Anadolu'nun en çok kültürel ve tarihi birikimi olan, en eski kentleri arasındaki Tarsus, Hıristiyanlar için ayrı bir anlam taşıyor. Tarihçilerin, "Kudüs'te baskı gören Hıristiyanlığın, dünyaya huzur içinde yayıldığı yer" olarak ifade ettikleri Tarsus, bunun öncüsü olan Roma vatandaşı bir Yahudi olan St. Paulus'un yaşadığı evi de barındıran kuyu ve adını taşıyan kiliseye ev sahipliği yapıyor.
TARSUSLU BİR YAHUDİ GENCİ
Tarihi bilgilere göre St. Paulus, İsa'dan sonraki ilk yüzyılda Tarsus'ta doğdu. Ailesiyle çadırcılık yapan St. Paulus, eğitim için gittiği Kudüs'te Hıristiyanlıkla tanıştı ve "Tarsuslu Paulus" olarak anılmaya başlandı. İncil'i yayma çabaları ve Kudüs yolculuklarıyla Hıristiyanlığa hizmet etti. Tarsus'ta Antik Cadde'ye 200 metre mesafedeki 30 metrelik su kuyusu ve çevresi St. Paulus'un yaşadığı yer olarak kabul ediliyor. Romalılardan bu yana kuyudaki suyun kutsal ve şifalı olduğuna inanılıyor. Aynı yerdeki mimari yapının, Paulus'un doğduğu ev olduğu tahmin ediliyor.
KUTSALLIĞINA İNANILIYOR
Saint Paulus Kilisesi ise ilçenin güneyindeki Ulu Camii semtinde bulunuyor. St. Paulus'a adanan yapının 17'nci ya da 18'inci yüzyılda inşa edildiği tahmin ediliyor. Kilise, iki sıra halinde dört sütunla 3 nefe ayrılmış ve üzeri tonozla örtülmüş durumda. Kilisenin kuzeydoğu köşesinde çan kulesinin eski yeri bulunuyor. Tavanın merkezinde Hz. İsa, Yohannes, Mattios, Marcos, Lucas'ın freskleri yer alıyor. Batı iç mekan ve girişin üstünde ilk iki sütunun taşıdığı ahşap asma kat bulunuyor. Hıristiyanlar, kiliseyi hac amacıyla düzenli olarak ziyaret ediyor.