Cumartesi gecesi çocuklarımızı çocuklarımıza öldürten hain Gaziantep saldırısına ilişkin haber kanalları bölgeden isimlerle canlı bağlantıya geçip yorumları alıyorlar. Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi bir akademisyen CNN'de Didem Arslan'ın sorularını yanıtlıyor. Halkın psikolojisini başından geçen bir olayla anlatmaya çalışıyor:
"Trafikte kırmızı ışıkta dururken önümdeki aracın lastiği patladı. Çıkan ses karşısında yayalar kendini yere attı." Keza benzer olay geçen gün Antalya'da yaşanıyor. Dağdan kaya düşüyor, oluşan ses karşısında ambulansı, güvenlik güçleri bölgeye akın ediyor. Toplum olarak öyle acılar kaydettik ki hafızalarımıza, otomobilin lastiği patlasa başımıza bomba yağıyor sanıp panikliyoruz. Böyle bir psikolojide olan halk Fırat Kalkanı Operasyonu'nu duyunca
'Savaşa mı girdik?' kaygısı yaşadı. Kaygılandı çünkü ülkenin ve silahlı kuvvetlerimizin içinde bulunduğu bu sıkıntılı dönemden, F16'ları kullanacak subay yok söylemlerinin ortalıkta dolandığı bir dönemden geçiyoruz.
TSK, Cerablus'ta DAEŞ hedeflerini havadan ve karadan bombaladı. Türk askerinin desteğini alan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Cerablus'ta kontrolü sağlayınca kaygılar değişti. Aslında sınır güvenliğimizi teminat altına almak amacı ile yapılan Fırat Kalkanı Operasyonu çok daha büyük bir şeyi başardı:
Halkın TSK'ya olan güvenini tazeledi. Fırat Kalkanı Operasyonu ile halk, hiç kimsenin, hiçbir ülke ya da örgütün Mustafa Kemal'in askerlerinin bileğini bükemeyeceğini, ona güvenmeye devam edebileceğini gördü. Tam da
Büyük Taarruz'un yıldönümü öncesi ordumuzun bu başarısı gerçekten yüreğimizi kabarttı. Herkes bilmeli ki hükümetimiz TSK içine sızan vicdansız FETÖ'cüleri hızla temizliyor. Askerimiz hain kumpaslara geçit vermez. Allah askerimizin bu operasyonda muvaffakiyetini daim etsin.