Türkiye'nin ilk çeyrekte yüzde 5 büyümesi her şeyden önce güçlü bir ekonomiye sahip olduğunu söylüyor.
Küresel ekonomide toparlanmanın başladığını söylüyor. Bunu da en çok ihracatın büyümeye yaptığı olumlu katkıdan anlıyoruz.
Özellikle en büyük dış müşterimiz yani en önemli ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği'ndeki toparlanmanın meyvelerini topluyoruz.
Referandum öncesi ve sonrası uygulanan politikaların olumlu etkisi olduğunu söylüyor.
Son dönemde hükümetin reel sektöre olan ilgi ve çabasını da takdir ediyoruz. Vergi indirimi, yeniden yapılandırma, teşvikler, özellikle Kredi Garanti Fonu aracılığıyla sağlanan krediler reel sektöre nefes aldırdı.
Beklentilerin üzerinde gerçekleşen büyüme aslında potansiyelimizin altında. Önemli olan potansiyeli tam kullanabilmek ve sürdürülebilir kılmak.
Dolayısıyla büyümeyi sadece ihracata ya da piyasalarda likidite bolluğuna odaklamak yanlış olur. Dış kaynaklı gelişmeler her zaman risk taşır.
Son uygulanan politikalarla açılan kredi muslukları piyasaları hareketlendirdi ama bankaların kaynak maliyetini artırdı. Kredilerin mevduata oranı yüzde 125'lere çıktı. Çünkü tasarruf kültürü olmayan bir toplumuz. Piyasalardaki bol para da enflasyona yol açıyor.
Yatırımların büyümeye katkısının ne olduğuna da bakmak lazım. Piyasalardaki bol para yatımlara dönüşüyor mu? Son rakamlar yatırımların sadece yüzde 2,2 arttığını söylüyor.
Özetle;
*Büyüme rakamımız piyasalara moral verdi. Bunu sürdürülebilir kılmalıyız.
*
Sürdürülebilir büyüme için mutlaka ama mutlaka katma değer yaratan yatırımlar gerek.
*Yatırım için reel sektörün finansman maliyeti çok yüksek, faizlerin düşmesi gerek.
*Faizlerin düşmesi için enflasyonun kontrol altına alınması gerek.
İSO 500 VE TİM 1000'DE GAZİANTEP
Bayramdan önce ülke
ekonomisi için önemli veriler
sunan iki araştırma sonucu
yayınlandı. İstanbul
Sanayi Odası tarafından
hazırlanan Türkiye'nin 500
Büyük Sanayi Kuruluşu (İSO
500) ve Türkiye İhracatçılar
Meclisi tarafından hazırlanan
İlk 1000 İhracatçı Firma.
Gaziantep adeta her iki listeye de damgasını vurdu. İSO 500'deki firma sayısını 26'ya yükseltirken ilk 1000 ihracatçı listesinde ise 76 firma ile İstanbul ve İzmir'in ardından üçüncü oldu.
Bu başarı 2016 yılının tüm zorluklarına rağmen elde edildi. Küresel iyileşme ile birlikte iç piyasalarda finansmana erişimin kolaylaşması ve enflasyonist baskıdan kurtulma sağlanırsa başarının daha büyüğü kaçınılmaz olacaktır.