İstanbul'da yaşadığım 27 yıl boyunca, her yıl ortalama iki kere gelmişimdir Samsun'a. Otobüsle, uçakla, arabayla... Son yıllarda ailece doluşuyoruz bir arabaya, öyle geliyoruz. En güzel zamanlarımızdan biri arabayla Samsun seyahatleri. İstanbul'dan başlayıp Sarp Sınır Kapısı'na kadar uzanan Karadeniz otobanının Samsun-Gerede bölümündeki inşaat, sanıyorum on yıla yakın zamandır devam ediyordu. Birçok noktada, inşaat yüzünden zorluk yaşıyorduk tabii ki... 12 saatte falan gelebiliyorduk buraya. Temmuz ayında yine arabayla geldik. İstanbul'dan saat 12.30'da yola çıktım, akşam Samsun'da iftara yetiştim. Normal bir hızla geldim ve 740 kilometreyi yaklaşık 8 saatte kat ettim. Karadeniz otobanı, Tosya ve Samsun'un girişi dâhil birkaç nokta hariç tamamlanmış. Bir de tabii ki benim güzeller güzeli memleketim Ünye'de, yolun şehir dışına alınma çalışmaları sürüyor. Gerçekten gurur abidesi bir otoyolumuz var artık. Köprüleri, tünelleri, asfaltının kalitesiyle. Süper... 18 Haziran tarihinde yayınlanan özel Samsun ekimizde, Samsun'a 1984 yılında ilk kez geldiğimi ve burada yaşadıklarımı yazmıştım. Yıllar içinde buraya geldikçe, en fazla Çiftlik Caddesi'nde ya da Doğu Park'ta bir gezinti yapıyordum. Son gelişimde, bölge muhabirimiz Murat Alhan'la birlikte, keyifli bir Samsun turu yaptık. Batı Park, Amisos Tepesi, Atakum sahili ve son derece modern veriş merkezleri... Batı Parkı'ndan başlayıp Atakum'dan Kurupelit'e, üniversiteye kadar uzanan sahil bandı, yakın bir zamana kadar mezbelelikti. Tek kelimeyle muhteşem olmuş. Sahil şeridindeki yürüyüş ve bisiklet yolları ile araç park yerleri, son derece modern. (Özellikle bu sahil bandındaki çalışmadan ötürü, Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'ı kutlamak istiyorum.) Sonra şehir merkezine dönüp, eskiden Samsun otogarı olan alanda inşa edilen Piazza alışveriş merkezini gezdik. İstanbul'daki benzerlerinden fazlası var, azı yok Piazza'nın... Geçen yılki büyük selde zarar gören Lovelet alışveriş merkezi de konsept açısından Türkiye'de örneği olmayan, güzel bir çarşı olmuş. Ancak burayı planlayanların ve projesine onay verenlerin, su yatağında daha sıkı tedbir almaları gerektiğini düşünmemeleri çok vahim. Beni asıl şaşırtan, Cumhuriyet Meydanı'ndaki, eskiden Tekel fabrikası olan yerleşkeye, tarihi özelliklerini bozmadan yapılan Bulvar alışveriş merkezi oldu. Burada bu kadar güzel bir çarşı yapılacağına beni kimse inandıramazdı. Bulvar'ın, uluslar arası ödülleri varmış. Çok beğendim. Tabii ki bu kadar şehir turu atıp da gençliğimizin kafesi, ilk göz ağrımız Divan Kafe'ye gitmemek olmazdı. Hâlâ aynı yerde duruyor ve hâlâ çok güzel bir kafe. Netice olarak şunu söyleyebilirim. Gerek otoyolun katma değeriyle, gerekse parklar ve alışveriş merkezleriyle, Samsun, son on yılda çağ atlamış. Ancak, Unkapanı'ndaki, Kadıköy'deki, Belediyeevleri'ndeki eski mahalleler, 30 sene önce nasılsa, bugün de aynı. Son derece insanın içini karartan kötü yapılardan oluşuyor. Bir an önce kentsel dönüşüm çalışmaları başlatılmalı...