Beşinci bölümünde tanımlanmış olan "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı TCK 309. maddesine ve "Hükûmete karşı suçlar" başlıklı TCK 312. maddelerden soruşturma ve davalar açılabilecektir."